Bu gece hiç bitmezdi o zaman.
Bitmesin...
______________Mona'nın ağzından;
Sormadan edemeyecektim.
"Burası neresi?"
"Bilmiyorum" dedi ve tebessüm edip eliyle omzumu kavradı ve beni ileriye yönlendirdi.
Nasıl yani, bilmediği bir yere mi getirmişti beni? Ve şuan fazla yorgun görünüyordu ama sıkıntı yokmuş gibi yapıyor, yalandan gülümsemeler atarak etrafı izleyip, bitkin gözlerini benden kaçırıyordu.
Gözlerinde ki o halsizliği tebessümleriyle yok etmeye çalışıyordu.
Yalandan gülümsüyordu..
Kendini ne hâle düşürmüştü, belki de benim de keyif bulmamı bekliyordu. Ben onun yaptığını yapamazdım, sahte gülümsemeler benlik değildi. Bunu benim için mi yapıyordu bilmiyordum ama onun için üzgündüm.
---------------
Bu ferah yeri sevmiştim ve içim uzun zaman sonra sakin duygular barındırıyordu.
Yaklaşık 10 dakika gibi bir süredir yürüyorduk ve o bu defa omzumu sımsıkı kavramış, beni yönlendirmek yerine, yolda düzgün yürüyebilmek için bedeniyle üzerime yükleniyordu. O iyi değildi, bu halde sabahlamayı mı teklif etmişti, o ciddi olamazdı?Kolumun acısını düşünmemeye çalışarak, yürüdüğüm yolun beni nereye çıkaracağına konsantre olmaya çalışıyordum. Gece ilerledikçe insanlar dağılıyor ve sokaklar sessizleşiyordu. Kalabalık bir an yaşadığım tüm gizemleri beynimden yok etmeye başlamışken yeniden içimi kavuran his kaplıyordu etrafı. Arkama bakmadan Colin'e güvenmek isteyerek yürüyordum ama gücüm yetmeyeceğe benziyordu.
Tüm bedenimle arkamda bulunan adama döndüm. Yalpaladı, düşmek üzereyken dirseklerinden tuttum onu. Bu kadar kötü müydü vaziyeti? Peki ya bu halde niçin itiraz dahi etmeden beni buraya kadar sürüklemişti?
Dirseklerini sımsıkı kavramış ve dizlerimi kırıp doğrulmasını bekliyordum fakat bunu yapacak durumda olmadığını anladım. Dizlerimin üzerine çöktüm ve onu da hafifçe karşıma aldım. Sarhoş gibiydi. Gözleri kapanmak üzereydi, tek bir söz bile çıkmamıştı soğuktan kurumuş dudaklarından.
"İyi değilsin." dedim duyacağı bir şekilde fakat duymamış olmalı ki cevap bile vermedi, ona doğru eğilerek devam ettim sözlerime,
"Öyleyse neden geldik buraya?"
Cevap vermiyordu. Biraz daha yaklaşmayı denedim,
"Sana diyorum!" diye ekledim hafifçe dürterek. Fısıldamış olsamda cevapsız kalışı beni meraklandırıyordu ve bu sesime yansıyor, nefesimin etkisiyle saçları hareketleniyordu. Bu soğukta kaldırıma oturmak akıl işi değildi, gerçi hangi hareketimiz doğruydu ki şimdiye dek, daha başka ne kaybedebilirdik?
Dirseklerinden kavradığım ellerimi yavaşça çektim. Bu böyle olmayacaktı, oturacak bir yer bulmalıydım en azından. Onun geri dönebilecek güçte olduğunu sanmıyordum.
Ah ne kadar aptaldı! Neyine güvenerek buraya kadar gelmişti? Bana gösterecek veya anlatacak bir şeyleri olmasını umuyordum aksi taktirde gecenin bu soğuğunda buraya kadar boşuna sürüklenmiş olmak çok can sıkıcı olacaktı.
Ellerimi çekmemle birden tuttu beni, yüzümü kendisiyle aynı hizaya getirerek;
"Bir kere yüzüme bak." dedi.
Eğmiş olduğum başımı kaldırdım ve soğuktan sulanmış olan gözlerine baktım.
"İyi değilsin sen." dedim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERDELİ GÖZLER
Mystery / Thrillerİki çift aptal göz müydü hayatımı böylesine altüst eden? Peki yaşamım boyunca sürekli, onları mı hissedecektim ardımda? Ama hayır, buna izin veremezdim! Cehenneme dönen hayatım kimin ellerindeydi? Sürekli sessizliğinde boğulduğum zifiri geceler, ben...