Kısa saçlı, uzun boylu esmer çocuk masmavi gözlerini açtı. Etrafı sonsuz bir beyazlıktı. Bütün acıları dinmişti. Kuruydu, enerjikti. Ayrıca çok farklı hissediyordu: yenilenmiş, güçlü.
Bileğine baktı. Bileğindeki seviye dövmesi gitmişti.
Karşısında Pembe pijamalı kız, Karin duruyordu. Biraz etrafına bakındı telaşla.
"Merak etme. Richie iyi." dedi Karin. "Aklında bir sürü soru vardır."
Yemyeşil gözleriyle Liseli'nin mavi gözlerinin içine bakıyordu.
"Mavi göz yakışmış." diye ekledi sonra da.
"Mavi göz mü?" dedi Liseli.
"Buraya gelirken bazı aksaklıklar olabilir. " dedi Karin gülerken.
Kısa bir süre sessizlik oldu.
"Ne oldu az önce?" dedi Liseli. "O Sheppard denen herif neydi öyle? Hata derken neyden bahsediyordun?"
"Onunla bir anlaşma yapmıştım. Sizi öldürmemesi için onu savaştan uzak tutmalı, hem de reddedemeyeceği bir şey sunmalıydım.
Böylece ona istemeyeceği kadar çok güç verdim ve benimle dövüşmesini istedim.
Onun gibi bir güç manyağı bunu geri çevirmezdi."
"İşe yaramış gibi." dedi Liseli.
"Aynen öyle. Ve bu sefer oldu. Başardınız!" dedi Karin heyecanlı bir şekilde.
Liseli ne demeye çalıştığını anlamıyordu.
Liseli'nin bu bakışlarını görünce Karin gülümsedi.
"Sanırım her şeyi baştan sona anlatmak en iyisi olacak...
~~~~
Ben Karin İdlyxia. Benim garip hikayem 18/04/17 tarihinde saat 2:30 da hem başlıyor hem de sonlanıyor. Ben zamanın yanlış noktasıyım. Bir hata, kızıl şeytan ya da pembe pijamalı kız.Size her şeyi anlatacağım. O gün merkez tren garında son trenin varmasından 30 dakika sonra yalnız başıma oturuyordum. Evimden kaçmıştım. Ne yapacağımı bilmeden yapa yalnız oturuyordum.
Saatler 2:30 u gösterdiğinde hiçliğin ortasında bir adam belirdi. Adam 1800lerden kalma kıyafetleriyle karşımda duruyordu. Öylece belirivermişti. Yüzündeki korku, dehşet belli oluyordu.Aynı şey bende de vardı tabii. Beni gördüğünde üzerime koştu hiçbir şey yapamıyordum, donakalmıştım.Adam gelip bana dokunduğu gibi bayıldım.
Gözlerimi açtığımda sadece beyazlığı görüyordum. Sonsuz, düz, bembeyaz. Hiçbir pürüz yok. Hiçbir farklılık yok.
Düştüğüm yerin adını düğüm koymuştum.
İlk başlarda yürümeye çalıştım. Yürüdüm yürüdüm ve yürüdüm. Ne yoruluyor ne susuyor ne acıkıyordum. Ne kadar yürüdüğümü ya da ne kadar vakit geçtiğini anlamıyordum.Sonra bağırmaya, çağırmaya başladım. Zaman duygum tamamen kayboldu. Ne bir şey hissediyor ne duyuyor ne koku alabiliyordum. Kendi vücudumun dışında hiçbir ses yok. İnsanı delirtecek kadar sessiz.
Aylar, belki yıllar sonra tamamen durmuştum. Hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey söylemeden, hiçbir şey düşünmeden.
İşte o sırada gözlerimi kapayıp açtığım anda kendimi 1800lere ait bir odada beni buraya gönderen adamın karşısında buldum.
Sinirden ne yapacağımı bilmeden adamın üstüne atıldım ama adama değdiğim anda adam yok olmuştu. Beyaz bir ışık halinde yok oldu. Zaten hemen sonra kendimi yine düğümde buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liseli
ФэнтезиSıradan bir gün , sıradan bir hayat , pek sıradan olmayan bir rüyanın ardından . Bir yaprağın süzülmesiyle başlayan hikaye Aynı Yaprağın yok olmasıyla bitecek Klasik bir liseli , Hiç tanımadığı bir çocuk , ve hiç tanımadığı pembe pijamalı bir kız .