&8.Bölüm

457 34 18
                                    

23.09.2021
İyi okumalar...

"...El-celil, El-celil, El-celil, ey El-celil olan rabbim isminin hürmetine onları sapa sağlam buraya getir yarabbim." Zikir çekmeye bırakıp dilimden dökülen duanın ardından ağlamamak adına ağzımı sıkıca kapattım. Üzülecek bir şey yoktu. İkiside koca adamdı. Eve geç vakte kadar gelmediler diye başlarına bir şey gelmiş olmak mı zorunda?

Bir saat daha geçer mi? Geçermiş.

Kalkıp saatlerdir olduğu gibi yine harladım ateşi. Gelecek ve bu sobada kendilerini ısıtacaklardı. Biliyordum. Tekrar yerime oturamadım. İçimde kötü duygular kol gezerken ellerimi birbirine sürttüm gergin gergin. Sakin sakin. Hiçbir şey olmayacak. Rabbim hayırlısını veriyor biliyorum ben.

Gözlerim sobaya dalmış biçimde otururken aklıma Kinyas'la olan anlarımız geliyor dilim damağım kuruyordu.

Kapı tıklandığı yerimden nasıl kalktığımı bilmiyordum. Kapıyı açtığımda Kinyas'ı karşımda göreceğime o kadar emindim ki boynuna atlamamak için kendimi teskin etmeye çalışıyordum. Sait'i karşımda bulunca gönlümdeki yangın söner sandım fakat daha da alevlendi. Yalnızdı. Koca bedenin arkasına uzattım kafamı acaba ben mi göremiyorum diye.

"Kinyas?" Aradığımı bulamadım. Gözlerim gözlerine döndü. Gözlerindeki acıyı gördüm.

"Gelmedi mi?" Bütün duygularım bir anda kalbime hücum ederken nefesim kesildi.

"Hayır." Dedim titremesini engelleyemedim sesimle. Elim güçsüzce kapı pervazına tuttuğunda kendimi ayakta tutmaya çalışıyordum.

"Korkma eminim iyidir." Elimi sertçe yanan yüreğime bastırdığımda gözlerimi yummuştum.

"Kinyas!" Dedim acıyla. 'Neredesin?' Bedenimin titrediğini hissettiğimde bir el omzumdan kavradı.

"Uyumadın mı sen? Bizi mi bekliyordun? Ah Didem üzme kendini. Bulacağım onu. Korkma bulacağım onu. Gel içeri geçelim hava çok soğuk." Dediğinde kapıyı kapatıp beni gerçek manada sürükleyerek salona getirip minderlerin üzerine oturttu. Eli anlıma gitti ardından tekrar yanağıma. Elini çekip bir süre öylece baktı bana. Benim gözlerim yere sabitti.

"Senin için helal olmayan bir adama bu kadar sevgi göstermen ne denli doğru gerçekten bilmiyorum Didem. Gönlün bendeyken onu sevdiğine şüphe etmesemde, onu kardeş görmen ne denli doğru?" Hiçbir cevap vermedim. Gözümü yumdum yorgunca. Kinyas neredesin? Ablam nerelere gittin? Hani gelecektin? Ne zamandır yalan söylüyorsun ablana. Ya şuan nefes alıyor musun buna bile nasıl emin olabilirim? Neredesin Kinyas? Beni bu dünyada kimsesiz bırakma lütfen.

Aslında benim kimsem var. Bir kocam var. Ne kadar beraber garip olsakta. Onun kimsesi yok. O benim sokak çocuğu.

Onun öldüğünü düşünmek ciğerimi yakarken dizlerimi kendime çekip kollarımı oraya sararak yüzümü gömdüm. Sokak çocuğuma ne olmuştu. Giderken gittiği yön yine köyde bir yerdi. Geri dönmesini engelleyecek bir şeyle karşılaşmıştı. Her ne olursa olsun bu saate dönerdi. Bir kere o bir zorunluluğu olmasa sözünü tutardı. Buda birisinin onu bir şeye zorunda tuttuğu anlamı geliyordu. Bu kişi köyden biri olsada büyük ihtimalle Püpel askeriydi. Onu tutmuşlardı çünkü orduyu düzenleyen en önemli kişilerden biri olduğu için mi? Onu gördükleri gibi öldürüp bir köşeye atmış bile olabilirler. Çünkü müslüman! Onlar için daha gerekli bir sebep var mıydı?

Belki bir mezarı bile olmayacak. Ondan hiç haber alamayacağım. Ailem gibi böyle sessiz sakin gitti oda. Bu hayattaki tek varlığım gitmişti.

"Sakin ol Didem." Kolumda elini hissettiğimde zangır zangır titrediğimi fark ettim. Kendimi sakinleştirmeye çalışsamda başaramadım. Bütün gücümü toplayıp bir anda ayağa kalktım.

Uğruna Asker (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin