Kız gözlerini araladığında yaşananlar yavaş yavaş film şeridi gibi geçti gözlerinin önünden. İçinde yaşattığı bir ikinci kişiyi izledi, izledikçe dehşete düştü.
Sonra nerede olduğunu anlamak istercesine etrafına bakındı. Nefret ettiği beyazlara karşılaştı yine. Öncelerinde nedenini bilmiyordu ama şimdi gerçekler bir bir kendisine meydan okuyordu.
İlk zamanlar odasının kırmızı olmasını söylediği geldi aklına. Beyaz masumdu, ona göre değildi. O hiç masum değildi. Kırmızı ona yaptıklarını hatırlatıyordu. Belki o zamanlar anlamıyordu ama şuan herşey o kadar katılıkla canını yakıyordu ki.
Saatlerce oturup ağlamasına anlam verememişti. Titreyen ellerini birbirlerine kavuşturdu.
Sonra şokla gözleri ardına kadar açıldı. Sinem.. Babası ve.. Annesi.
Titremeleri arttıkça ve düşünceler zihnine akın ettikçe delireceğini düşünüyordu. Histerik bir kahkaha attı. O zaten deliydi. Aynaya baksa bu kadar zamandır yalanlar içinde tıkılı kalmayacaktı. Aynaya baksa bu lanet suratın ardınada bakacaktı.
Doğum gününden bir hafta önceyi hatırladı. Babasının kendisine ilgi göstermemesinin sebebini. Sonra doğum gününde yaptıklarını. Babasını öldürdüğünü hatırladı.
Katil.
Katil.O bir katildi.
Sinem'i de öldürecekti. O geceleri odaları gezen kişi oydu. Beyni ona nasıl bir oyun oynamıştı.
Annesi? Annesi yıllardır nasıl bişey olduğunu biliyordu. Yine de ne yaparsa yapsın onu sevdiğini söylerdi. Beyninin oynadığı oyunda onun fahişelik yaptığını düşünmüştü.
Titreyerek kalkmaya çalıştı, bacakları gerçeklerin acımasız darbesinden sallanıyor, elleri tutunacak yer arıyordu.
Etrafına bakıyordu, göremiyordu, neredeydi? Bilmiyordu.
KATİL. KATİL.
'Yeter! Yeter!'
SEN CANAVARSIN. CANAVARSIN.
Saç diplerinden kopan sayısız saç telleri, yumruk olmuş ellerin içinde, çığlıklar duvarlara gösteri sunuyor, dehşetle açılmış gözler bir tiyatro izliyormuşcasına pür dikkat bu gösteriyi izliyor.
-
Adam odaya girdiğinde bir köşeye çekilmiş sessiz duran kıza hem acıyarak hem de tiksinirek bakıyordu. Kaç yıl geçerse geçsin bunların hastalık olduğunu bilmesine rağmen içindeki o tiksintiyi, yok etme isteğini silip atamıyordu. Sakin adımlarla ilerlerken kızın tepkisizliğini kabulleniş ve doğruların gün yüzüne çıkıp verdiği acıya bağladı.
Yaklaştı, yaklaştı.
Dizlerini kırıp kızla aynı seviyeye gelirken bomboş bakan gözler gözlerini yalayıp geçti.
"Eran'ı görebilir miyim? "Bu fısıltı sessiz bir yakarıştı.Ölümden önceki son istek gibi.
Adamın cevap vermesine izin vermeden devam etti.
"O kitap benimdi. O hastalıklı düşünceler... Hepsi benim kırmızılığımın satırlara dökülmüş haliydi. Değil mi?" Yüzünü acı bir gülümseme kapladı.
"Deniz... Sevdiğim adamı da kendime benzetmeye çalıştım, kendimde barındırdığım canavarlar yetmedi, o canavarlara eşlik edecek birini yarattım. Sanırım Çisem'de içimdeki az da olsa kalan iyiliğin şekil bulmuş haliydi. Herşey bir yalanın üzerine kurulu. Ah... Biliyor musun doktor?"Başını geriye atıp derin bir nefes alır."Ölmeyi çok düşündüm ama ölüm benim gibiler için bir kurtuluş. Sende ölmemi istersin biliyorum, onca insanın kırmızılığı boynuma dolanmışken ölmeme mi bir mucize sayıyorsundur. Şimdi, Eran'la görüşebilir miyim?"Adam kızı bir baş hareketiyle onaylarken düşünceleri bir bomba patlamış gibi etrafa dağılmıştı. Ölüm bile adil değildi bu hayatta.
-
Genç adam,herşeyin bilincinde olan kıza bakıyor, yüzünü tekrar tekrar aklına kayıyordu.
"Ne zaman öğrendin?"
"Şşş... Sadece anın tadını çıkar."
Kız yattığı yerden doğrulup sevdiği adama baktı.
"Bana herşeyi anlatmanı istiyorum ancak bu sayede anın tadını çıkarabilirim. Lütfen.."
"Seni, seninle alakası olmayan seni, bir adamla gördüğüm gün bir şeylerden kuşkulanmıştım. Aslında kuşku çok önceden varmış, ama inkar ondan daha önce varmış. Biliyorsun... Anlatma mı isteme benden. Bunu isteme..."
Kız ağlayan adama bakarken yine acıttığı bir canı gördü. Bir kayboluşu...
"Tamam, tamam... Seni seviyorum. Seni seviyorum, seviyorum. "
"Senin sayende dua etmeyi öğrendim ben, dualarım hep sen olsan da."
-
Kızıl saçlar yapışkan ıslaklıkla sürünürken gecenin koyuluğu yapılan günahı gölgesiyle saklıyordu. Pencerelerden sızan ışıklar şahitti sadece bu ana. Katran rengine bulanmış asfalt, izleri taşırken, yok olmuş bir gelecek, yok edenin elleriyle saklanıyordu.
Mırıltılar bu ana eşlik ediyor."Haketti. Haketti. Ona söylemiştim. Bana yardım et demiştim. Etmezse olacakları söylemiştim."Bir kahkaha.
"Ona babamı aldatma demiştim. Fahişe. Fahişe."
Ellerini ovuşturuyor,kazıyor. Tırnakları kana karışmış toprağı emiyor.
Gözyaşları başlayan yağmuru takip ederken, cansız beden kirinden arınıyor.
"Ölmek istiyorum. Lütfen, bu acının bitmesini istiyorum. Öldürün. Kurtuluşumdan korkuyorum."
-
"Bana masal anlat. Sonu iyi biten, kötülerin kaybettiği bir masal."
"Dokun bana, şifamı sende bulayım.Son kez dokunuyor gibi dokun."
O gece genç adam sabaha kadar masallara uyum sağlayan dokunuşları geçirdi kadının tenine. Kötülerin izlerini silemedi ama yaraları bir bir sardı, dokunuşlarıyla merhem oldu. Ağladı. Bunun mutlu bir son olmadığını, bu sonda kötülerin kazanacağını biliyordu. Hıçkırıkları kızın hıçkırıklarına karışırken vücutları bir bütün oldu. Çıplak tenler son günahı işledi. Kadın son günahını işledi, adamın günahı tenlerin bütünleşmesinden çok bu günahı sevmeseydi. Adam günahını sevdi, kadın son günahıyla veda etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Kuş
Mystery / ThrillerYabancı bana bakıyor,ben onu izlerken o da beni izliyor. "Sen bensin."diyor bana. "Bende senim." "Ben kimim?"diyorum ona. "Siz bensiniz."Uzaktan gelen ses yaklaştıkça yabancıya benzeyen bir şekle bürünüyor. "Biz bir bütünüz." 14.06.2015 22.12.2016