his girlfriend

237 24 8
                                    

Cherry elindeki çatalı sertçe tabağına bırakıp iki elini saçlarından geçirdi. Yarım saattir bir porsiyon yemeği yemeye çalışıyordu ama midesinin bulanmadığı bir dakika bile yoktu.

Amerikan tarzı mutfağında, yüksek taburesinde otururken ne yapacağını bilemez gibi elini ağzına yaslayıp evini izlemeye koyuldu. Bir gün burada olamayacağı gerçeği hala ona şiddetle çarpmamış gibi hissediyordu. Öğrendikten sonra psikolojik olarak da kendini korkutup durduğu için başının ağrıları çoğalmıştı.

Daha kimseye bahsetmemişti. Böyle bir niyeti de yoktu. Hiç çabalamazken hala iyileşebileceğine olan bir inancı vardı. Bu eve taşındığında o kadar mutluydu ki evini insanlardan bile daha çok seviyor olabilirdi. Her köşesini kendi düzenlemişti. Her köşesinde kendisiyle veya arkadaşlarıyla, ailesiyle anıları vardı.

Hiç kimse üzülmezse bile o kendi ölümünden sonra buraları görebilecekmiş, o anıları hatırlayıp kendi arkasından ağlayabilecekmiş gibi hissediyordu. Başını sallayıp tabağını kenara ittirerek kalktı. Yemek yemeyi de en az evi kadar severken bu duruma düşüyor olması sinirini bozmuştu.

Doktoruyla bir daha iletişime geçerek tedavi olmak istemediğini, kendini bunlarla yormayacağını belirtmişti bir hafta önce. Doktoru da ona, kusma, baş dönmesi ve benzeri birçok yan etki görebileceğinden bahsetmişti ve haklıydı. Bazen belli etmemek adına çantasını karıştırıyor gibi yapıp başının döndüğünü gizliyordu mesela. Sungchan'ın bir şeyleri anlamasını hiç istemiyordu. Sonra Jeno vardı..

Jeno'yla eskisinin aksine bir ilişkileri olduğunun farkındaydı. Artık birbirlerini gördüklerinde de iyi akşamlar dileyip geçmiyorlar, durup sohbet ediyorlardı. Jeno, Cherry'e eskisi gibi alaylı davranmıyordu ve Cherry onunla doğru düzgün muhabbet kurabildiği için mutluydu ama artık günlük yaşamında yaptığı bütün şeylere gelen hüzün buna da gelmişti.

Artık insanların yüzüne bakarken istemsizce o gittiğinde nasıl tepki vereceklerini hayaller olmuştu ve sırf bu yüzden iletişim kurmaktan kaçınıyordu. Hem bir şeyleri belli etmemek, hem bunlarla uğraşmak zordu. Hatta bir keresinde Jeno'yla binanın önünde sohbet ederlerken yine dalıp gittiğinde Jeno'nun ona birkaç kere seslenmesiyle gerçekliğe dönmüştü.

Kapısının çalmasıyla yine düşüncelerinden sıyrılıp oturduğu koltuktan kalktı. Ev sahibinin kira için gelmiş olabileceğini düşünüyordu. Pijamaları üzerinde olduğu için bedenini kapının arkasına saklayarak kapıyı açtı. Tek eli kapıda ve kapı açılınca anca başını kaldıran Jeno'yu gördüğünde kapının arkasından çekildi.

"Sende kesin ilk yardım malzemeleri vardır. Çok harcamayız, bize biraz verir misin?" Cherry onun ani sorusuyla kaşlarını çatıp bir adım yakınlaştı. Yüzünde ki ufak tefek yaraları görünce tek eliyle çenesini tutup başını zorla sola çevirdi daha rahat görebilmek için.

"Aptal mısın Jeno? Yine ne yaptın kendine?" Jeno elini indirip Cherry'nin gözlerine baktı. Aslında şu an buna zamanı yoktu çünkü evinde arkadaşları kendinden daha beter durumdaydı. Yine de bütün bu göz göze gelme olaylarını seviyordu. Özellikle böyle anlarda.

"Bekle burada." Cherry içeri koşup banyoda gazlı bez ve temizlemek adına bir şeyler ararken kendi düşüncelerini unutmuştu. Eline topladıklarıyla kapıya koşup anahtarı alarak dışarı çıktı. Jeno ona anlamsız gözlerle bakarken Cherry çoktan Jeno'nun açık kapısından içeri girmişti bile. Kendi kendine veya arkadaşlarıyla bir şey beceremeyeceğini geçen gördüğü yaralı kolundan çok net anlamıştı ve yardım etmezse içine dert olurdu.

Jeno onun içeri girdiğini görünce koşup kendisi de eve girmiş ve kapıyı kapatmıştı. Cherry'den önce arkadaşlarının yanına geçmek için acele etse de salona girdiğinde elinde malzemeler ile salona bakan Cherry ve yaptıkları işi bırakıp Cherry'e bakan arkadaşlarıyla karşılaştı. Görüntü gülmek istemesine neden olsa da ilerleyip Cherry'nin yanına gitti.

"Sen geç şöyle." Tek elini sırtı ve beli arasında bir yere koyup hafifçe ittirerek koltuğa yönlendirdi. İki arkadaşı karşıdaki koltukta, teki yerde koltuğa yaslı şekilde oturuyordu. Özetle girdikleri bir ortamda birinin laf atmasıyla aralarından biri duramamış ve böylelikle hepsini kavgaya sürüklemişti. Jeno az sıyrıkla kurtulsa da arkadaşlarının bazılarının dudağı patlamış, bazılarının kaşı bile açılmıştı.

"Bahsettiğim komşum buydu. Cherry, bunlar da sana bahsettiğim gereksizler." Cherry onları tanıştırma şekline gülerken elindekileri koltuğa bıraktı. Arkadaşlarının kendini izliyor olması onu biraz gerse de elindeki malzemeleri ikiye bölerek Jeno'ya baktı. O da arkadaşları gibi ne yaptığını izliyordu.

"Bunlarla siz halledin. Jeno sende buraya gel." Hepsi hipnoz olmuşçasına dediklerini yaparken Jeno'nun arkadaşlarından biri Cherry'nin uzattığı malzemeleri almış, Jeno'da ilerleyip Cherry'nin, yani koltuğun önüne oturmuştu.

Cherry yine Jeno'nun başını hafifçe kaldırırken gazlı beze bir şeyler döküp küçük ama hafiften kanamış yaralarına bastırdı. Jeno onun önünde yerde, bacaklarını çaprazlamış bir şekilde oturuyordu ve o yaralarıyla ilgilenirken Jeno ona bakıyordu.

"Bir de miyavla Jeno." Arkadan birinin sesini duyduğunda Jeno koltuktaki yastığı alıp arkadaşına fırlattı. Cherry hem arkadaşına hem Jeno'nun tepkisine gülmüştü.

"İşine bak Donghyuck." Cherry, Jeno sürekli arkasına baktığı için tekrar yüzünü tutup kendine çevirdi. Bu bunu ikinci yapışıydı ve Jeno bunu sevmediğini söyleyemezdi.

"Bana bak." Jeno başını kaldırıp ona bakmayı sürdürürken anlık canının yanmasıyla gözlerini kapatmış ve refleksle elini Cherry'nin dizine koymuştu. Cherry son kez yüzüne baktıktan sonra zaten yüzünün durumu çok kötü olmadığı için daha fazla devam etmeyerek geri çekilmişti.

"Bitti." Gülerek hafifçe iki kere yanağına vurduğunda Jeno ayağa kalkıp yanına oturdu. Arkadaşlarına şöyle bir göz attığında hepsinin yarım yamalak, birbirine bir şeyler yapmaya çalıştığını görmüştü. Onun bakışlarıyla karşılaşan Donghyuck omuzlarını düşürdü ve elindekini yere attı.

"Beyler kalkın hastaneye gidiyoruz. Bize de bakacak kız arkadaşımız olsa bizde rahat olurduk. Yürüyün." Jeno istediğini almış gibi gülümseyince Cherry gözlerini devirmişti. Bir kız arkadaşı olarak anılmadığı kalmıştı. Jeno onun tepkisine gülerken Cherry arkalarından düzeltme ihtiyacı hissetmişti.

"Ben onun sevgilisi değilim ki!"

when the party's over [lee jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin