"Aziz?" diye arkasından yükselen sesle koşturmasına ara vermek zorunda kaldı genç adam. Gayet iyi tanıdığı sesin sahibine dönerken, zihni aradaki bağlantıyı ancak kuruyordu.
"Hayırdır?" diye sordu bu sırada orta boylarda, zifir saçlı ve zifir gözlü genç adam. "Ne işin var burada?"
Altın Işık Hastanesi, Altınerler Grup'un bir teşekkülüydü, doğal sahiplerinden biri olan Fettah Altıner de şu an tam karşısında durmaktaydı Aziz'in: "Bir arkadaşımız rahatsızlandı, onu getirdik," diye açıkladı.
Yakışıklı yüzü merakla gölgelenen Fettah: "Kim?" diye sordu yeniden.
"İpek," diye cevapladı düşünmeksizin diğeri. "İpek Güneli."
Merakı hafiften endişeye dönmüştü şimdi Fettah'ın: "Tanıyorum. Bizim takibimizdedir." dedi. "Nesi var?"
İki adam İpek'in kontrol maksatlı alındığı odaya doğru hızlanırken, Aziz yaşananları anlatıyordu.
****
Etrafını saran endişe yumağı zoruyla oturtulduğu yatakta çok fena bunalmıştı İpek. Ayak ucuna ilişmiş ablası, arkasında bütün huysuzluğu ve somurtkanlığı ile ayakta duran abisi, tepesinde iriliğinin verdiği heybetle dikilmiş Kaya ve hemen onun yanında tetkik sonuçlarını inceleyen doktordan meydana gelen grubu karşı itirazlarını sıralamak üzere ağzını açmıştı ki, Aziz ile Fettah içeri girdiler.
"İpek, nasılsın?"
Tanıdık ve anlayışlı bir yüz görmenin verdiği rahatlamayla arkasına yaslandı genç kadın: "İyiyim," dedi bıkkınlıkla. "Bir de şu hengameden kurtulsam, çok daha iyi olacağım."
Fettah'ın tanıdık gözleri, kara buklelerin sahibinin doğru söylediğini anlamakta gecikmemişti. Tabiatından taşan otoriteyle doktora çevirdi başını, bu hareketi herhangi bir şey demesine gerek kalmadan çabucak istediği bilgiyi almasını sağladı.
"İpek Hanım, yaşadıkları nedeniyle biraz sarsılmış. Bunun dışında değerlerinde her hangi bir anormallik yok," diye açıklamaya başladı işinin uzmanı doktor.
"Takip ya da burada kalmasını gerektiren bir durumu var mı peki?" diye sordu Fettah, diğerleriyle birlikte o da rahatlamıştı.
"Hayır, buradan istediği an çıkabilir."
Ne ki oradan ilk çıkan İpek değil doktor oldu Sevgili Okur. Zira iyi haberle birlikte gergin sinirleri gevşeyen herkesin dili çözülmüş, gecikmiş rastlaşma ve selâmlaşma muhabbeti odayı doldurmuştu bu kez de.
Kendisini ilk toparlayan kişi İpar olmuştu: "Teşekkür ederiz," dedi Fettah'a dostlukla sarılırken. "Ne işin var burada?" Öte yandan Diyar da elini sıkmaktaydı genç adamın.
"İnanmayacaksınız ya, Holdinge geçmeden bir uğrayasım tuttu. Baş Hekim'le görüşmem gereken bir iki mesele vardı. Girişte Aziz'le karşılaştık."
"Siz tanışıyor musunuz?"
Hep bir ağızdan yükselen aynı soru, odadakileri kahkahaya boğmuştu. Bir kaç dakika süren karmaşık konuşmaların ardından özetle:
Altıner ailesi ile Güneli ailesinin, tıpkı Zoreli ailesiyle olduğu gibi, uzun yıllardır tanıştıkları,
Fettah ile Aziz'in ise; Fettah'ın başkanlığını yürüttüğü Yeşil Tepe Spor Kulübünün Yönetim Kurulu'nda beraber çalıştıkları
ortaya çıkmıştı.
Taraflar edindikleri yeni bilgileri hazmetmeye çalışırlarken, odanın kapısı tekrar açıldı. Bu kez gelen İbriz'di.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEMİZLİKÇİ PRENSES (SEVGİLİ OKUR SERİSİ)
Romansa"Sen de kimsin!" diye höykürdü adam, korku ve şaşkınlıktan kavanoz dibi kadar irileşmiş mavi gözlerin tepesinden. Soluğu bir yerlerine kaçan genç kadın: "temizlikçi... prenses..." diye fısıldayabildi ancak kesik kesik. Kahretsin ki çok fena bir pozi...