"Eminsin değil mi?""HAMİLEYMİŞİM GİBİ DAVRANMAYI KESER MİSİN HEMEN?"
Cherry dayanamayıp bağırdığında Jeno'nun irkildiğini gözleriyle gördü. Bu görüntü onu gülmeye itse de ciddi olduğunu anlamasını istiyordu. Her on dakikada bir kararlarını sorguluyor, attığı en küçük adımda yanında bitiyordu.
"Bir gün o da olur bebeğim." Göz kırparak flörtöz bir tavır takındığında Cherry kahkaha attı. Onu nasıl güldüreceğini iyi biliyordu.
Son olayın onu korkuttuğunu biliyordu. Onunla kaldığı gecelerde iç çekişlerini duyuyor ve ister istemez suçlu hissediyordu. Bazen doğru şeyi yapıp yapmadığını bile sorguluyordu.
Jeno'yu ister istemez kendine bağlıyordu ve bir gün onu bırakıp gittiğinde ne yapacağını bilememesinden korkuyordu. İkisi de çok gençti, o yapamasa bile Jeno hayatını güzelce yaşamaya devam etmeliydi
"Çok düşünüyorsun yine. Çık oradan." Jeno onun bir yere kilitlediği gözlerinden anladığı düşüncelerini dağıtmak istedi. Sözleriyle Cherry odağını ona çevirince gülümsedi.
Önlerinde açık olan televizyonun loş ışığı dışında bir ışık yoktu. İkisi de rastgele bir kanalda açık olan filmi izlemiyordu. Jeno telefonunu kenara bırakıp eliyle iki kere dizine vurdu. Kollarını iki yana açmıştı.
Cherry alttan ona bakıp gülümsese de koltukta ilerleyip dizlerine oturdu. Bacakları onun bacaklarının iki yanındaydı. Tek eliyle alnındaki saçlarından bir tutamı düzeltti. Jeno ellerini Cherry'nin beline yerleştirmişti.
"İki gün sonra arkadaşlarınla buluşacağız, bunun heyecanını üzerimden atamıyorum." Jeno onun sözlerine güldü. Küçük şeyler için heyecanlanması ve bunu göstermesi hoşuna gidiyordu.
"Boşver onları."
Yerinde doğrulup ona yaklaşırken Cherry onun amacını anlayıp güldü. Onun Cherry'e yaklaşması zor oluyordu bu yüzden ellerini omuzlarına koyup onu geri itti. Jeno'nun yüzündeki şaşkınlık ifadesi onu eğlendirse de geri çevirdiğini düşünmemesi için yüzleri arasında mesafe kalmayana dek ona yaklaştı.
Jeno onun bir sonraki hareketini beklerken son kez gülümsedi. Slow motionda geçiyormuş gibi hissettiren bir süre sonra dudaklarını birleştirdi. Ellerini omuzlarından yukarı çıkarıp boynuna sararken Jeno belindeki ellerini sıkılaştırmıştı.
Eğildiği için iki yanından yüzüne dökülen saçları perde oluşturur gibi ikisinin de yüzünü örtüyordu. Jeno kısa bir anlığına geri çekildi. Tek elini kaldırıp saçını kulağının arkasına sıkıştırırken gülümsedi. Cherry bunu beklemiyordu.
Geri ona döndüğünde yine beklemeden dudaklarını birleştiren Cherry olmuştu. Jeno buna sırıtırken Cherry ona durmasını koluna vurarak belli etti. Elini geri boynuna çıkarırken diğer eli şimdi saçlarının arasında dolanıyordu.
Zilin çalmasıyla Cherry geri çekildi. Gözleri kapıya kayarken Jeno'da başını çevirip sanki geleni görebileceklermiş gibi oraya çevirdi. İlk önüne dönen Jeno olmuştu.
"Boşver, gider." Omzunu kaldırıp yüzünü buruşturdu önemsiz gibi. Bir yandan hala Cherry'i tutuyordu.
Cherry ona gülüp koluna vurdu. Dizlerinden kalkarken Jeno başını geriye yatırıp koltuğa koydu. Saat geç sayılmazdı ama bu saatte kimin gelmiş olabileceğini de bilmiyordu. Bu düşünceyle ayağa kalkıp Cherry'nin peşinden gitti.
Cherry kapıyı açınca o da tam arkadan kapıyı tutup gelene baktı. Uzun boylu, kahverengi saçlı ve elinde iki tane poşet olan çocuğu görünce kaşlarını çattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
when the party's over [lee jeno]
Fanfiction"Yani Jeno, hiçbir zaman elden ayaktan düşmeyeceğim ve "Her şey güzel." dediğin anda, hiç istemeden buralardan gitmiş olacağım. Bu seni diğer seçenekten çok daha fazla üzecek çünkü fark etmeyeceksin. Ben arkamda enkaz bırakmak istemiyorum. Bunu başa...