"Hissediyor musun?
Buradalar...""Evet. Sessiz ol ve ışığı söndür."
----------------------------------
(sabahın ilk ışıklarında)Başım öyle çok ağrıyordu ki yerimden kalkacak halim yoktu...
Öylesine bitkindim ki birde hiçbir şeye anlam veremiyordum. Boynum tutulmuştu ve ağrısıyla zorlanarak başımı kaldırdım.
Neredeydim?Ama bu, bu kimdi?
(Colin'i hızla yanından itti ve telaşla ayağa fırladı)
Hangi hakla bana sarılmış uyuyordu burada?
Yanlış bir şey mi yapmıştım? Onu tanımıyordum. Peki neden bana oturduğu yerden anlamsız bir yüz ifadesiyle bakıyordu şimdi? Bir tepki vermesi gerekiyordu, sonuçta uyandığımda onu bana sarılmış bir halde bulmuştum. Ne haddineydi bana sarılmak, o kimdi? Ben neredeydim? Belli ki burası benim evimdi ama o kimdi?
Hâlâ anlamsızca bakıyordu.
Sabah sabah ne olduğunun idrakinde değildim.
Birden o aptal ifadesinin yerini tiksinç bir gülümseme aldı ve hiç zorlanmadan ayağa kalkıp beni omuzlarımdan tuttu. Önce dağınık saçlarını arkaya itti ve omuzlarımı daha çok aşağı bastırdı.
Ne yapmaya çalışıyordu?Başım dönüyordu, midem altüst olmuştu.
Kusacaktım sanırım...(Colin'in ellerinin arasından sıyrılıp öğürerek cama koştu.)
------------------------
Colin'in ağzından;Unutmuştu!
Her şeyi, yaşanan her şeyi.
Olacağını bilmeme rağmen şaşkındım.
Dün gece bana bütün yaşadıklarını anlatmıştı. Anlattıkları karşısında gözlerim yerinden çıkacak gibiydi!
Bu kız bu yüzden bu kadar tuhaf hareketler sergiliyordu.
Ona gerçekten acıyordum.
Dün gece korkmuştu ve her şeyi unutacağından dolayı gidip ona sarıldığımdaysa sesini dahi çıkarmamıştı. Çünkü çaresizdi. O bana muhtaçtı!
Ben olmasaydım o yalnızca bir kül kedisi olacaktı. İyi niyetim sayesinde yaşıyordu.
Güçsüz ve her türlü iyiliğe muhtaç, bense onun biricik iyilik meleğiydim..
------
Kollarımın arasından sıyrılıp hızla pencereye koştu.
Ne yapıyordu o?"Hey, ne yapıyorsun? Bahçeme kusamazsın!"
Eliyle ağzını sildi ve şaşkın bakışları arasında,
"Bahçen mi?" Dedi."Evet! Şimdi çık ve git biraz temizlen. Lavabo üst katta sağ tarafta ilk dönüşte. Hadi, git! Bu arada beni yere düşürmenin hesabını ödeyeceksin!" dedim. Ağır olmuştu biraz ama unutacaktı nasıl olsa. Tadını çıkarabilirdim?
Suratını buruşturdu ve,
"Sen çok hadsizsin biliyorsun değil mi? Bana böyle davranamazsın. Sabah bana sarılıyordun ve şimdi de kalkmış kendi evimde bana şantaj yapıyorsun. Hangi hakla?"dedi.
O kadar büyük bir ciddiyetle söylemişti ki her şeyi, bir kaç dakika kendimi bu asılsız senaryoya kaptıracak gibi olmuştum. Hem bu unutmanın keyfini çıkarması gereken bendim, ona ne oluyordu?
Bir dakika benim evime, evim mi demişti o?Onun hafızasını kaybetmesi gerekmiyor muydu?
Peki ama neden böyle saçma bi senaryo okuyordu şimdi bana?
Onu anlamıyordum, tabi o da beni ama bir şekilde kendi vahim durumunun farkına varmalıydı.
Şuan bir hadsiz varsa o da kendisiydi!
Bu duruma sinirlense miydim ona bile karar veremiyordum."Kendine gel! Ne söylediğinin farkında değilsin ve saçmalıyorsun. Hadi otur şuraya. Konuşalım." dedim sonradan sakinleşerek.
İyice kızgın bir ifade yerleşti yüzüne
"Asıl sen kendine gel! Nasıl böyle kaba konuşabiliyorsun tanımadığın biriyle?" dedi ukala bir tavırla.
Ellerimi dizlerime vurdum ve derin bir nefes alarak kendimi koltuğa bıraktım. Deli oluyordum sanırım. Benim bu kıza soracak çok şeyim vardı ama kız hafızasını değil aklını kaybetmişti (!)
Eğer yeniden hissedersem onları, yeniden hiç olmadığı kadar meraktan çıldırırsam?
Bana kim bir açıklama yapabilir, sakinleşmemi sağlayabilirdi?
Tek başıma her şeyi atlatabilirdim belki ama bilip görmediğim bir şeyi, yalnızca varlığından emin olup hissettiğim o şeyi asla tek başıma altüst edemezdim.
Bana yardım etmeliydi!
-------
Düşünmeye çalışıyordum.
Başımda dikilmiş, kibirli tavırlar sergiliyor ve aynı zamanda kollarını bağlamış, ayağıyla ritim tutuyordu.Aklıma hiçbir şey gelmiyordu.
Git gide daha fazla sinir bozucu olmaya başlamıştı tuttuğu ritim, beynimde yankılanıyordu.
Düşünemiyordum.
--------
"Ah! Yeter, yapma şunu."
Hızla kollarından tutup durmasını sağlamıştım.
Başımı avuçlarımın arasına alıp düşünmeye çalışıyordum ama yok hiçbir çözüm gelmiyordu aklıma.
-----Hayır! Hayır!
Bu ben olamazdım.
Ne oluyordu bana?
Gözlerim benden bağımsızdı sanki.
Oysa hiçbir şey hissetmiyordum şuan. İçimde hiç bir duyguyu barındırmazken, çatık kaşlarım ona değil, bana meydan okuyordu sanki! Gözümden süzülenler yaş olamazdı, öyleyse nedendi içimde ki burkulma? Belki öfkeden, belki ne yapacağımı bilememekten, çaresizlikten.
Olamaz mıydı?Ama bu çok saçmaydı.
Ben ağlayamazdım ki, hiç beceremezdim bunu. Yakışmazdı da erkek adama.
Bunu ben yapmıyordum, gerçekten.
Şuan her yerim titriyordu ve bütün organlarım içimde isyandaydı sanki.
Öyle saçma şeyler düşünüyordum ki, kendime mukayet olmakta aşırı güçlük çekiyordum.Başımı hafifçe yukarı kaldırdığımda Mona'nın karşımda olmadığını fark ettim.
O hiçbir şey bilmiyordu!
Neredeydi şimdi?
İki dakikada nereye kaybolmuş olabilirdi?Her yere bakmıştım.
Yoktu.
-----
Doktor! Doktoru arayıp durumu haber vermeliydim. Bir yolu olmalıydı. Hafızasını en hızlı yerine getirecek bir şeyler mutlaka olmalıydı. Tabi onu bulmalıydım önce.C:"Aç. Aç. Aç!"
D:"Alo."
C:"Yardım! Yardım!"
D:"Ne?"
C:"Doktor acil gelmelisin!"
D:"Sen kimsin? Nereye gelmeliyim? Doktor kim?"
C:"Colin ben! Dün gece görüşmüştük."
D:"Hayır. Ben öyle bir şey hatırlamıyorum. Yanlış kişiyi aramış olabilirsiniz. İyi günler."
(kapattı)
C:"Doktor. Hayır ama..."
Bu da nesiydi?
----Bu aptal kızı bulmalıydım!
Şuan içinde bulunduğum durumun saçmalığı beni mahvediyordu.
Doktorda mı hafızasını kaybetmişti, bu nasıl bir diyalogtu, neler oluyordu? Biri çıkıp gelseydi de rüyada olduğumu söyleseydi keşke, hattâ feci bir kâbusun eşiğinde olduğumu..İşte! İşte yine onlar, sanki her yerdeler.
"Kimsin, neredesin, Mona nerde? Bir şey söyle. Konuş, çık ortaya! Ya da bekle, seninle iyi bir anlaşma yapalım. Tamam. Çıkma ortaya ama bi şekilde bana amacını anlat, ne yapmak istiyorsun? Gerçekten dayanamıyorum. Beynimi uyuşturup, en olmadık anlarda saplanan ağrıların sebebi olmandan şimdiden bıktım. Beni bırak. Ben sana bir şey yapmadım. Sana nasıl tahammül edilir aklım almıyor, Mona küçük bedeniyle senin ruh boğuculuğunu nasıl kaldırdı bilmiyorum ama ben yapamıyorum, ben sana katlanamıyorum. Hadi!"Onları kovamıyordum, üzerimden.
Ne gidiyorlardı, ne de ortaya çıkıyorlardı.
Sadece gözleriyle tokatlıyorlardı sanki tüm bedenimi.
Vücudumda bir şey hissetmememe rağmen beynimin sol tarafı uyuşuyordu her defasında.
Şuan yaşıyor muydum, ondan bile şüphe duyuyordum ama artık sona ermeliydi bu.
Ben dayanamıyordum buna.
Şuan başka saçmalıklar yaşamak varken böyle bir kâbusa kapılmıştım ve sona ermek bilmiyordu çünkü daha yeni başlamıştı, yavaş yavaş can acıtıyordu. Mona'nın dediğine göre en başındaydım daha ve sonunu göremeyecek kadar düşüyordum derine, en dibe...Beğendiyseniz bunu bilmeliyim.
(yorum/vote)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERDELİ GÖZLER
Misterio / Suspensoİki çift aptal göz müydü hayatımı böylesine altüst eden? Peki yaşamım boyunca sürekli, onları mı hissedecektim ardımda? Ama hayır, buna izin veremezdim! Cehenneme dönen hayatım kimin ellerindeydi? Sürekli sessizliğinde boğulduğum zifiri geceler, ben...