Merhaba Sevgili Okurlarım,
yine geciktim farkındayım. Ama yazıyorum ve yazmaktayım.
Bu bölüme adını siz koymak ister misiniz? Eğer öyleyse esasen gönlünüzü almak, mümkünse sabrınızı çoğaltmak maksadıyla gelecek bölüme ilişkin olarak aşağıda paylaştığım kesiti okuyun ve yorumlara önerilerinizi bırakın.
Heyecanla bekliyorum.
Keyifli okumalar ve gelecek bölümde buluşmak dileklerimle.
İyi ki varsınız, iyi ki varız.
😊💕💕💕
Kaya, gerek İpek'e gerekse Suzan'a verdiği sözü tutmuştu Sevgili Okur, hem de fazlasıyla. Gerçekten Suzan'ın her şekilde canına okumuş, dünyayı ona zindan etmişti ve etmeyi de sürdürüyordu. Hali hazırda kadın, hakkında açılmış sayısız davayla uğraşıyor, oradan oraya ifade vermeye koşturuyor, her sabaha tutuklanmak korkularıyla gözlerini açıyor ve her geceye de hapse düşmek korkularıyla kapıyordu o gözleri. Yurt dışına çıkma yasağı konmuş, sosyal medya hesapları incelemeye, para akışı takibe alınmıştı.
Ayrıca olay, Kaya'nın herhangi bir şey açıkçası Suzan'ın İpek'e yaptığını, Kaya'nın Suzan'a yapmasına gerek kalmadan, en ince ayrıntısına dek medyaya düşmüştü. Kadının bütün hayatı didik didik edilmiş, ne kadar kötü huyu, kusuru, daha fenası kurduğu suç ortaklığı, komplo ve işlediği suç varsa ortalığa saçılmıştı. Anlaşılacağı üzere Suzan, Kaya ile geçirdiği o son randevudan beri tam bir cehennem azabı yaşamaktaydı.
Fakat tam bu noktada mesele iyice çetrefilleşiyordu. Zira haddinden fazla meraklı medya, Suzan'ın duvardan duvara çarpıp dururken, İpek'in de peşine düşmekten geri kalmamıştı. Neticede Suzan her geçen gün canavarlaştıkça, İpek giderek kahramanlaşmaktaydı sanal ve somut tüm ortamlarda. Memlekette Suzan ve İpek'ten başka her şey önemini yitirmiş gibiydi. Ne açlık-kıtlık, ne varlık-yokluk, ne de savaş-barış. Başka hiçbir şey hiç kimsenin umurunda değil gibiydi. Suzan sayesinde literatüre giren "Temizlikçi Prenses" hikâyesi İpek'in hayatını her geçen gün daha zora sokar hale gelmişti.
Zira zamanla unutulup gideceğini umduğu olay, Suzan'ın yaptıklarının ortaya çıkması ve adli bir konu haline gelmesiyle büyüdükçe büyümüş, kuşattıkça kuşatmıştı genç kadını. Günlük rutinini yerine getirmek, en basit ihtiyacını gidermek bile sonu belirsiz bir maceraya dönüşmüştü. Kapıdan dışarıya başını çıkarmak dahi büyük cesaretti artık.
Önceki gün markette aniden etrafını saran imza isteklisi çılgın kalabalık aklına geldiğinde, derince içini çekti İpek ve gözleri tam karşısında annesiyle babasının ortasında suçlu bir çocuk gibi bitiştirdiği dizlerinin üstüne ellerini koymuş oturduğu yerde huzursuzca kıpırdanan Kaya'ya ilişti. Bakıştılar.
"Affetmeyecek misin beni?" diye sordu ıstırap ve hüzün karışık pırıltılarla parlayan elâ gözler.
Buna mukabil: "Çoktan affettim seni," dedi buğulu mavi gözler.
"O zaman neden? Neden uzak duruyorsun benden, aramalarıma karşılık vermiyor..."
Genç kadının gözlerini kenetlediği ellerine çevirmesiyle kesildi bu sözsüz diyalog.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEMİZLİKÇİ PRENSES (SEVGİLİ OKUR SERİSİ)
Romance"Sen de kimsin!" diye höykürdü adam, korku ve şaşkınlıktan kavanoz dibi kadar irileşmiş mavi gözlerin tepesinden. Soluğu bir yerlerine kaçan genç kadın: "temizlikçi... prenses..." diye fısıldayabildi ancak kesik kesik. Kahretsin ki çok fena bir pozi...