Echos- Leave Your Lover
Austin Hull- 100 Ways
Herkese merhabaaa.
Çok keyifle yazdığım bir bölüm olmasına rağmen yoğunluktan geçikti ama olsun, geç olsun güç olmasın.
Okurken satır arası yorumları lütfen ama lütfen ihmal etmeyin. Benim için gerçekten çok önemli. Oy vermeyi de unutmayın. Başka hiçbir şey istemem :")
E hadi bölüme alayım sizi.
Keyifli okumalar <3
Bazı anlar hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağını hissederdiniz ve bu acı da verse, bazen omuzlarınızı dik tutup önünüze bakmaktan başka çareniz olmazdı.
Öyle bir çaresizlikti hissettiğim.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı; belki bazı şeyler daha iyi, bazı şeyler daha kötü olacaktı ama tamamen değişecekti. Bu değişim bizi nasıl etkileyecekti bilmiyordum ama tekrar birilerini kaybetmek istemiyordum. Ateş'i bir daha o kadar acıya batmış bir şekilde görmek ya da intihara sürüklenmek istemiyordum.
Yaşamak istiyordum.
Dudaklarımın arasından yorgun bir nefes verirken başımı arkamdaki fayans duvara yaslayıp gözlerimi kapattım ve tepemden akan suyun düşüncelerimi de alıp götürmesine izin verdim. Gecenin bir yarısıydı, düşünüp durmaktan kafayı yemiştim ve en son dayanamayıp kendimi suyun altına atmıştım. Kaç dakikadır burada olduğumdan ise birhaberdim.
Sabah saçlarımı kestikten sonra Ateş'le bir daha o konu üzerine hiç konuşmamıştık. Diğerlerine de herhangi bir şey söylemeden, tüm gün kendimizi herkesten soyutlayıp sadece uyumuştuk. Ateş zaten uykusuz ve yorgundu, biraz da onun için gün boyu yataktan hiç çıkmamıştım ve bir dakikadan sonra ben de uyuya kalmıştım. Ama gecenin bir yarısı gözlerim açılmıştı, ne kadar denesem de geri uyuyamamıştım. En sonunda saçlarımı da kestiğim için duş almaya karar vermiştim ama burda da düşünüp durduğum için zihnimi sakinleştirmek adına bir adım bile ileri gidememiştim.
Kirpiklerimi sıkıca birbirine bastırdıktan sonra gözlerimi açtım ve elimi musluğa atıp kapatmak için çevirdim. Su yavaşça kesildiğinde derin bir nefes alıp vererek saçlarımın suyunu sıktım ve duşakabinden çıkarak kısa bir havluyla kurulanmaya başladım. O sırada gözlerim Filiz'in benim için hazırladığı kıyafetleri inceledi. İç çamaşırların etiketi üzerindeydi, bu inceliği düşünmesi hoş olmuştu. Artı olarak siyah bir eşofman altı ve gri, sade kalın bir penye koymuştu.
Havluyu bırakıp iç çamaşırları elime aldım. Külot, epey zayıfladığım için sıkmadan olmuştu ama lacivert sporcu sutyeni için aynı şeyi söyleyemezdim. Filiz'den daha gelişmiş bir vücudum vardı ve anlaşılan verdiğim kilo göğüslerimden gitmemişti. Başka seçeneğim olmadığı için sutyenin altını çekiştirerek iyice üzerime oturttum ve beklemeden diğer kıyafetleri de üzerime geçirdim. Eşofman biraz kısa gelmişti ama dert değildi. Kısa saçlarımın nemini havluyla aldıktan sonra geriye dönüp şöyle bir baktım ardından ıslak havluyla birlikte banyodan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Y A N G I N
Teen FictionKonuşmadığım için dilsiz sanılan, ruhunu insanlara kapatmış biriydim ben. Üzerimde, etekleri kan lekeli beyaz elbisem ve üryan ayaklarımla, geçmişin dikenli topraklı ormanında yürüyen bir kızdım ben. Sonra ansızın biri çıktı karşıma. Günahkâr olduğu...