22. Bölüm

4.5K 431 438
                                    

"Baekhyun iyi misin?!" Acil servise girer girmez gözümün gördüğü tek şey Baekhyun ve sarılı elliydi. Dolu gözlerini şaşkınlıkla kucağından bana çevirdiğinde bakışları daha çok arkamdaki uzun bedene yönelmişti.

"Siz... Nereden?" Sesi her an ağlamaya hazır bir şekilde çıkıyordu. Hatta biz gelmeden önce defalarca ağlamış gibiydi.

"Biri haber verdi. Bırak şimdi onu. İyi misin? Nasıl oldu bu?" Wufan beni adeta ittirircesine Baekhyun'un yanına oturarak sargılı eli, ellerinin arasına aldı.

"B-basketbol..." Cümlesini tamamlayamadan Wufan bütün acil serviste yankılanan bir kükreme bırakmıştı adeta.

"Sen basketboldan ne anlarsın geri zekalı! Biliyordum lanet olası! Başına bir şey geleceğini biliyordum." Wufan'ın ağzından çıkan sözcüklerle Baekhyun hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.

"Wufan sakin ol. Zaten ne kadar üzgün olduğunu görmüyor musun?" Onu uyarmamın ardından sedyenin üzerindeki bedene baktı. Titreyen ve tekrar ağlamak için hazırda bekleyen Baekhyun'a kızması en son yapması gereken şey olmalıydı o anda.

Kısa bir bakışın ardından Baekhyun'un durumunu yeni fark etmiş gibi onu kollarının arasına almıştı. Uzun ve güçlü kollarıyla oldukça korumacı ve yatıştırıcı bir şekilde onu kucakladığında rahatlamıştım. Birbirlerinin omuzlarına başlarını yaslayarak birbirlerinden destek alıyorlardı adeta

Baekhyun'la Wufan'ın arasını yapmama gerek yoktu, onlar zaten birbiri için yaratılmış gibiydi.

"Ve bu yüzden antrenöre seni maçlara sokmamasını söylüyordum. O kadar aptalsın ki bunun bir gün olacağını biliyordum." Hıçkırıklarını artık tutamayarak Wufan'ın göğsüne başını gömen Baekhyun, Wufan'ın büyük vücudu arasında kaybolmuş gibiydi.

"Piyano çalamayacağım." Baekhyun'u biraz tanıdıysam şu an eli için değil piyano çalamayacağı için üzülüyordu.

"Kendine dikkat etmeyi öğrenirsin bu şekilde."

Wufan'ın bu sinirli tavrı bana o kadar çok tanıdık geliyordu, Chanyeol'de gördüğüm bakışlardı bunlar.

"Ben doktorunla konuşacağım." Wufan ciddi tavrını takınıp yanımızdan ayrıldığında Baekhyun'a sarılma işini ben devralmıştım.

"Parmaklarım bir aydan fazla bir süre iyileşemeyecekmiş Luhan. Benim seçmelere katılmam gerekiyor. Bursumu kaybetmemem için bu son şansım." Ona ne demem gerektiğini bilmiyordum. Onu nasıl sakinleştireceğimi bilemiyordum. Aynı şey başıma gelseydi kimsenin edeceği teselliler beni kendime getirmezdi çünkü. Sadece sırtını pat patlamakla idare etmiştim.

"Doktor eğer kendini iyi hissediyorsan çıkabileceğini söyledi." Wufan yanımıza geldiğinde Baekhyun burnunu çekerek başını göğsümden kaldırmıştı. "Luhan sen bugün Baekhyun'la kalsan iyi olur. Ben Chanyeol'le konuşurum."

"Ö-özür dilerim." Baekhyun ürkek sesi Wufan'ın endişeyle çatılan kaşlarının daha da çatılmasına neden olmuştu.

"Ne için özür diliyorsun sen?"

"B-ben..."

"Seni koruyamadığım için benim özür dilemem lazım seni aptal. Özür dileyeceğine kendine dikkat etmeliydin. Takımdakiler bu saatte basketbol sahasında olduğunu söylediğinde oraya gitmeliydim."

"Wufan..." İç çekerek daha fazla Baekhyun'a kızmaması gerektiğini anlatmak istemiştim.

"Buraya gel." Wufan üzerindeki montu çıkartıp Baekhyun'un omuzlarına bıraktı. "Montunu almayı bile akıl edemeyecek kadar aptalsın."

Ball BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin