17. Bölüm

4.6K 471 119
                                    

Zaman sahip olmak istediğim anların aksine oldukça hızla akarken ben ise sessizce kendi içime gömüldüğüm küçük zaman diliminde yaşamaya çalışıyordum.

O gecenin ardından 16 gün geçmişti. Basit bir rakam gibi görünse de bunun benim için önemi aslında oldukça büyüktü. Daha doğrusu... Zorluklarla doluydu.

Chanyeol’ü en son görmemin üzerinden On dört gün geçmişti.

On dört gün önce şampiyonalar başlamıştı ve Chanyeol bunun için Çin’e gitmişti. On dört günden geriye kalan o iki gün içinde ise sadece onu gece görebilmiş ve gitmeden önce sadece son bir kez sarılabilmiştim.

Buraya gelmeden önce onunla birlikte gideceğimi düşünüyordum. Ona yardım edecektim, ona destek olacaktım ve yardım edecektim Ancak buraya geldiğimde oraya gitmememin daha iyi olacağını düşünmüştüm. Çünkü burada artık kendime ait bir düzen oturtmamım zamanı gelmişti. Kendi başıma bir şeyler yapabilmeliydim ki Chanyeol sayesinde oluşan hayallerime ulaşabilmeliydim.

İçimde oluşan özleme bu şekilde dayanabiliyordum çünkü. Hayallerime sıkı sıkı tutunarak, kendim için bir şeyler yapmanın vermiş olduğu rahatlıkla bunu sorun etmemeye çalışıyordum.

Chanyeol buraya geldiğinde kendisi için bir şeyler yapan bir Luhan bulmalıydı. Olması gereken buydu, çünkü hayallerimi ondan başkayan destekleyen kimsem yoktu. Buna kendim de dahildim. Chanyeol benim arkamda sağlamca dururken benim ne kadar güçlü olduğum tartışılırdı çünkü. 

Onun gibi değildim ben. O tek başına pek çok şeyi üstlenirken ben ise çaresizce birilerinden destek bekliyordum. Hayallerime sarılarak bana verdiği desteğin karşılığını ona göstermeyi istiyordum. Güçlü bir şekilde hayallerime ulaşmak istiyordum.

Onu haberlerden ve televizyondan takip ederken bu isteğim daha fazla artıyordu. O Çin’de başarılı bir şekilde yarışırken ben ise burada kendi yarışımı veriyordum. Onunki gibi, onun ülkemizi temsil etmesi gibi büyük bir şey olmasa da basit hayatımda önemli gelişmelerdi bunlar. 

Baekhyun’la giderek daha yakın olurken onun sayesinde okulda yeni arkadaşlar edinmiştim. Düzenli olarak okul futbol takımının antrenmanlarına katılıyordum ve aynı zamanlarda kendi aramızda yaptığımız maçlarda da yer alıyordum.

Bana top taşıtan, topları toplayan ya da benden havlu isteyen kimse yoktu. Bittiğinde ise dağılan sahayı toplamak benim değil asıl işleri temizlik olan görevlilere kalıyordu. Bu benim tuhaf hissetmeme neden oluyordu. Sadece bir kaç hafta içinde bu şekilde değişmem benim gibi biri için mucizevi bir şeydi.

Yorgun olmadığım zamanlarda çalışanlara yardım ediyordum. Bu şekilde kendimi daha iyi hissediyordum. Yaptıkları işin zorluğunu ya da bazen ne kadar moral bozucu olabildiğini biliyordum. Onlara yardım ederken okuldaki kızların arkamdan konuştuğunu duyuyordum.

Benim ne kadar iyi kalpli ve yakışıklı olduğumdan bahsediyorlardı. Bu süre içinde çıkma teklifi eden bir kız bile olmuştu.

Hiçbirine kafeteryadaki televizyonda gözümüzü kırpmadan izlediğimiz Chanyeol’ün benim sevgilim olduğumu söylemiyordum. Onu överlerken gururlu bir gülümsemeyle ekrana bakıyordum.

Ne kadar yakışıklı olduğuna dair iltifatları dinlemek bile beni rahatsız etmiyordu. Onun bana ait olduğunu bilmek bana oldukça yeten bir şeydi zaten.

Ve tek amacım en az onun gibi, onun gibi birine yakışır şekilde biri olmaktı. Buna 16 gün içinde git gide daha da fazla yaklaşmıştım. Dersleri gayretle dinleyip sadece futbolda değil diğer konularlarda da bilgi edinmeye çalışıyordum.

Ball BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin