1.bölüm

361 25 16
                                    

1. Bölüm: Görev ve Elf

Güneş tüm ihtişamı ile gökyüzünden ışıklarını yeryüzüne yansıtırken, küçük bir şehrin içindeki insanlar hala tam olarak ısınmamış hava nedeniyle evlerinden dışarı çıkmıyorlardı. Zaten küçük olan şehrin içinde fazla büyük olmayan bir evin kapısından dışarı çıkan genç, soğuk olan havanın etkisiyle ellerini paltosunun ceplerine koymuştu. Gencin dikkat çekici mavi gözleri vardı. O hafif ıslak yolların üzerinde yürümeye devam ederken, mart ayının fazla güçlü olmayan güneşi batmaya başlamıştı.

Mavi gözlü genç adam sonunda geçen birkaç dakikanın ardından büyük bir binanın önünde durdu ve kapıdan içeri girdi. İçeride, arkasında bir adam bulunan masa, kağıtların üstüne asıldığı büyük bir pano, fazla büyük olmayan pencereler ve hafif mavi duvarlar vardı. Genç yönünü direkt olarak büyük panoya çevirdi ve bir kağıda elini atarak okumaya başladı.

Görev: 17 adet nilüfer çiçeği.

Sahip: Uruaz Yeli.

Ödül: 50 riyal.

Süre: 2 saat.

Kağıtta yazılanları okuyan mavi gözlü gencin yüzü hafifçe buruşmuştu. Belli ki görevi beğenmemişti. Kağıdı aldığı yere koyarken aynı zamanda elini başka bir göreve atmıştı. O kağıdı okumaya başlarken hava iyice kararmıştı ve kaybolan güneşin etkisiyle soğumuştu. Genç adam hala görevlere bakmaya devam ediyordu.

Görev: 20 adet kirpi avlamak.

Sahip: Niklaos Nirio.

Ödül: 85 riyal.

Süre: 5 saat.

_________________

Geçen dakikalar içinde sonunda istediği gibi bir görev bulan genç masadaki adama doğru yürürken aynı zamanda yapacağı görevi düşünüyordu. Bu aralar biraz para sıkıntısı vardı ve bu sebeple daha fazla görevlere çıkarak ihtiyacını gideriyordu. Tamamen kararan gökyüzünün etkisiyle artık tamamen soğuyan havayla birlikte yağmurda hafiften yağmaya başlamıştı. Yağan yağmuru hissetmesiyle bir küfür savuran genç şanssızlığına yanarken aynı zamanda devam etmek zorunda olduğunu biliyordu. Her ne kadar görev süresi uzun olsa da gideceği yer de uzaktı ve burada fazladan bir saat kaybetmesi görevi yerine getiremeyeceği anlamına gelebilirdi.

Yoluna devam ederken şiddetini arttıran mart ayının soğuk yağmurları ile kapüşonunu kapatan gencin yüzü dışında hiçbir yeri açıkta değildi o an.
Yine de soğuk ve hızlı yağan yağmurun etkisi ile özel kumaştan yapılma bir paltosu olmasına rağmen üşümeye başlamıştı bile. Dakikalar geçerken şiddetini iyice arttıran yağmur ile bir yapının altına sığınmak zorunda kalan mavi gözlü genç gerçekten üşüyordu. Üstünden çıkardığı paltosunu yüzüğüne koyan genç yeni bir palto çıkardı. O palto diğeri kadar iyi değildi ancak bu soğukta ıslak bir giysiyle kalmasından iyiydi.

Hafifleyen yağmur ile tekrar yürümeye başlayan genç adam sonunda surlardan dışarı çıktı görevde istenilen bitkinin olduğu bölgeye doğru yürümeye başladı. Sık olan ormanın içine girdiğinde yağmur damlaları ona ulaşmıyordu artık ama etraf da oldukça kararmıştı. Bu sebeple yüzüğünden iki adet kristal çıkaran gencin gözleri hafifçe parlıyordu. Kristalleri eline aldıktan sonra hızla birbirine vurdu ve biri etrafa küçük miktarda ışık yaymaya başladı. Etrafa az da olsa ışık yayan kristali gören gencin yüzünde bir memnuniyetsizlik belirdi.

"Daha iyi kristaller almalıyım. Bunlar karanlık ormanı aydınlatmaya yetmiyor."

Kendi kendine konuşurken görevde istenilen bitkinin bulunduğu yere doğru ilerliyordu. Dakikalar geçerken hala yürümekte olan genç adam titriyordu artık. Ormanın derinliklerine ilerledikçe soğuyan hava ve onun ıslak kıyafetleri müthiş bir uyum içindeydi ve bedeni büyük miktarda ısı kaybetmişti. Bu işin böyle gitmeyeceğini anlayan mavi gözlü genç, elindeki kristalin aydınlattığı yerlerden kuru odunlar buldu ve onları ateş için uygun şekilde dizdi. Ardından yüzüğünden çıkardığı iki adet fazla büyük olmayan sopaları birbirine sürtmeye başladı. Bu şekilde bir ateş yanacak gibi durmuyordu ancak bir anda ortaya çıkan kıvılcımlar odunlara çarptı ve alev aldı.

Karanlığın Yükselişi(1.kitap: TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin