#Billie Eilish- 6.18.18
#Tomme Profitt- I'm Not Afraid
"Ellerinizdeki tebeşirlerin farkına varın. İstediğiniz gibi boyayın önünüze çıkan duvarları."
55.BÖLÜM: DUVARLARŞaşkınlık.
Tüm bilincimi ele geçiren ve donup kalmamı sağlayan duygunun adı buydu. Öyle ki, sanki iskeletime beton dökülmüştü, kıpırdayamıyordum ve bu yalnızca bedenim için geçerli değildi. Düşüncelerim de buz tutmuş gibiydi.
Kesik bir nefes verdiğimde ancak yeni fark edebilmiştim nefesimi tuttuğumu. "Toprak," diye fısıldadım bilinçsizce, kalbim o an çok farklı bir duyguyla atmaya başladı. Sanki buradan çok başka bir yerdeydik. Zaman ve mekân kavramlarından soyutlanmış hissediyordum.
Onun yüzü benim aksime ifadesiz ve donuktu. Bana düz düz bakarken sorusunu tekrarladı: "Konuşalım mı?"
O an binlerce düşünce bir anda zihnime akın etti. O burda ne yapıyordu? Ne zaman iyileşmişti? Ve en önemli soru; benimle ne konuşmak istiyordu?
Sertçe yutkunarak çabucak etrafıma göz gezdirdim. Uçurum'dan biri onu burda görecek olursa hiç hoş şeyler olmazdı. Bu yüzden tedirginliğim bir anda hat safhaya ulaştı.
"Tamam, konuşalım." Bakışlarım tekrar ona döndü. "Ama burda değil. Beni takip et."
Hızlı adımlarla tuvaletlerin olduğu koridora yöneldim ve oradan arka kapıya ulaştım. Kıyamet'in arka sokağa açılan kısmı oldukça ıssızdı ve şu an kimseye görünmeyeceğimiz bir tek orası vardı. Kapıdan Toprak'la çıktık ve biraz ileride karşı karşıya durduk.
Karmakarışık hisler içerisindeydim. Karşımdaki yüz, bana yabancıydı. Daha bir ay önce hayatıma girmişti ve en önemlisi, kayıplar verdiğim savaşta o benim yanımda değil karşımdaydı.
Ama benden dört yaş küçük olan bu çocuk benim kardeşimdi. Tamam, belki tek bir anımız bile yoktu, benim değil düşmanımın yanındaydı fakat ne olursa olsun o benim kanımdandı. Ve Toprak'ın yaşadıklarımla hiçbir ilgisi yoktu.
Uzunca bir süre ikimiz de birbirimizin gözlerine baktık sadece. Konuşmak istiyordum ama söze nerden başlanır, hiçbir fikrim yoktu. Anlaşılan Toprak da benimle aynı hisleri paylaşıyordu zira o da büyük bir sessizlikle gözlerime bakıyordu.
Kalbimin sızladığını hissettim. Gözlerimi kapayıp açarak derin bir nefes aldım ve ilk adımı atan ben oldum.
"İyi misin?"
İyi olmak. Bu cümle nereden bakarsan bak içinde olduğumuz durum için imkânsızdı. Ama yine de başka ne söyleceğimi bilememiştim. Aslında gerçekten nasıl olduğunu merak ediyordum. Ateş onu vurmuştu ve tek başıma Girdap'a gittiğim gün o yatakta yatarken durumunun kötü olduğunu kendi gözlerime görmüştüm. Şimdi nasıl bu şekilde ayaklanmıştı bilmiyordum ama gerçekten mutlu olmuştum.
"Burada ne işin var?"
Toprak'ın sorduğu soruyla bir an afallar gibi oldum. Zira bakışları oldukça yoğundu ve derin bir sorguyla bakıyordu. Kaşları hafifçe çatılmıştı.
"Başka nerede olabilirdim ki?" Sesim tahminimden daha sert çıkmıştı. Yansıtmıyor olabilirdim ama son olanlar dengemi tamamiyle değiştirmişti. Artık kendimi çok daha acımasız ve duygusuz hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Y A N G I N
JugendliteraturKonuşmadığım için dilsiz sanılan, ruhunu insanlara kapatmış biriydim ben. Üzerimde, etekleri kan lekeli beyaz elbisem ve üryan ayaklarımla, geçmişin dikenli topraklı ormanında yürüyen bir kızdım ben. Sonra ansızın biri çıktı karşıma. Günahkâr olduğu...