2 Hafta Sonra
Whisper'i bulmamın daha doğrusu onun beni bulmasının üstünden iki hafta geçti. Whisper benim kahramanım olmuştu, ölümden dönmüş, yaşama onun sayesinde yeniden tutunmuştum. İki hafta su gibi geçmişti onunla birlikte. Annem o kadar mutluydu ki. Normalde kedi ya da diğer evcil hayvanlardan hoşlanmazdı annem, ee titiz kadın malum tüylü yaratıklar bunlar, ama buna rağmen Whisper'i çok sevdi, tabii benim tekrar onun sayesinde eskiye dönmem çok etkili oldu bunda. Zamanımın çoğunu yeni arkadaşımla geçiriyordum. Onu güzelce veterinere götürdüm; aşılarını, iç dış parazit bakımını, her şeyini yaptırdım, ama garip şekilde bir şey dikkatimi çekti, daha doğrusu bunu bana veteriner söyledi, Whisper sokak kedisi değildi, yani bakımı aşıları her şeyi tamdı, bunu duyunca çok şaşırmıştım. Bu konu epey kafamı kurcaladı ama yine de Whisper'i çok sevdiğim için araştırmak istemedim onu benden alırlar korkusu ile, yersiz bir korkuydu belki bu sonuçta bahçeme onu koyan kişi niye alsındı ki geri. Aklıma ilk Cenk geldi, bir vicdan muhasebesi ile belki de yaptı bunu. Yani Kontes'e olanları istemeyerek yapmıştı sonuçta ve buna üzüldüğü için ve benim bu durumumu bildiği için, bir borç gibi görüp kapıma bırakmış olabilir diye düşündüm Whisper'i...
Whisper'la güzel zaman geçiriyordum. Oynuyordum onunla, onun yemek yemesini bile izliyordum, o yerken hoşuma gidiyordu çünkü. Çok yaramazdı, evin her tarafını dağıttı, atlıyor zıplıyor, koltukları bile kemiriyordu minik dostum, ama olsun ona borçluydum hayatımı, ev onundu artık. Ve sonra bir kedinin de bakımının epey bir paraya mâl olduğunu öğrendim. Artık gerçekten iş bulmam gerekiyordu, evde üç kişi olmuştuk. Geçtiğimiz haftadan beri birçok yere başvuru yaptım ama henüz olumlu bir geri dönüş alamadım. Tekrar garsonluğa da girmek istemiyorum, kısa bir deneyim oldu ama gerçekten bana göre bir iş olmadığını anladım. Bir yandan iş arıyor, bir yandan Whisper'la geçiriyordum zamanımı, hayatım çok rutindi yine. Dışarı pek çıkmıyordum, çıktığımda anca iş görüşmesi için gidiyordum. Günler böyle geçiyordu, hem umutlu hem umutsuzdum. Annemin ev işlerine gitmesi kahrediyordu beni, onun öyle eve yorgun geldiğini görmek ve gelir gelmez bir şeyler yemeden bile uyuya kalması derinden etkiliyordu beni. Elimden geleni yapıyordum ama maalesef bir çözüm bulamadım şu ana kadar. Ama Whisper sayesinde umudumu kaybetmiyordum, onun başını okşamak ve onunla oynamak bana büyük bir moral ve motivasyon veriyordu.
Sonra aklıma yine Ceyda düştü. Ah benim güzel sevgilim, ah güzel gözlü sevdiceğim, onu ne çok özledim. Ceyda ben psikolojik olarak çöküntüdeyken epey bir aramış beni ama tabii telefonlara bakmıyordum o dönemde, hatta sonra evime gelmiş annemle bile tanışmış ama ben hissiz şekilde bakmışım ona. Yüzümde bir gülümseme olmuş ama hiç konuşmamışım, Ceyda da öyle oturmuş yanımda, ağlamış hatta, bunları hep annemden dinledim o anlattı, düşünsenize sevdiğiniz kadın başucunuzda ve sizin için gözyaşı döküyor siz ona tepki bile veremiyorsunuz...
Öğleden sonra sanırım üç buçuk falandı, telefonum çaldı, arayan Ceyda idi. Heyecanlandım bir an açamadım telefonu, en az bir dört beş sefer çaldı. Sonra açtım telefonu ama konuşamadım. Ceyda;
"Alo, Oğuz, alo, sesimi duyuyor musun ?" diyordu. Korkuyordum konuşmaya, ne cevap verecektim ki, ne diyecektim. Ceyda inatla;
"Oğuz, oradasın biliyorum, cevap ver lütfen, ne olur" diyordu, artık daha fazla dayanamadım ve;
"Alo, buradayım Ceyda, seni dinliyorum" dedim. Ceyda rahatlamış bir ses tonuyla;
"Oh, şükürler olsun, sesini duyabildim Oğuz, nasılsın" dedi.
"İyiyim Ceyda, sen nasılsın" dedim.
"İyiyim ben de Oğuz, ama seni görmek istiyorum, müsait misin, gelebilir miyim bugün yanına."
![](https://img.wattpad.com/cover/277979314-288-k505266.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM KARANLIK SEVGİLİM 🔞
Lãng mạnÖnemli Not: Bu roman tamamen kurgusal bir roman değil, gerçek yaşanmış olaylar ve duygulardan esinlenilmiştir.. Romanda karakterlerin hayat hikayelerinde yer alan olayların bazıları yaşanmış ve gerçek durumlar yansıtılmıştır.. Benim Karanlık Sevgil...