Yine üzerimde gözleri hissettim, Colin'in gözleri değildi bunlar.
-------------------------------
Çıldıracak dereceye gelmiştim. Etrafı süzüp beni izleyen her kimse içimden ona sövüyordum.
Korkudan ve ne yapacağımı bilememekten sürekli gözlerim yaşarıyordu, engel olamıyordum, endişem hiçbir şekilde durulmuyordu.Ve sonunda dayanamayıp patlamıştım,
"Yeter yeter yeter! Her kimsen çık artık ortaya, lütfen! Canımı yakıyorsun, delirmek üzereyim artık, olduğum her yerdesin. Bunu nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama canımı yakıyorsun!" bir yandan ağlayıp, amansızca bağırıyordum. Göz yaşlarım durmuyordu. Colin tuhaf bir şekilde bana bakıyordu. Kiminle konuştuğumu ben bile bilmiyordum, onun bu tavrı gayet anlaşılırdı ama sakinleştiremiyordum kendimi, bağıra bağıra, canım yerinden sökülürmüşçesine ağlıyordum.Çaresizlikle yere çökmüştüm.
Colin'de benimle birlikte yere çökmüştü ve birden sarılıverdi, ona karşılık vermiyordum. Saçlarımı düzeltip sırtımı sıvazlıyordu, ona karşılık vermememe rağmen durmasını da istemiyordum, öyle tuhaftı ki.
Zaten şuan her şey çok tuhaftı. O da bu duruma fazla şaşırmamıştı. Neden ve neye bağırıp kiminle konuştuğumu sorgulamamıştı. Bu çok çok tuhaftı ve beni daha da tedirgin ediyordu..
Onu hafifçe ittim. Göz yaşlarımı silip ayağa kalktım. Benimle birlikte ayağa kalktı ve gözlerinin içine tüm çaresizliğimle bakarak,
"Lütfen aç kapıyı, lütfen. Burada boğuluyorum. Peki, sorularını cevaplayacağım ama burda olmaz, lütfen.." dedim.
Konuşmam bittikten sonra gözleri son kez yüzümü süzdü ama hiç sesini çıkarmadan kapıya yöneldi. Kapıyı açtı ve kolumdan çekip dışarıya çıkardı beni. Ardından dönüp,
"Burada bekle"dedi kısık bir sesle. Bir yere gitmişti. Buradan çıkıp nereye gidebilirdim ki zaten, nereye gidersem gideyim onlar da oradaydı, bırakmıyorlardı peşimi, yinede bir an önce kurtulmak istiyordum buradan.
Colin koridorda elinde çantamla birlikte yanıma geliyordu.
"Yürü gidiyoruz"dedi tekrar kolumdan tutarak.
Hiçbir şey diyemedim ve umarsızca peşinden gittim.
----------------------------------
"Colin burası çok karanlık, başka bir yere gidelim lütfen. Korkuyorum!"dedim ve etrafı göremediğim için ellerimle tutunacak bir yer aramaya başladım. Colin'in kolunu yakalamıştım. Çaresizce ona tutundum.
Sinsice güldüğünü duymuştum ve yanımda oluşuyla irkildim."Sakin ol, bana sarılabilirsin, sıkıntı değil."dedi. Bu da neydi böyle?
Konuşurken sırıttığını rahatlıkla fark edebiliyordum. Hemen ellerimi sıkıca kavradığım kolundan çektim ve,
"Afedersin. Peki neresi burası? Hiçbir şey göremiyorum. Neden buradayız?"
"Bu kadar çok soru sorman tuhaf. Korkmamalısın Mona, sakinleşmelisin biraz. Her sorunun cevabı var ve bunları bulmanda sana yardımcı olacağım. Sana zarar vermeyeceğim ama uslu bir kız olursan, ki bu konuda beni fazla zorlayacağa benziyorsun." dedi kulağıma eğilerek.
"Seni tanımıyorum. Bana zarar vermeyeceğini bilemem, en önemlisi de, bana neden ve nasıl yardım edeceğini, bu durumda olduğumu kimden öğrendiğini bilmeliyim." dedim.
Belki de şuan aylar sonra en uzun konuşmamı yapmış bulunmaktaydım.
Kendine daha çok yaklaştırmıştı beni. Geri çekilemiyordum, sımsıkı kavramıştı kollarımı. Ne yapmaya çalışıyordu o?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERDELİ GÖZLER
Mystery / Thrillerİki çift aptal göz müydü hayatımı böylesine altüst eden? Peki yaşamım boyunca sürekli, onları mı hissedecektim ardımda? Ama hayır, buna izin veremezdim! Cehenneme dönen hayatım kimin ellerindeydi? Sürekli sessizliğinde boğulduğum zifiri geceler, ben...