Uçabileceğime İnanıyorum

8 4 0
                                    

"I love your lies, I'll eat them up
Yalanlarını seviyorum,onları yiyip bitireceğim
But don't deny the animal
Ama hayvanı asla inkar etme
That comes alive when I'm inside you
İçindeyken canlanan hayvanı"


-

'Kaç defa söyleyeceğim,şu lanet otlarını bu eve getirme!'

'Gece iyi binemediler mi sana? Parası mı kötüydü? Yoksa adamın şeyi mi küçüktü?'Elimdeki elmayı büyük bir ısırıkla yerken yanağıma inen şiddetli tokatla yutkunamadım.

Elim yanağımdaki acıyan noktaya ulaştığında bana bakan gözlere doğru dönüp gülümsedim.

'Anne,anne,anne. İşte bu hiç iyi değildi.'Elmayı lavaboya doğru fırlatıp yanından omzuna çarparak geçerken baş ağrım kendisini göstermeye başlamıştı bile.

Ve arkasında mahvolmuş bir kadın bıraktığını anlamadı kız. Kadın tezgaha yaslanıp gözyaşlarına akıtırken,titrek elleri birbirine kavuştu.

Senin için kızım. Senin için kafanda kurduğun her hayale bile katlanacağım.

-

Oğlan yanına bakıp gülümseyen ve konuşan kıza baktıkça içinde birşeylerin burkulduğunu hissesiyordu. Kalbi parçalara ayrılmıştı,topladığı birkaç parçayıda bir puzzle gibi birleştirmeye çalışmaktan yorulmuştu. Eksik hissesiyordu. Belli belirsiz kişileri bile kıskanıyordu. Kızgın ve üzgündü.

Kahverengi saçlarını karıştırarak bir çözüm yolu arar gibi karşısında duran adama baktı. Adam teselli verircesine omzunu sıkıp ovaladı. Sabretmesi gerektiğini söylüyordu.

Nasıl fark edememişim, diyor kendine kendine. Onca zaman bu halde olduğunu,konuşmadığı birkaç günde telefon gelen değişik sesleri,aklında kurduğu nefret dolu hikayeleri. Hepsini farketmem gerekirdi diyor kendine.

Kıza tekrardan bakıyor. Uykuya daldığını farkediyor.

Uçabileceğime inanıyorum,
Gökyüzüne dokunabileceğime inanıyorum.

Kapıyı çok ses çıkarmamaya özen göstererek açıyor,sakin adımlarla içeri giriyor. Yatağın baş ucuna geldiğinde soluk beyaz tenli kıza doğru eğiliyor.

Her gece ve gündüz düşünüyorum,
Kanatlarımı açıp uçmayı.

Kırmızının en koyu olan dudaklarından firar eden isimle taş kesiyor. Ardından gelen kelimeler bir bıçak gibi ciğerlerini deliyor. Soluk alamıyor.

Saçlarını yüzünden sıyırıp alnına bir öpücük konduruyor.

See I was on the verge of breaking down
Kırılma noktasındaydım
Sometimes silence, it can seem so loud
Bazen sessiz, çok gürültülü de olabilir
There are miracles in life I must achieve
Ulaşmam gereken mucizeler var hayatta
But first I know it starts inside of me
Ama önce içimde başladığını biliyorum

Herşey geçecek diyor,sığındığı boynuna doğru. Ve o zaman yanında yine ben olacağım.

-

Erken saatlerde gözümü açmıştım. Erken olduğunu biliyordum çünkü gökyüzü tamamen aydınlık değildi. Üstümdeki hırkaya sıkı sarılınca üşüdüğümü farkettim. Yemeğim daha gelmemişti,acıkmıştım.

Şifonyerin üstünde olan kırmızı kapaklı kitabı elime aldım. Dışarı çıkarana kadar okuyabilirdim.

Herhangi bir gece çatı katında parlayan yıldızlar eşliğinde uzanırken sarsılarak ağlıyordum. Yalnızdım,çaresizdim. Sadece ay bana yakınlığı gösteriyor gibiydi. Kendi içimde bir savaştaydım ve bu savaş yıllarca sürüyor kimse galibeyeti eline alamıyordu. Birbirlerine eşitliyorlardı. Ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu. Serin hava iliklerime işleniyordu. Çatının boşluğuna doğru yürür buldum kendimi. Dünyadan bir ben eksilsem ne olacağını sordum kendime. Sonra ölmeyi haketmediğimi,ölmenin benim için en kolay çözüm yolu olduğunu fısıldadı zehirli bir ses kulağıma. Yakılsam bile bunun bana yetmeyeceğini,boğulsam bile haketmeyeceğimi. Haklıydı. Ben sonzuluğa kavuşmak için çok kötüydüm. Kurtuluşum ölümde saklıydı.
sf.51

Kapının açılma sesiyle kitabı kapatıp oturur pozisyona geldim. İçeri giren sevimli tombul kadın elindeki tepsiyi yanıma bırakırken biraz konuştuk. Benim tek düşündüğüm ise yemekti.

-

Mutfaktan tiz bir ses geliyordu. Yemek kokuları odaları esir almıştı. Yanına gittim. Pişirdiği leziz meyveli pastayı benimle paylaşırken kahkaha sesleri kulaklarımızı çınlatıyordu.

Birden gökyüzü ikiye yarıldı. Bir feryat duyuldu. Ses çok tanıdıktı. Karşımdaki kadın yere yığıldı. Beyaz gömleği kızıla boyanmıştı. Gözlerine açıp bana baktı. Nefret vardı o gözlerde,kin,öfke.

'Hayır!'

Şarkılar:
Maroon 5-Animals
Etta James-I believe i can fly

Kızıl KuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin