24. Bölüm

4.4K 448 279
                                    

"Tembellik etmeyi bırak ve o poponu kaldırıp iki tur daha koş Kim Jongin!"

"Bana nasıl emir verirsin sen?!"

"Koşmak istemiyor musun? Peki o zaman ben de Kyungsoo'ya geçen ki maçı izlemeye gelen kızla fingirdeştiğini söylerim."

"Canım kuzenim! Üç tur daha koşmamı ister misin? Bittikten sonra da sahayı toparlasam?"

"Sonra da soyunma odasını halledersin, ben içerdeyim." Çenesini okşayıp sinir edici bir gülümseme bıraktım. Yüz hali bir anda değişirken bütün dişlerimi göstererek gülümsemiştim.

"Siktir..."

Jongin hala arkamdan söylenirken ben çoktan kulüp binasına gidip son iki aydır kullandığım odaya girdim.

Evet, İspanya'dan geri dönmüştüm, evime, asıl olmam gereken yere döneli 2 ay olmuştu. 

6 aylık eğitimin ardından buraya geri dönüşüm dünyaca ünlü bir futbolcunun kasaba takımına transfer olmasıyla eş değerdi.

Kim Jongin'in ünlü bir futbolcudan imzalı forma almasıyla okulun gözde öğrencisi oluverdiği bir kasabadan bahsediyoruz.

6 ay benim için oldukça kısa geçmişti. Her sabah küçük ısınma hareketleriyle eğitime başlar, günün sonunda kendimi kaybedecek dereceye ulaşan yorgunluğumla uyurdum.

Yeni tanıştığım kişiler, takım ve ekip arkadaşlarım... Her şey ama her şey iyi bir tempoda ilerlemişti. Kaçıp, kendimi bulmak için gittiğim yer bana oldukça sıcak bir şekilde kucağını açmıştı ve 6 ay sonra ayrılmam gerçekten zor olmuştu. 

Eğer burada özlediğim kişiler olmasa belki de geri dönmezdim. Ama bana dair her şey buradaydı. Kalbim buradaydı, kalbimin sahibi buradaydı.

6 ay pek çok şeyi öğrenmem için kaçınılmaz bir fırsattı. En başta bilmediğim bir yerde, ne konuşulduğunu anlamadığım ülkede tek başıma yaşamak beni büyütmüştü. Artık tamamen güçlü biri olmuştum. Buradaki güçlülüğün ne olduğunu bilirsiniz... Bedenen ya da duygusal olarak değil. Daha farklı bir şey... Kendi ayaklarınızın üstünde durmak? Onun gibi bir şeydi işte.

Artık kendi kabuğumu kırmayı öğrenmiştim. Hala utangaç ve çekingen biriydim ama artık kırılgan ve korkak değildim. Gelecek için olan bütün endişelerim kaybolmuştu. 

Çünkü benim geleceğim burasıydı. Gelecekte olmam gereken yer burasıydı. Buradan başka bir yerde mutlu olamayacaktım. Bu kasaba olmadan ben mutlu olamazdım.

Ve diğer soruya gelecek olursam...

Onu bulmuştum.

Kendimi yeniden bulmuştum. Kendimi en baştan keşfetmiştim. Artık içimdeki o küçük çocuktan uzakta, ondan kaçarak değil onunla birlikte yaşamayı öğrenmiştim.

Mutluydum, bundan da öte huzurlu. Ama bunların hiçbiri geçici mutluluk ya da huzur değildi. Kötü şeyler de başıma geliyordu ya da huzurumu kaçıran şeyler... Ama bunların hepsi gelip geçiyordu. İçim artık oldukça ferah ve rahattı. Artık kendime güveniyordum ve hayata en başından asılmaya hazırdım.

"Girebilir miyim?" Masadaki resim çerçevesine bakıp eski günleri düşünürken kapının arasından bana bakan büyük gözler gülümsememe neden olmuştu.

"Soruyor musun bir de?" Bakışlarımı çerçeveden ayırıp Kyungsoo'ya oturmasını işaret ettim.

"Bu çiçekler kime?" Oturduğu sandalyenin karşısındaki sehpada duran çiçeklere yaklaşıp üzerinde not olup olmadığını kontrol etti. Çiçeklerin sahibinin kim olduğu açıkça belliydi. 

Ball BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin