&9.Bölüm

415 27 9
                                    

25.09.2021
İyi okumalar...

Kapı tıklandığında hızla sofradan kalktım.

"Bu ne acele?" Dedi Kinyas merakla. Bende bilmiyorum dercesine omuz silktim. Kapıya ulaştığımda o incecik üstüyle yaklaşık bir saattir ortada olmayan adama kapıyı açtım. Göz göze geldiğimizde içimi ısıtacak şekilde gülümsedi. O an bütün gerginliğim uçup gitti. Pervaza tutunarak ayaklarındaki sırılsıklam olan çoraplarını çıkartırken ayakkabısız olduğunu fark ettim. O an sobanın arkasındaki ayakkabılarını gördüm. Pişmanlıkla içim kavrulurken içeri girip kapıyı örttü hızla. İçeriye baksada kapıyı salonun yarısı görüyor yarısı görmüyordu. Sofra o tarafta olduğundan kimse burayı görmüyordu. Yanağımı buz gibi eliyle kavrayıp anlımı öpen adamın nefesi bile buz gibiydi. Beni bile buz tutturacak bir süre öylece durdu.

Arkamda bizi salonun öbür yarısından gizleyen duvara şükür ettim. Elindeki çorapla yanımdan geçip içeri girdiğinde hemen peşine takıldım.

"Ooo Sait, hoş geldin kardeşim. Ne bu acele, nedir bu seni sabahın ayazında ayakkabısız dışarı çıkartan mühim hadise." Güldü çoraplarını sobanın üstüne asıp kendini minderlere atarken.

"Aşk yaptırıyor insana böyle şeyler Kinyas. Aşk." Dedi neşeyle o sırada yerime geri oturuyordum. Bir an oturamayacağım kal gelecek ve bir daha kıpırdayamayacağım sandım.

Ne aşkı Sait! Ne diyorsun sen?

"Geçti mi sıkıntın?" Dedi merakla Kinyas. Ne sıkıntısı, ne oluyor?

"Şu anlık dindi." Diye mırıldandı Sait gözlerini yumarken.

"Dur sanada tabak hazırlayım oğlum." Diyerek ayaklanan teyzeyi Kinyas durdurdu.

"Didem koyar teyzem. Otur sen." Dediğinde hızla kafa sallayıp ayaklandığımda Melisa'yla göz göze geldik. O an açık saçlarına bakıp ona başörtü vermediğim için kendime kızdım. Aklımı toparlamaya çalışarak bir tabağa sofradaki her şeyden doldurup ekmekle götürdüm ona.

Verirken elini özellikle elime koyduğunu anlamak için müneccim olmam gerekmiyordu.

Tekrar yerime geçtiğimede doyduk masayı kaldırdık derken Melisa'yı tutup odaya çektim. Halâ burada olduğuna tam inanamıyordum. Nasıl denk gelmiştide Kinyas onuda kurtarmıştı aklım almıyordu.

Gülümsedi bana.

"Melisa eğer başörtü istiyorsan verebilirim. Burada başörtü takmamıza müsaade var." Dediğimde yüzü daha da güldü. Hevesle kafasını salladı.

"Olur gerçekten sana çok dua ederim. Bir de bu elbiseden kurtulabilsem." Dediğinde köydeki kadınların bana verdiği etek kazak kombininden bir de baş örtü verdim ona. Omuzlarının üstündeki saçlarına baktım.

"Saçların niye bu kadar kısa Melisa?" Dediğimde gülüşü solarken gözlerini önüne düştü. Gözleri dolduğunda yanlış bir yere dokunduğumu fark ettim.

"Saçımı çok severdiler. Bense ondan nefret ederdim. Bende kestim dokunmasınlar diye. Ama bir işe yaramıyormuş. Aksine daha fazla canım yanmıştı. Saçımı her hatırladığımda keşke yapmasaydım derim." Dediği şeyler ağzımın açık kalmasını sağlarken dediğim şeyin mühimmatını yeni fark ettim. Bunları söylemenin ona ne kadar zor geldiğini gözlerimle görmüştüm.

"Kusura bakma bilmiyordum." Dediğimde tekrar güleç haline dönerek omuz silkti.

"Saçımı bağlayabileceğim bir şey var mı?" Dediğinde ona hemen bir kumaş parçası bulup uzattım. Giyinmesi için yalnız bıraktığımda salona geçtim.

Uğruna Asker (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin