10.bölüm:Çıkmaz

5 1 0
                                    

"Denize bak Afra." dediğinde gözlerimi onun üzerinden ayırıp deniz baktım.

"Bir rivayete göre deniz rengini gökyüzünden çalmış."

"Nasıl yani?" dediğimde bana döndü.

"Deniz aslında soluk rengi olmayan bir su birikintisiymiş aynı içtiğimiz su gibi. Gökyüzüne bakıp keşke benim de böyle bir rengim olsa dermiş. Gökyüzü bir gün denizin feryadını duymuş. Ne istiyorsun eeyy koca deniz demiş." diyip gözlerime baktı.

"Deniz demiş ki, bir rengim olsun göğün yüzü. Senin gibi mavi, güneş gibi sarı, ay gibi parlamak istiyorum demiş. Gökyüzü düşünmüş denizi nasıl mutlu etmeliymiş? Ona bir renk veremezdi ama mutlu etmeliymiş."

"Niye mutlu etmek istiyormuş ki?" dediğimde bembeyaz dişleriyle gülümsedi. "Göğün yüzü çünkü koca su birikintisine aşık olmuş çünkü." diyip bana baktığında "Sonra ne olmuş?" dediğimde denize baktı.

"Gökyüzü denizle gel zaman git zaman konuşuyorlarmış ama deniz hala mutlu değilmiş. Çünkü deniz hala renk istiyormuş. Oysa farkında değilmiş dünyanın en güzel rengi ona aşık olmuş. Gökyüzü denizi mutlu edemediği zaman ağlamaya başlarmış, deniz gökyüzü ağladığında suyunun renklediğini  anlayınca sırf renk için gökyüzünü sürekli ağlatırmış. Sonunda soluk bir su birikintisi olan deniz, gökyüzünün tuzlu gözyaşlarıyla masmavi rengi olmuş."dediğinde gökyüzüne baktım.

" Artık ikiside aynı renk "dediğimde bana baktı." Onlar asla aynı renk olamazlar, çünkü gökyüzü denizi sevmiş ama deniz sadece renkleri seviyordu. Hikayenin sonunda gökyüzü, ağladığını görüp, mutlu olan denizden bir ömür vazgeçmiş. Aklına aşkı gelincede ağlarmış yani yağmur yağarmış." dediğinde ona baktım.

" Bunu bana niye anlattın Uzay? "dediğimde bana yaklaşıp dudağıma baktı." Çünkü"

" Afra kalk hadi"dediğinde içimden küfrettim. Rüyam beni öyle etkilemişti ki gerçekten yaşamış gibiydim.

"Hadi kızım." dediğinde anneme memuniyetsizce kafamı sallayıp yataktan kalktım. Neyin etkisinde kalmıştım ki ben bu rüyayı görmüştüm?

Düşünmemeye karar verip elimi yüzümü yıkadım. Okul formamı giyip saçlarımı düzleştirip makyajımı yaptım. Telefonuma gelen mesaja bakmadım. Dünden beri arıyordu.

Saatime baktığımda geç uyandığımı anladım. İlk dersi kaçırmışım bile. Telefonumu elime alıp arayanlara baktım. 26 cevapsız Kuzey, 4 cevapsız Çiçektendi. Çiçeğe kısa bir mesaja atıp aşağı indim.

"Salih ağabey  yok mu Gül sultan?" dediğimde kadın telaşlı bir şekilde cevap vereckken annem geldi. "İnsanlar senin okula gitmeyeceğini düşünmüşler her biri işlerini yapmaya gittiler , bir daha olmayacak Afra. Okulu aksatma kızım." dediğinde gidip annemin yanağını öptüm.

"Tamam kızma çıktım, şimdi giderim" diyip bir daha yanağımdan öpüp çıkmıştım. Uygulamadan taksi çağıracaktım ama önümde duran arabaya baktım.

"Niye telefonumu açmıyorsun?" dediğinde ilerlemeye başladım. Hesap sorarak günaydın demesi mükemmeldi.

Arabanın kapanma sesini duyduğumda arkamdan geldiğini anladım. "Seni kıskandığım için çok özür dilerim" dediğinde durdum.

Durduğumda yanıma geldi. "Ben ayrılmak istiyorum." dediğimde kendimden beklemediğim cümleyi söylemiştim. Karşımda bana şaşkınca bakan kişiden daha şaşkındım.Ağzımdan birden çıkıveren bir cümleyi neden söylediğim bilmiyordum.

"Afra dün kavga ettik diye mi?" diyip bana bir adım attı.

"Bir şey söyle." dediğinde yüzüne bakmadım. Kuzeyle olmayacaktı, hiçbir zaman onun beni sevdiği gibi sevmeyecektim. Ayrılacaktık eninde sonunda ama benimde kestiremediğim cümlemle erken olmuştu.

Kaybetmeye Hazır  Mısın? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin