//
"Bunun cidden olması lazım mı? " dedi kalın bir ses.
"Yaşadıkları şeyin bir masal olmadığını anlamaları lazım." dedi pembe pijamalı kız hüzünlü bir şekilde.
Yeşil gözleri, beyaz boşluğu anlamlı buluyormuş gibi bakıyordu.
" Yine de her seferinde en üzüldüğüm yer burası."
"Benim de öyle eski dostum. Fakat bu döngü, en güzel olan döngü ve bu da olması gereken şey." dedi kız. Pembe pijamasına birkaç damla gözyaşı düşmüştü. Yanakları hafiften kızarmıştı.
"En güzel derken?" dedi adam meraklı bir şekilde.
"Bu sefer Sheppard'la bir konuşma yaptım. O güç delisi manyağın reddedemeyeceği bir teklif sundum ve bu sefer cidden olabilir. İnancım tam."
Kız kızarmış yanakları ve sulu gözleriyle adama doğru bakıp gülümsedi. Gülümsemesi ne olursa olsun hiç değişmiyordu. Hep saf ve gerçekti.
"Pembe pijamalı kız. Bana en çok yakışan lakaptı sanırım."
//
Liseli gözünü yavaşça açtı. Vücudunun her yeri ağrıyordu. Gözleri tavanda yanan beyaz florasan lambadan dolayı kamaşmıştı. Birkaç kez gözünü kırptıktan sonra yanında duran Robin'e baktı.
"Günaydın." dedi Robin.
Liseli onun ilk defa gülümsediğini görüyordu. Siyah gözlerinin gülümsemesi yüzünden hafifçe parlaması gözlerine daha güzel bir görünüş katıyordu. Karanlığın içinden gelen ufak gülümseme onu tamamen aydınlatmıştı.
"Günaydın." diye karşılık verdi Liseli.
Ufak mutluluğu olanları hatırlayınca kesilmişti.
"Richie ve Cath. Onlar iyi mi?"
"Richie gayet iyi. O da uyanmıştır şuan. Cath ise çizgide duruyor. "
"Ve Jane?" dedi Liseli.
Soruyu sorduktan sonra hiç sormamış olmayı dilemişti. İçini kaplayan pişmanlık duygusu, üzüntü ve çaresizlik suratında görülebiliyordu.Ardından gelen sessizlik durumu çok daha kötü yapmıştı. Liseli sessizce teşekkür etti Robin'e doğru. Sonra ona arkasını döndü. Yastığını ıslatan gözyaşlarını durduramıyordu. Uzun süre sessizce hıçkırdı.Hiçbir şey düşünmedi bir süre. Tamamen sessizlik içinde sessizce ağladı.Güçsüzdü. Küçük bir kızı koruyamayacak kadar güçsüzdü. Ve pişmandı. Onu kurtarabilirdi. Belki belki..!
"Ona dur deseydik bile durmayacaktı dostum." Ses Richie'nin sesiydi. Liseli'nin yatağına oturdu.
"Ama!" dedi Liseli. Doğruldu ve geri çekildi. Gözü yaşlı bir şekilde Richie'ye doğru bakıyordu.
"Eğer- eğer!" diye kekeledi.
"Hayır. " dedi Richie. Onun da gözlerinin altı kırmızıydı. "Eğer tehlikeli bir kelimedir. Geçmişi düşünüp onun için üzülmeni sağlar. Geleceğe bakıp azimlenmeni değil!"
Liseli sustu. Richie haklıydı. Eğerlerin ve keşkelerin şu sırada bir yararı yoktu.
"Biz çok güçsüzüz." dedi sessizce.
"Yardıma muhtaç bir insana yardım edemeyecek kadar güçsüz.
Ufak bir kızı koruyamayacak kadar güçsüz." dedi Richie Liseliyi tamamlar bir şekilde.
Liseli, o odada yaşadığı şeyleri unutamayacaktı. O atmosferi, güçsüz olmanın yarattığı o hissi ve elinden bir şey gelmemesinin, pişmanlığın o ağır havasını unutmayacaktı.Ama her şeyden önce yanında duran insanı unutmayacaktı. Onu gerçekten anladığını hissettiği ve o andan itibaren dostum diyebileceği insanı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liseli
FantasySıradan bir gün , sıradan bir hayat , pek sıradan olmayan bir rüyanın ardından . Bir yaprağın süzülmesiyle başlayan hikaye Aynı Yaprağın yok olmasıyla bitecek Klasik bir liseli , Hiç tanımadığı bir çocuk , ve hiç tanımadığı pembe pijamalı bir kız .