Bana Kendini Öğretti.

410 31 32
                                    

~uyandığımızda her şeyi baştan sona gözden geçirip, tüm olumsuzlukları ortadan kaldırmamız gerekiyordu. ve yolumuzda oldukça uzun gözüküyordu..

————————————————————
Barış

~garson son kahvaltı tabağınıda masaya bıraktığında nisa, yanında oturan laleye çevirdi bakışlarını. zaten masaya oturduğumuzdan beri ona bakıyordu. karşısındaki bana bakmak yerine sürekli laleye baktığı için boynu öyle kalabilirdi. inat kelimesinin sözlük karşılığı tam olarak nisaydı resmen.

nisa- o zaman bu demek oluyor ki, yaşadıklarımızın yüzde doksan dokuzu cemalin elinden geçme senaryolar değil mi..

barış- nasıl yani? elinden geçme derken?

~nisayla muhabbet açmak için bildiğim şeyleri tekrar tekrar sormak hobimdir bu arada. ama bazen olumsuz sonuç yaşayabiliyorum bunu unutmamak lazım.

nisa- nasıl yanisi mi var, anlamıyor musun sen? tüm her şeyi, herkesi kurmalı oyuncak gibi kurup bizim üzerimize yollamış işte. anlamak çokta zor değil dimi?

barış- evet evet. anladım teşekkür ederim sağol..

~sabah hepimiz toplanıp kahvaltı için, daha doğrusu öğlen yemeği için aşağı inmiştik. geç uyandığımız için öğlen yemeğine inip, içinde olduğumuz saçma durumları konuşmaya başlamıştık. nisaya, laleyle konuştuğumuz şeyleri de anlattığımızda bir çok şey yeni yeni oturuyordu kafamızda.

~aslında olay basitti. resmen kafasındaki ıslak rüya denilen saçma bir senaryoyu gerçekleştirmek için bizi kukla yapmıştı ve ben başta olmak üzere, kimse ortada ne döndüğünü anlamamıştı bile.. kendimi camdam atmak istiyordum. tek bir sebep için değil her şey için. nisanın yaşadığı her şeyin suçlusu benmişim gibi hissediyordum.

~fakat, daha fazlasını hak ediyordum. kendimi öldürüp zarar versem bile en fazla kalbim ve beynimi upuzun bir dinlenmeye sokacaktım o kadar başta bir şeye yaramayacaktı. geçmişimizi, hatta geçmişi bile değil artık sadece şimdiyi ve sonrayı nasıl kökten düzene sokabileceğimi düşünüyordum.

lale- bak barış.. onu bu kadar küçümseme tamam mı? zaten her şeyi anlattım, biliyorsun. bunlar cemal için basit şeyler. isterse dahasını bile yapabilir. senelerdir nisanın yakasından düşmedi o adam. biz çok yorulduk git hayatımızdan diyince gidecek biri değil o. duyguları ve vicdanı yok, kendine ve kendi 'zekasına' hayran o.

nisa- yani kısaca narsist.

barış- e madem bu adamın böyle bir hastalığı var neden polisler bu adam için şikayette bulunduğunuzda kılını kıpırdatmadı? sonuçta kayıtlarda psikolojik bir sorunu olduğu bell-

nisa- yok işte. kayıt falan yok. psikiyatriste gittiğinde neyle karşılaşacağını bildiğinden, hastalıktan yataklara dahi düşse hastanenin önüne adım atmaz.

lale- ve bu yüzden karakollarda ne kayıt var sabıkası. sadece adamları sayesinde bildirdiği bir kaç ihbarı vardı fakat en ben karakola sorduğumda onlarda çoktan tarihe gömülmüştü..

nisa- peki biz yakamızı nasıl kurtaracağız hu adamdan? çünkü ben şimdiden dünyanın öteki ucuna bilet bakmaya başladım..

~tam nisayla konuşacakken yan tarafımızdan gelen seslerle hepimiz başımızı oraya çevirdik. yaklaşık üç kız üç erkek grubu bize doğru aşırı neşeli bir şekilde geliyordu.

sonsuzluğa akan aşk | NİSBARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin