❄2.BÖLÜM~BEDEL🔥

46.3K 1.9K 553
                                    

#Fleurie- Breathe

"Hiçbir hata cezasız kalmaz."


2.BÖLÜM: BEDEL

Kader alçak oyunlar oynar bazen bize. Canımızı acıtan, ağlatan, kahreden anlar yaşatır. Bizi bir harebeye çevirir ardından ise gülerek bir kurtuluş kapısı aralar. Gülüyordur çünkü o kapıdan çıkamayacağımızı biliyordur. Çünkü o kapının ucunda şeytan bekliyordur, ya da kapının diğer tarafı uçurumdur.

Yürürken aynen böyle düşünüyordum. Kader, benimle olan oyununu hala bitirmemişti. Bende bir süreden sonra umudu kesmiş ve her şeyi akışına bırakmıştım.

Daha henüz küçük mahalleden çıkmamıştım ki yürdüğüm kaldırımın ilersindeki insan topluluğu çekti dikkatimi. Üç beş adam, aynı şekilde üç beş meraklı kadın ve bir iki çocuk hararetle bir şey konuşuyordu. Umursamadan onlara doğru ilerlemeye başladım. Niyetim yanlarından geçip gitmekti ki duyduğum şeyler bunlara engel oldu.

"Çocuk bulmuş silahı." dedi bir kadın.

"İçi boş ama gerçek bir silah." dedi bir adam.

"Buralarda kimin silahı olur ki?" diye devam ettirdi başka bir adam.

İstemsizce yutkunurken hemen dün geceki bulanık silüet düştü zihnime. Bahsettikleri silah, o adamın olabilir miydi? Olasılığı fazlasıyla yüksekti fakat neden yolun ortasına atıp gitmişti ki?

Kuruyan dudaklarımı ıslattım ve kimse beni fark etmeden ordan uzaklaşmaya başladım. Neyse neydi, beni ilgilendirmiyordu ve kafama takmaya da gerek yoktu.

Çalıştığım kütüphanenin önüne gelince düşünceleri def ettim başımdan. Şimdi sadece işime odaklanmalıydım. Kilitli kapıyı açıp içeri girdim, sonra aynı şekilde kapatıp üzerindeki 'Kapalı' yazısını çevirip 'Açık' tarafanı öne getirdim.

Saat daha sabahın sekiziydi fakat evde durup kafayı yiyeceğime burayı temizleyebilirdim. Aslında sadece cumartesi günleri burda çalışıyordum. Hafta içi bir restorantta aşçı yardımcılığı yapıyordum. Ve evet, güzel yemek yapardım.

Sadece Pazar günleri boş oluyordum, o zamanda evden dışarı çıkmazdım zaten. Oldukça asosyal bir hayatım vardı fakat bundan şikayetçi değildim. Çantamı idari masasının üzerine bırakıp elime toz bezini aldım ve raflara yöneldim. Birileri gelene kadar böyle zaman geçirebilirdim.

Geçen zamanın ardından neredeyse tüm rafların tozunu almıştım. Bu süre içerisinde sadece bir kaç öğrenci gelmiş ve ders çalışmaya başlamıştı. En sonunda yorulup masama geçtim ve oturdum. Çantamın içinden telefonumu çıkarıp saate baktığımda daha on olduğunu gördüm.

Yapacak bir şey bulamayıp kitap alım-verim listesini kontrol etmeye başladım.

"Orman?"

Kafamı kaldırıp masanın diğer ucuna baktığım da belkide şu lanet hayatımdaki tek güzel insanı gördüm. Ceren ile aynı restorantta çalışıyorduk; o garsondu. Ve belkide benimle iletişime geçmeye çalışan tek kişiydi. Ben onunla konuşmasam da o bana bir şeyler anlatır ve bazen güldürmeyi bile başarırdı.

O, bu dünyada masum kalmayı başarabilmiş nadir kişilerdendi.

Güldüğü için kısılan mavi gözleriyle "Nasılsın? İyisin değil mi?" diye sordu. Tebessüm edip başımı salladım. Ona karşı her zaman nazik davranırdım çünkü o bunu hak ediyordu.

Y A N G I NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin