Masada bulunan leziz yemeklere baktım. Güçlü ailesine akşam yemeğine gelmiştik. Babam, Gürcan amcayla sohbet ediyor. Annemde Zeynep teyzeyle sohbet ediyordu. Karşımda telefona bakan Uzaya baktım. Dünya umurumda değildi. Tabağıma biraz enginar alıp yemeye başladım. Kesin Larayla konuşuyordu. Bir de benim için önemli değil demişti. Aslında direk öyle dememişti ama yine de demişti. Önemli değilse niye konuşuyorsun, arada sırıtıyorsun?!
Biraz daha enginar alıp hem yiyip ona bakıyordum "Kızım enginardan nefret edersin sen. " diyen anneme baktım. Annemin sesiyle Uzay bana bakıyordu. Ben ne yediğimi bilmiyordum ki.
"Çok güzel olmuş elinize sağlık." diyip enginar çatalımı kenara yittim. Uzay bu halime sırıtıp geri telefonuna baktı. Aman bak kaçıyor mesajlar!
"Biliyor musun Afra abla ben çok güzel bebekler aldım. Sana da göstermem ister misin?" diyen Adene gülümsedim. Bence de Aden benim sofradan kalkmam lazımdı.
"İsterim tabi ki. " desiğimde elimden tutup kaldırdığında Uzay Aden ile bana baktı. "Nereye kızım?"
"Aden bana bebeklerini gösterecekmiş. İzninizle" diyip Adenin beni sürüklemesiyle odasına çıkmıştık.
Odası pembe prenses figürlü olan güzel bir kız odasıydı. Adenle konuşunca hep çoçukluğum aklıma geliyordu. Etrafında onu seven bir sürü insan vardı. Beni, küçüklüğümde yalnızca annem severdi. Annemin kardeşleri bile o adamdan çocuğu diye bakıyorlardı. Haklılardı. Kötü bir babaya sahip bir çocuk hiç doğmamalıydı belki ama annem bizim gibi düşünmeyip evde yalnızlığını gidermek için anneminde dediği gibi bir dosta ihtiyacı olduğu için beni doğurmuştu.
Önüme bebeklerini dizen kızı izledim. Mutluydu bir kere. İstediği her imkana sahip, mutlu bir anne ve babası vardı. Ara sıra bana sorduğu sorulara cevap versemde sanki ona değil kendi küçüklüğüme cevap veriyordum. Atlatamıyordum annemin gözümün önünde ölmesini küçüklüğümde bana acı gibi gelmeyen şeylerin kocaman acılar olduğunu atlatamıyordum.
"Abi." dediğinde kapıya bakmayıp odasındaki pembe tavana baktım. Yine gözlerim dolmuştu. Ağlamak yoktu, misafirliğe geldiğim evde küçüklüğüm aklıma gelip ağlayamazdım.
"Afra abla bebekleri çok seviyor biliyor musun?" dediğinde ona gülümseyerek baktım. Evet çok severdim bebekleri.
"Senin gibi araba yarışı yapalım da demiyor. " dediğinde kıkırdadım. Prenses gibi kıza araba yarışı mı yapıyorlardı?!
"Ne yani araba yarışı kötü mü?" dediğinde Aden onun elinden tuttup yanıma oturturmuştu.Bu kadar güzel kokmamalıydı. Gözlerimi kapatmamak için zor tutuyordum kendimi.
"Hayır kötü değil ama ben pek sevmiyorum. " dediğinde ona baktım.
"Boş ver Aden biz senle bebeklerle oynarız. Abin de araba yarışı yapsın." dediğimde Uzay bana bakıp sonra Adene döndü.
"Araba yarışını herkes sever. " dediğinde Aden ona cevap vermeyip arkasını döndü. Bebeklerinin saçlarını taramaya başlamıştı.
Kulağına yaklaşıp fısıltıyla "Demek ki o sevmiyor. " dediğimde bana doğru döndüğünde burun burunaydık. Çekilmiyordu, ben zaten çekilemiyordum,kitlenmiştim.
Dudağıma bakıp gözlerime içine baktı. Ciddiyetle"Bence sevmeli." dediğinde yutkundum. Gözlerindeki koyuluğa baktım. Göz bebekleri yine büyüyüp küçülüyordu. Ayaklarım titremeye başlamıştı."Bence pembe elbise daha iyi olur değil mi Afra abla?" dediğinde ben hemen Adene dönmüştüm.Hemen ayağa kalkıp "Bence de pembe her zaman yakışır. " dediğimde yanaklarımı kızardığına emindim. Uzaya arkamı dönmüştüm, onun tepkisini görmek isterdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybetmeye Hazır Mısın?
ChickLit"Dünya senin etrafında dönmüyor." dediğinde sırrıtım.Baştan beri anlamadığı konu buydu. Dünya benim oyuncağım ve ben ne istersem o olurdu. "Senin mi etrafında dönüyor?"dedim umursamazca. Sinirden çenesinin kasıldığını gördüm. Kendini zor tuttuğu h...