3.H- Demirdeki Sır

7 4 0
                                    

Demir, insan hayatı açısından çok büyük önem taşıyan elementlerden bir tanesidir. Belki de insanı diğer canlılardan üstün yapan birinci şey aklı ise, ikincisi demiri kullanabilmesidir. İnsandan başka hiç bir canlının demiri kullandığına rastlanmamıştır. Bu yüzden demir, insanı desteklemek için yaratılmış elementlerdendir. Aynı şekilde demir, insan vücudu ve kâinattaki yaşam için çok büyük önem taşımaktadır. Bunu Yüce Rabbimiz şöyle haber vermektedir

"Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır.( Hadid 25) Ayette geçen " وَاَنْزَلْنَا الْحَد۪يدَ" lafzı "Ve demiri indirdik" manasına gelmektedir. Yani yüce Allah demirin yeryüzünde oluşmadığını, bilâkis onu indirdiğini beyan etmektedir. Fakat bizler bu güne kadar demirin de tıpkı diğer madenler gibi yeraltından çıkarıldığını zannediyorduk. Buna göre ayetteki "demiri indirdik..." kavli yerine, "demiri çıkarttık..." lafzı kullanılmalıdır. Yüce Allah, bütün düşünce sistemlerini alt üst edecek bu hakikatten, tam 1400 yıl öncesinde muhaliflerinin "Allah demiri indirdik diyor, oysa biz demiri yer altından çıkarıyoruz." deme ihtimallerine karşılık çekinmeden bahsetmektedir.

Konuyla ilgili bilimsel olarak yapılan açıklamalara gelecek olursak, demirin oluşması için çok büyük bir sıcaklığa ihtiyaç vardır. Kendisine ihtiyaç duyulan bu sıcaklık ne dünyada ne de güneş sisteminde mevcut değildir. Güneşin 6000°C bir yüzey ısısı, 15 milyon °C kadar çekirdek ısısı vardır. Fakat demirin oluşması için gerekli olan sıcaklık bir kaç yüz milyon °C derecedir. Bu da, ancak bir nova, yahut süper novada bulunabilecek sıcaklıktır.

Süper Nova olarak adlandırılan güneşten kat kat büyük bu yıldızlardaki demir miktarı belli bir oranı geçtikten sonra, artık yıldız bunu taşıyamayacak hale gelir ve patlar. Demirin evrene yayılması ise bu patlamalar sonucunda mümkün olur. Bütün bilimsel bulgular, dünyadaki demirin süper novaların patlatılması sonucu elde edildiğini haber vermektedir. Sadece dünyadaki demir değil, bütün güneş sistemindeki demir bu şekilde oluşmuştur. Bütün bunlar gösteriyor ki, demir ne dünyada ne de güneş sisteminde oluşmamıştır, yani ayette anlatıldığı gibi indirilmiştir.

Bir çok yerde vurguladığımız gibi, Kur'an el hâkim olan Allah'ın kitabı olması hasebiyle hikmet dolu bir kitaptır. Ayette sadece bir kelime ile, muhteşem bir gerçeği olduğu gibi gözler önüne sermektedir. İnsanlığın ancak günümüzde keşfedebildiği bir hakikati tam 1400 yıl önce haber vermektedir.

Ayette geçen " onda büyük bir kuvvet...vardır." kavli demirin silah, ulaşım araçları, tarım ve diğer bir çok alet ve edevatın elde edilmesi için çok büyük önem taşıdığını belirtmek için kullanılmıştır. Daha sonra gelen " Ve onda insanlar için faydalar vardır..." lafzı ise demirin yaşam için faydasına işaret etmektedir. Çünkü demir atomu olmaksızın evrende karbona bağlı yaşam olması mümkün değildir. Yani süper novalar olmaz, dünyanın ilk evresindeki ısınması gerçekleşmez, atmosfer ya da hidrosfer olmaz, koruyucu manyetik alan olmaz, ozon tabakası olmaz, insan kanındaki hemoglobini meydana getirecek hiç bir metal olmaz ve oksidasyona dayalı bir metabolizma meydana gelmezdi. Yani insan vücudu için oksijen ne kadar önemli ise, demir de bir o kadar önemlidir. İşte bu, "Ve onda insanlar için faydalar vardır..." lafzının karşılığıdır.

Eğer dense ki, ayetteki "insanlar için faydalar vardır" ile "onda büyük bir kuvvet...vardır" lafizlari aynı şeyi, yani silah üretimi, ulaşım araçları veya başka aletlerin elde edilmesi anlamına geliyor, yaptığınız yorumlar zorlamadan başka bir şey değildir. Deriz ki; "Silahlar insanlar için tam olarak mutlak manada faydalı değildir. Örneğin ABD'nin bir insansız hava uçağını Türkiye'deki incirlik hava üssünden kaldırıp, Irak'taki milyonları katletmesi ABD için faydalıdır, lakin Irak'taki bir bebek için faydalı değildir. Bir kılıç, elindeki adam için faydalıdır, fakat boğazına saplandığı kişi için faydalı değildir, bilakis zararlıdır. İşte bu silahların veya ulaşım araçlarının elde edilmesi "onda büyük bir kuvvet vardır." sözünün karşılığıdır. Fakat insan vücudu ve kâinattaki yaşam için gerekli olan demir atomu ise "ve insanlar için faydalar vardır." kısmının açıklamasıdır. Wallahu a'lem...

İnkârcılar, diğer bütün bilimsel mucizeleri inkâr ettikleri gibi demirdeki sırrıda inkâr etmek için bin dereden su getirerek hakkı çürütmeye çalışmaktadır. Onlar şöyle derler; "Hayır demir indirilmemiştir, çünkü demir dünya var olduğundan beridir dünyada vardır. Süper Novalar patladığı vakit dünya oluşmuş, demir de onunla birlikte dünyanın içerisinde zaten bulunuyordu."

Cevap olarak deriz ki; Yüce Allah biz demiri 569 yılında indirdik diye bir ayet indirmemiştir. Yahut, dünyayı yarattık sonra baktık bir de demire ihtiyaç var, demiri de arştan kopartıp dünyaya indirdik de dememiştir. Eğer böyle bir iddia olsaydı, elbette soylediklerinize bir haklılık payı bırakılabilirdi. Yüce Allah "size gökten su indiren O'dur.( Nahl 10)  dediği zaman, "hayır efendim, su aslında dünyadaki suyun buharlaşması ve havadaki Airosol adı verilen hava kabarcıklarının su buharı ile birleşmesi sonucunda meydana gelir ve bu su bulutlara yükselir, ardından oradan kendi mantığına göre damla damla iner ki yeryüzündeki yaşama zarar vermesin. Yani su aslında gökten inmiyor, yeryüzünden yükseliyor mu diyeceksiniz? Bizler zaten sebepleri asla inkâr etmemekteyiz. Bitkilerin döllenmesi için rüzgârların, balın üretilmesi için dişi arıların sebep olmasını; bununla birlikte "korunmuş tavan" olarak bahsedilen tavanın azot ve oksijenden oluşmasını inkâr etmemekteyiz. Aynı şekilde demirin de bir süper nova patlaması sonucu dünyaya indirildiğini de inkâr etmemekteyiz. Fakat bütün güneş sistemindeki demirin aslında burada oluşmadığını, bilâkis demirin oluşması için çok daha büyük ve sıcak gezegenlerin gerekliliğini, ve bu gezegenlerdeki patlamaların sonucunda demirin dünyaya indiğini söylüyoruz. İşte bu da Kuran'da'ki ifade ile tamamen uyumludur.

Görmek isteyene bir sivrisinek bile kâfi iken, körlere onlarca mucize hiç bir şey ifade etmez. Görmek isteyen insanlar, Kuran'da'ki ifade biçiminden etkilenerek onun Allah'tan inen gerçek bir kitap olduğunu kabul ederken, körlükte diretenler, 14 asır öncesinden bu günün bilimine ışık tutan kitabın insan sözü olduğunu söylemekteler. Gözünü açanlar kendi vücutlarındaki dizayna bakıp kendilerini var eden bir İlahın varlığını kabul ederken, Gözlerini, kulaklarını kapatanlar 1400 yıl öncesinden bahsedilen dünyayı dış etmenlere karşı koruyan koruyucu tavan, yani diğer adıyla atmosferi dahi inkâr edebilirler. Her kes dilediğini yapmakta hürdür. İslam dininde bu dünyada zorlama yoktur. Fakat kıyamet gününde bu kadar ayete, bu kar mucizeye rağmen hâlâ iman etmeyip ölenler; işte onlar cehenneme odun olacaktır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır; "Ve de ki: Hak, Rabbinizdendir. Öyle ise dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Biz, zalimlere öyle bir cehennem hazırladık ki, onun duvarları kendilerini çepe çevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) imdat dileyecek olsalar imdatlarına, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. Ne fena bir içecek ve ne kötü bir kalma yeri!( Kehf 29)

ALLAH'IN VARLIĞININ İSPATIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin