&6.Bölüm

482 41 24
                                    

13.09.2021
İyi okumalar...

Gözlerimi boğazımdaki acıyla açtım. Hırıltılı nefes sesleri duyarken irkildim. Boğazımdaki can yakıcı kuruluğu geçirmek için yutkunduğumda acıyla yüzümü buruşmuştu. O an fark ettimki hırıltılı nefes bir başkasından değil benden çıkıyordu. Gaz lambasına bakarak doğruldum yattığım yerden. Bulunduğum odanın bomboş olduğunu gördüm. Odada harlı bir ateş olduğuna göre yanımdaki kişi çıkalı çok olmamıştı. Uzun bir sedir, şömine ve kenardaki kitaplık dışında odada pek eşya göremedim. Altıma serilmiş yün divan ve baş ucumda duran bir kaç kavanoz, bıçak ve bir kaç ıvır zıvır vardı birde. Kenara istiflenmiş odunlarıda görmezden gelmemek gerekti.

Yavaşça kalktım oturduğum yerden. Emekleyerek ateşin önünde duran mindere
attım kendimi. Yorgunca oraya kıvrıldığımda gözlerimden nedensiz bir damla süzüldü. Burnumu çektim. O an başımdaki örtüyü fark ettim. Tüm yaşadıklarım bir rüya gibi önümden geçerken Sait'in bana bakan bakışlarını hatırladım. Sarı saçlarımın arasından görmüştüm kahverengi gözlerini. Beni kurtarmışlardı. Ama nasıl? Boynum kesilmişti? Kinyas saçımı görmüştü. Ah yüzüne nasıl bakacaktım bir daha. Sait'i napacatık. Onunda saçımı okşadığını hissetmiştim. Hayır dur.

Hayır. Hayır! Ona sarılmış olamam. Yanlış anımsıyordum. Hızlanan kalbim göğsüme sığmazken sırtımdaki sahiplenircesine tutan parmakları anımsadığımda irkilerek boş odada arkama bakmak zorunda kaldım. Bana sarılmıştı. Ben sarılıp geri çekildikten hemen sonra...

Gözlerimi kapatıp ihtiyatla o anı hatırlamaya çalıştım. Ah bu adam kalbe zarardı. Hangi cesaret hangi akılla yapmıştım bunu? Kafam yerinde olsa bunu asla yapacak biri değilim. Bu cesaret için kırk fırın ekmek yemem yada ona sarıldığım anda olduğu gibi duygularımın param parça olacak kadar yıpranması gerekiyordu.

Peki bunu nasıl yapmıştım. Ona nasıl sarılırdım. Onca laf onca, lanet söz ne içindi? Ben onca gün adama sarılmak için mi durmuştum duygularımın önünde? Lanet adamda bir de gitmiyordu zaten.

Bir karısı var Didem. Onun bir karısı var. O kadının onun on yıllık karısı. Belkide çocukları bile var bu aşk diye gönüne yapışan illeti bahane ederek yaptıkların yakışıyor mu sana? Hiç mi utanmıyorsun?

Berbat hissetmem nadir dökülen yaşlarımı tekrar ortaya döktü. Ben nasıl bir adamı seviyorum diye hayıflandım dakikalarca. Hıçkırıklarla ağlamam dindiğinde yattığım yerden kalktım iç çeke çeke. Yüzümü kurulayarak kapıya yürüdüm. Biraz temiz hava alsam iyi olacaktı. Başörtümü düzeltirken dış kapıyı bulmam zor olmadı çünkü çıktığım hol direk dış kapıyı sunmuştu bana. Yorgun adımlarla çıktım evden. Dışarının serinliğini fark ettiğimde geri dönmek için geçti.

Yinede üzerime çektiğim kapı açık olsaydı içeri koşa koşa gireceğimi sanmıyordum. Zifiri karanlık havaya bakılırsa gecenin bir yarısındaydık. Hava oldukça serin ve ayaz vardı.

Etrafı yakılan meşaleler sayesinde izleye izleye yürümeye başladığımda, bazı evlerin artık olmayan çatılarını gördüm. Bazı evlerin hepsinin yandığını en az hasar alanların bile, ise bulandığını görebiliyordum. Bana gelen birisi olduğunu gördüğümde üzerindeki köylü kıyafeti beni ürkütürken arkamı dönüp tüm gücümle kaçmak istedim.

Benimde adımlarım ona doğru gitsede usul usul yavaşladım. En sonunda karşımda durduğunda elini kılıcına götürerek bir an gerçekten çığlık çığlığa kaçmamı sağlayacaktı.

"Abla gece yarısı böyle dolaşma tek başına. Allah'ım korusun burada itler kol geziyor. Bak devriye geziyoruz ama olurda arkamızı döndüğümüzde size bir şey yaparlar diye ödümüz kopuyor. Lütfen evine dön." Dediğinde köyde devriye gezen bir yiğit olduğunu anlayarak gurur duymuştum.

Uğruna Asker (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin