12.Bölüm: Onlar

123 14 5
                                    

Evimde bile değildim. Nereden bulmuşlardı beni ya da neden bulmuşlardı?
Hafızamı kaybetmeden aklımı kaybediyordum galiba!

Canımı yakınca eline ne geçecekti? Çıksaydı ya artık ortaya!
--------------------------------

Colin getirdiği kağıt ve kalemi hızla elime tutuşturup, başıma dikilmişti ve dikkatlice bana ve elimde ki kağıtlara bakmaya başladı. Yazmamı bekliyordu. Ona ne oluyordu ki? Hafızasını kaybedecek olan bendim.
Nereden ve nasıl başlayacağımı hiç bilmiyordum, elimdeki kalemi tutamıyordum, yazacak, anlatacak öyle çok şey vardı ki. Hızla bir şeyler karaladım kağıda ama yazamıyordum sadece çiziyordum. En önemli şeyi çiziyordum şuan da. Unutmamam gereken en önemli şeyi, zihnimi kemiren şeyi.
Belki unutmak iyi gelecekti ama yeniden hissedersem hiçbir şey hatırlamayacak olmam beni daha çok yoracaktı, yani bu bir nevi tedbirdi. Unutmamam gereken o en önemli şey,

Perdeler ardında ki gözlerdi.

Colin'in bana söylediklerine göre o da hissediyordu onları ama ben ona yeterince inanmıyordum. Beni kandırmadığından emin olamazdım. Hep şüpheci tavırlar sergiliyordu ve ben yine bu durumu çok merak ediyordum.
Şimdi çizdiğim şeye bir anlam veremezse kesinlikle bana yalan söylüyor demekti ki bence öyleydi ama bu hafıza kaybı belki de işime yarayacaktı. Belki o kahrolası acı veren gözleri üzerimde hissetmeyecektim unutunca ama belki de onları hiç unutamayacaktım, silemeyecektim beynimden. Ya da unuttuktan sonra daha çok merak edip daha çok çıldıracaktım, Colin'e hiç güvenmiyor oluşumu saymıyordum bile. Ona derdimi anlatamayacaktım.
Hafızamı kaybettiğimde bana zarar verse de, bana dokunmaya kalksa da nereden geldiğimi dahi hatırlayamayacak kadar aciz olacaktım. Elinden kurtulamayıp saklanacak bir yer bile bulamayacaktım.
Ya da gitmeliydim belki de buradan. Bırakmalıydı artık peşimi. Ona mecbur değildim ve mecbur kalmamalıydım. Şimdiye kadar ne zorluklarla karşılaşmıştım, buna rağmen hâlâ yaşıyordum.
En başından gelmemeliydim bu eve. Belki hiç yaşamayacaktım bu ânı.
Ama doktor bu süreci dikkatlice atlatmam gerektiğini söylemişti. Tek başıma hafızası kayıp bir aptal olarak kendime ne kadar iyi bakabilirdim, peki Colin bana ne kadar katlanabilirdi, hem ondan gerçekten korkuyordum.
Her şey ayrı bir soru işaretiydi beynimde.

Kendimi sorgulamaktan bıkmıştım ama duramıyordum işte. Merak etmeden yapamıyordum.
Canım acıyordu.
Colin beni kendi gibi sanıyordu.
Belki de iyi biriydi. Bilmiyordum ama bana zarar vermek için can atan bir tarafı kesinlikle vardı onun.
O beni masum bir mavi sanıyordu belki ama nasıl bir zifiriyle boğuştuğumdan haberi dahi yoktu!

Ben bile kendimden şüphe ederken o benim peşimden koşuyordu.
Tam güven kapılarımı aralamışken canımı yakıp bütün kapıları kendi elleriyle dışarıdan kilitliyordu ve ben yine aptal sorularımla baş başa dört duvar arasında, onun beni kıstırdığı yerde kendimi yiyip bitiriyordum!

Hayır, o bana güven vermiyordu!
Sadece çok savunmasızdım, o yüzden bana öyle geliyordu.
Güvenmiyordum.
Güvenemeyecektim!

Gitmek istiyordum ama olmuyordu zaten. İstesemde olmazdı.
Yoktu çünkü! Koskoca ülkede başımı sığdırabileck küçücük bir yer dahi yoktu!
-----------------------------

Birden, çizmeye çalıştığım 'gözlere' dikkatle odaklanmış Colin'e kaydı bakışlarım.
Önce cesaret edemesemde, başımı kaldırıp baktım ona.
Yanımdan gitmesini istiyordum çünkü unutmamam gereken ve onun bilmemesi gereken şeyleri not almalıydım bu kağıda, yazdıklarımı görmesini istemiyordum. Şuana kadar bir şeyler sezmiş olması gerekirdi. Bir şey söylemediğine göre kesin bana yalan söylemişti, bu yüzden yazdıklarımı ona göstermeyecektim.

Ona baktığımı fark edip, başını öne eğdi.
Neden yaptı bunu? Utanmış mıydı, çekinmiş miydi benden ama neden?
Colin'in utanma yetisi var mıydı gerçekten?
Hemde benden!
--------------------------------------
Colin'in ağzından;

PERDELİ GÖZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin