18.BÖLÜM

513 13 3
                                    

"Kaç gündür odanın içindesin!...Çık artık"

Tavana bakan gözlerim yana kaymasıyla hafif ama açık kalmakta güçlük çeken göz kapaklarım sızlıyordu...aklımı bambaşka şeylerle oyalamaya çalışıyordum.

mesala yılardır bu oda benim ve tavanların daha yeni küflendiğini fark ediyorum...

Köşenin bir ucundan başlamış perdenin arkasına doğru devam eden yeşil renkli lekeler adeta odamın bir kısmına yayılmıştı...

Saçamalık

Ya da tavanda beni rahatsız eden bir şey yoktu ya da önceden gördüm ama umursamadım.

Kafamın içinde ki düşüncelerin dönüp dolaşmasını istemiyordum bu üç gün boyunca her saat bir şeyler yaptım ya da kendimi buna zorunda kıldım...

O adımı her şeyden her yerden söküp atım...demek istiyorum ama yapamadım sadece onunla olan fotoğraflarımı her yerde sildim.

Hatta dün akşam bana mesaj yazmıştı hala cevap yazmadım ondan gelen mesajı okumaya bile gerek duymadım çünkü biliyorum elinde sonunda bu konuyu bağlıcaktı onun bana olan aşkını...

Bedenimin duvardan yavaşça süzülüp yatağa savruldu yorgunluktan kapanmaya yüz tutmuş göz kapaklarım direnmeden kapandı...adeta havada süzülen sahipsiz kuş tüyü gibiydim yavaş yavaş derine batıyordum...

Pencerenin hafif Aralık kapısından sızan güneşi hissediyordum bedenimi hafif esen rüzgarıyla yalayıp geçiyordu...saçlarım itaatsizlik etmeyerek onlarla dans ediyordu.

Yatağımda ki zenginliği yaşıyordum yumuşaklığıyla beni sarıp sarmalayan yorganım.

Yaşamayan ve can vermeyen bir kuşun bedeninden kopartılmış tüy...uykunun derinliğine indikçe düşüncelerimden kendimi yoksun kıldım.

Sonunda kocaman bir ağacın yapraklarına iniş yapmıştım yeşilliğin arasında fark edilen beyaz nokta...

havada esen şiddetli bir rüzgar sayesinde yeşillikle çevreleyen ağaçtan tekrar yükseldim ya da savruldum uykulu gözlerimi korkarak açarak...titrek göz bebeklerimle açılan kapı izledim.

Ufak elleri gördüğümde cılız bedeniyle kapıyı itiyordu onun için dev kapıdan ibaretti...benim yatağıma bile uzak kalan kendisi için uzun bir yoldu minik adımları acizlikten ibaretti...her şeyiyle dikkat çeken kardeşim.

Gözlerimi tekrardan karanlığa gömüp kendimi yatağıma saldım...lakin bu seref bir tüy değildim adeta taştım yerinden kalkamayacak koca TAŞ...

"Ablaa günaydınnn"

Cidden günaydın mı istemsizce gözlerimi devirip başımı yastığama gömdüm bir müddet nefes almak istemiyordum...yanıma kıvrılan bedeni hissetmemle geri çekildim.

Ceylan'ın vücut sıcaklı düşüktü ellerimle yorganı kavrayıp yanağıma sulu öpücükler sıralamakla meşgul olan kardeşimin kafasına yorganımı geçirtip kendime çektim .

ister istemez dudaklarımdan dökülen kıkırtıyla gülerek karşılık verdi yamacıma sığınan küçük kız kardeşim...

"Ablaa balı lokmam seni çağırdı"

Kafasını yorganın içinden çıkartıp dağılan saçını başını düzeltiyordu minik elleriyle...bi dakika anneme balı lokma diyor...

Aaa olmaz televizyondan izlediği filimden etkilenmiş galiba...odayı saran kahkahalarıma engel olamıyordum annen duysaydı sinirlenirdi...kendisine takma isim takılmasını sevmeyen birisiydi.

MAHALEMDE Kİ POLİS!+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin