"Kafayı yiyeceğim kimin fikriydi bu çocuğu yan daireye almak?!"
Cherry kafasını masasından kaldırırken ellerini saçlarına geçirdi. Çizmeye çalıştığı proje için saatlerdir uğraşıyordu, sildiği yerlerin izleri hafif çizmesine rağmen çıkmamıştı ve diğer daireden gelen seslerden dolayı oturup bağırarak ağlayabilirdi.
Ellerini masasına koyup başını geriye attı. Nezaket göstermek istemişti, gerçekten istemişti ama yaklaşık bir buçuk saat oluyordu. Projeyi iki güne vermesi gerekiyordu ve kendi aptallığından dolayı ancak yarılayabilmişti. Bunun stresi yetmezmiş gibi yan dairedeki serseri ve arkadaşları susmak bilmiyordu.
Tartışmaktan çekinmezdi ama sinirlerini daha da bozmayı hiç istemiyordu. Binadaki herkes yan komşusunun sarkastik bir serseri olduğunun farkındaydı. Üstüne arkadaşları da evdeyken kapısına gidip uyarmak biraz cesaret isterdi ve Cherry yürek falan yememişti. Yine de pratik bir çözüm olması adına mutfağa gidip plastik bir kase aldı.
Yaptıkları sesin aynısını çıkarması imkansızdı bu yüzden yüksek ses yaparsa anlayabileceklerini düşünüyordu. Elindeki tabakla masasına vurmaya başladığında çıkan sesten kendisi bile irkilmiş, bedenini geriye çekmişti. Yaklaşık on beş kere vurduktan sonra hırsını çıkardığına karar vererek masasına döndü. Sesler de oldukça azalmıştı.
Zaferle gülümseyerek çizim masasının başına oturduğunda yan daireye karşı bir atak yaptığı için mutluydu. Sesler kesildiği için de mutluydu ama o kadar adamın sesi sadece yan dairelerindeki kız rahatsız oluyor diye nasıl birden kesilmişti anlam verememişti. Özellikle Jeno'nun evindelerken.
Kalemi eline alamadan zilin çalmasıyla ayağa kalktı. Evren projeyi tamamlamasını istemiyor gibiydi. Annesinin her gelişinde sohbet ettiği komşularından biri olduğunu düşünerek kapıyı açtı. Tabii ki karşısında serseri diye hitap edip durduğu yan komşusu Jeno'yu görmeyi beklemiyordu.
"Bak evinde ne gibi şeyler dönüyor, kim var gerçekten bilmek istemiyorum. Yani biraz daha sessiz olsanız da, bütün bina sizi dinlemesek." Cherry kapıyı açar açmaz dinlediklerini birkaç saniye sindirdikten sonra kaşlarını çattı. Bunları duyması gereken o değildi ki.
"Pardon, bunları benim söylemem gerekmiyor mu?" Jeno tek kaşını kaldırıp herkese sunduğu, normalde görse tatlı sayacağı ama her seferinde alay içeren gülümsemesini yüzüne takındığında Cherry yine, kendisinin anlamadığı bir şekilde dalga geçtiğini anlamıştı. Gözlerini devirirken Jeno elini yasladığı kapı kenarından çekmiş, duruşunu düzeltmişti.
"Eminim deli gibi bir şeyler çizmeye çalışan, tek amacı hayatını sürdürmek olan bir kız, evinde bir yerlere vurmak yerine kapıma gelme cesaretini gösterseydi aynen bunları söylerdi." Cherry başını geriye atıp ofladığında Jeno'nun güldüğünü duydu. Cherry sessiz olmaları için kapıya gitmeyi düşünürken çocuk kalkıp onları uyarmasını istemediğini söylemek için kapısına gelmişti. İnanılmazdı.
"Of Jeno, tamam git hadi işine." Cümlesini bitirir bitirmez başının sağ kısmında hissettiği acıyla eli oraya gitti. Şu zamanlar başı çok ağrıyordu bu yüzden çok takılmamıştı. Birkaç saniye başını eğip elini oraya bastırarak geçmesini bekledikten sonra başını kaldırdı.
Jeno çatılmış kaşları ve anlam veremeyen bakışlarıyla ona bakıyordu. Cherry bir şey sormayacağından adı gibi emin olduğu için gitmesi adına eliyle kendi dairesini göstererek kapıyı kapatıp içeri geçti. Başındaki sızı onu korkutsa da çok sürmeden masasının başına oturdu. Uğraşacak bir komşusu olabilirdi ama projesi çok daha önemliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
when the party's over [lee jeno]
Fanfiction"Yani Jeno, hiçbir zaman elden ayaktan düşmeyeceğim ve "Her şey güzel." dediğin anda, hiç istemeden buralardan gitmiş olacağım. Bu seni diğer seçenekten çok daha fazla üzecek çünkü fark etmeyeceksin. Ben arkamda enkaz bırakmak istemiyorum. Bunu başa...