Můj miláček

618 48 35
                                    

barış- yaşattığın kalbimin beni yaşattığı süre boyunca seveceğim seni güzel meleğim..
————————————————————
Barış🥥

~ne olduğunu anlamadan yerimden sinirle kalktığımda nisanın olduğu yerde, elleri yüzünü kapatacak bir şekilde hızla yere çöktüğünü gördüm.

barış- hayatıma karışamazsın diye kaç kere daha söylemem lazım nisa!

nisa- amacım karışmak değildi sende biliyorsun barış! ben yardım etmek istemişt-

barış- etme! yardım falan etme! seni ve aptal fikirlerini artık hayatımda istemiyorum!

~arkamdaki masaya dönüp sakinleşip su içmek için bardağıma su doldururken nisanın hıçkırıkları üzerine sinirim alt üst olmuştu. ve bu da elimdeki bardağın, nisanın arkasındaki duvarda tuz buz olmasını sağlamıştı.

~nisanın ağlama sesleri yatak odasının dört bir yanında daha çok yankılanmaya başlarken ne olduğunu benim bile bilmediğim cümleler çıkıyordu ağzımdan sadece.

~en sonunda dikene atılmış gibi hissettiren sinirlerime hakim olamayıp nisanın yanına ilerlediğimde bir hışımla nisayı bileğinden tutup oturduğu yerden kaldırdım.

barış- sesini duymak istemiyorum nisa! çık git bu evden!

nisa- barış biraz saki ol! canım yanıyor kolumu bırak!

barış- sen ne laftan anlamaz bi insansın ya! sana çık dışarı dedim dimi!

~tuttuğum kolundan nisayı sarstığımda gözlerinin yaşlarla dolu olduğunu gördüğümde acıma duygusu yada herhangi bir his bulamıyordum kendimde. sadece onun burdan en beter halde gitmesini istiyordum.

~dış kapının kolunu indirmeden önce nisayı tüm gücümle kapıya ittim. öksürmeye başladığında üzerine doğru yürümüştüm fakat eğdiği başını kaldırıp yüzüme bakmıyordu bile.

barış- sana kaç defa daha söylemem lazım hayatıma karışmamanı! ne istersem onu yaparım buna ne sen ne de başka biri karışamaz anladın mı beni!

~kolunu benden kurtarmaya çalışırken sadece adımı söylüyordu. sinirden gözlerimi bile kırpacak durumda değilmişim gibi geliyordu ama aynı zamanda biri beni uçurumdan aşağı sallandırıyormuş gibi bir gereksiz bir korku da vardı içimde.

nisa- barış! barış, duyuyor musun beni? aç gözlerini hadi artık lütfen.

~gözlerimin önünde kararan ışıkla etraftaki her şey silinmişti hızla. derin bir nefes alarak gözlerimi kapatıp tekrar açtığımda hemen dibimdeki nisayla karşılaştım. rahatlamış gibi derin bir nefes vermişti.

nisa- çok korktum barış. kabus mu gördün, iyi misin? su getireyim mi sana?

~yaptıklarımın ve söylediklerimin rüya olduğunu yavaş yavaş anlıyordum. nisa dizlerinin üzerinde saçlarımı geriye iterken içimdeki sıkıntı da gitmişti biraz.

barış- kabus gördüm ben. çok saçma, alakasız aptalca bi şeydi.. sende vardın. korktum-

nisa- aşkım anlatma şu an. bi suyunu iç hadi.

~uyku sersemliğiyle doğrulup nisanın uzattığı suyu içtiğimde üzerimdeki çarşafı açtım. nisa korktuğunu beli eden gözlerle yüzüme bakarken hemen kollarımı beline sarıp aradaki mesafeyi kapattım.

nisa- nefes seslerine uyandım. ter su içinde kalmıştın. uyandırmaya çalıştım ama duymadın, iyisin dimi şimdi?

barış- sana sarılıyorum, kötü olamam. sadece...neyse boşver zaten salakça bi kabustu.

sonsuzluğa akan aşk | NİSBARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin