30.bölüm

51 10 1
                                    

30.bölüm: Teklif(3)

Üzerine konan altın rengi bakışlar ile diz çöktüğü yerde daha da büzüşen mavi gözlü genç, enerjisini hareket ettirmeye çalışmaya çalıştı. Ama tüm eneriisi bedeninde kitlenmiş gibi hareketsiz şekilde dururken, meridyenlerinde hissettiği sızı hiç iyiye işaret değildi. Şu an hissettiği baskı sıradan bir aura salmaya benzemiyordu. Drew biliyordu ki, onu şu anda sadece bakmak ile halden hale sokan bu adam aurasını salsa kesinlikle dayanamazdı.

Üstünde hissettiği baskı, saf bir kudretin esiriydi. Enerji merkezi büyük bir hızla titrerken, etrafa dağılan kendi enerjisi ile bir anda kendini E sınıfı başlangıcında buldu. İşin daha kötü olan tarafı ise bu enerji dağılımı hala durmamıştı. Enerji merkezi eriyordu adeta. En sonunda kısık sesli bir inleme ile enerjisi E sınıfının sınırına gelmişti. Gri saçlı genç, enerji salınımı durmazsa en fazla bir dakika sonra F sınıfına düşmüş olacaktı.

Drew için acı ile geçen yarım dakikanın ardından, kendisini tamamen yerde bulan genç adam bir anda hissettiği sızının azaldığını ve hemen ardından tamamen yok olduğunu hissetti.

"Ayağa kalk, genç adam."

Gözleri altın rengi bir ışıkla parıldayan orta yaşlı adam konuştu. Zorlukla da olsa ayağa kalkan Drew, yaklaşık yirmi metre önündeki kişiye baktı. O sırada gözlerini, ona en yakın olan yaşlı adama diken kral, ikinci kez konuştu.

"Bilmem gereken herhangi bir durum var mı, Jandar?"

Saçları yavaşça beyazlamaya başlamış olan adam hızlıca cevap verdi.
"Ha-hayır, ef-efendim. Her şeyi anlattık." Sarı saçlı adam duyduklarından memnun bir şekilde kafasını salladı ve önünde durduğu tahta doğru yaklaştı, yavaşça oturdu.
O sırada mavi gözleri solgun olan genç kendisini hiç iyi hissetmiyordu.

Tahtına kurulan kralın hemen önündeki yaşlı adam bakışlarını gri saçlı gence çevirdi ve ardından ağzını açtı.

"Şimdi, büyük ihtimalle seni neden buraya getirdiğimizi merak ediyorsundur. Kısaca açıklayayım." diyerek iarkasındaki adama bir bakış attı.

"Dört bir tarafta bulunan tüm düşmüş şehirlerin Avcı Birliği üyelerini toplayarak önemli bir görev için eğitmek istiyoruz. Senin gibi şehirlerinden ayrılmış ve misafir konumuna düşmüş tüm kişileri bir araya getiriyoruz. Bu nedenle seni buraya getirdik. Soruların varsa alabiliriz."

Drew duyduklarıyla şaşırsa da hızlıca sakinliğini geri kazandı ve konuştu.
"Önce kardeşimi zehirliyorsunuz. Ardından bana bu kelimeleri sarf ediyorsunuz. Size nasıl inanabilirim?

Geldiklerinde Pietor'a bağıran kadın tekrar sesini yükseltti. "Seni aşağılık! Yüce kralımızın önünde nasıl saygısızca konuşursun?!"

Tahtında sessizce oturan kral sakince konuştu. "Sakin ol, Bella." Onun hemen ardından salonda ikinci bir sessizlik yaşandı. Bir süre sonra Drew'e açıklama yapan yaşlı adam konuşmaya başladı.

"Pietor'un kullandığı yöntem yüzünden senden özür dilerim."

Mavi gözlü genç, kendisine ithafen konuşan adamın bu kadar kibar davranmasına bir anlam veremiyordu.
Her ne kadar cesurmuş gibi konuşsa da içinde bir yerler fena halde ürkmüştü. Aynı zamanda enerji merkezi hala hafifçe sarsılıyordu. Kral'ın herhangi bir güç kullanmadığını biliyordu. Saf gücün eseriydi bu.

"Bu önemli görev dediğiniz şey nedir?"

Yaşlı adam "Dünyayı kurtarmak." dedi basitçe. Gri saçlı gencin ise kaşları hafif bir şekilde çatıldı. "Bana daha detaylı bir şekilde açıklama yapmanızı istiyorum." Onun cümlelerinden sonra bir süre sessiz kalan yaşlı adam, ağzını açtı.

"Burada neden durduğunu anlamamışa benziyorsun, çocuk. Şu ana kadar olan kibarlığımızı yanlış değerlendirme sakın. Sana bir teklif sunduk. Kabul edeceksin ya da etmeyeceksin. Karar senin."

"Kardeşimin bedenindeki zehirin panzehirini bana teslim edin ve bende sizin için çalışayım."

Bu zamana kadar kısmen sakin bir şekilde ona açıklama yapan adam daha ağzını açamadan tahtında oturan Kral'dan ses yükseldi.

"Her misafirimiz bu kadar sorun çıkartıyor mu, Jandar? Başım ağrımaya başladı. "

Bu cümleleri sarf ederken, ortamdaki hava bir anda soğudu. Yaşlı adam hafifçe titrerken emir verdi. "Zindana atın bunu. Kendisi için iyi olanın ne olduğunu bilmemesinin bedelini ağır ödeyecek."

Konuşmasını bitirdiği anda Drew'in nereden geldiklerini hissedemediği iki tane siyah kıyafetli adam yanına yaklaştı ve kollarından tutarak Drew'i ayağa kaldırdılar. Genç, kollarını tutan adamlardan kurtulmak için çırpınsa da anlamsızdı. Onu mengene gibi saran kollar hiç sarsılmadan ilerlemeye devam ediyorlardı.

Drew büyük salondan çıktıklarını anlamıştı. Sürüklenirken biraz pişmandı. Keşke Pietor'a uyup buralara gelmeseydi. O anki endişesi ile düşüncesiz bir şekilde hareket etmişti Ve şu an bunun bedelini ödüyordu. Enerji merkezi çökmenin eşiğine gelmişti ve zindana doğru sürükleniyordu.

Bu şekilde geçen yaklaşık on dakikanın ardından, üzerinde demir parmaklıklar bulunan bir kapının önünde durdular.
Mavi gözlü genç artık çırpınmıyordu. Bir etkisi olmadığını anlamıştı. Sağında olan adam kapıya yaklaştı ve cebinden çıkardığı küçük anahtar ile demirden yapılmış kapıyı açtı. Zorla içeri sürüklendikten sonra kollarının serbest kalmasıyla hızlı bir şekilde yumruğunu sıktı ve yanındaki kişiye geçirdi. Ama beklediği etki gelmemişti. Yumruğu yiyen kişi sakince elini kaldırdı ve gram zorlanma olmadan onun elini aşağı doğru bastırdı.

Bu olayın ardından odayı terk eden adamlar ile birlikte olduğu yerde kalan Drew bir süre bekledi ve kafasını toparladı. Sonunda başını kaldırdığında uzun bir koridor gördü. Yer yer duvarlara sabitlenmiş meşaleler ile aydınlatılmış oda loş bir ışığa sahipti. Derin bir nefes aldı ve yüzüğünden çıkardığı bir parmak büyüklüğündeki iksiri kafasına dikti. Yoğun bir enerji akışı midesinden bedenine yayılırken nihayetinde tek bir noktada, yani enerji merkezinde toplandı. İkinci kez hızlı bir şekilde titremeye başlayan enerji merkezi ile dişlerini sıkan mavi gözlü genç, çabucak kontrolsüz olan yoğun miktarlardaki enerjiyi kontrolüne aldı ve merkezinin duvarlarına doğru itti.

Bedeninin içinde hissedilen küçük bir patlama sesi ile sınırlarına itilen organ yavaşça genişlerken, hissettiği acıyla dişlerini sıktı. Acı dayanılmaz seviyede olmasa da can sıkıcı bir noktadaydı. Ama bunu yapmak zorundaydı. Enerji merkezi yeni seviye kaybettiği için yumuşak bir formdaydı ve bu sayede hızlıca eski seviyesine gelebilirdi. En sonunda diğerlerinden çok daha büyük bir patlama sesi eşliğinde eski haline dönen merkez titremeyi kesmedi.

Gri saçlı genç enerji merkezinde bulunan enerjinin hala tükenmemiş olduğunu anladığında bir fırsat gördü ve yüzüğünde olan tüm enerji veren ilaçları eline aldı ve hızlıca yuttu. Eskisinden en az iki kat yoğun olan enerji, sınırlarına saldırırken hissettiği acı da en az iki kat daha büyüktü. En sonunda dayanamadı ve ağzından küçük bir inleme sesi çıktı.

Çok canı yansa da durmadı ve en sonunda istediği şey gerçekleşti. Büyük bir gümbürtüyle eskisinden daha büyük bir konuma ulaşan enerji merkezi, içinde yaşanan fırtınalar sebebiyle oldukça boştu. Ama yine de Drew artık ileri aşama bir E sınıfı olduğunu biliyordu. Şu anki seviyesi elbette içeridekilerle mücadele etmesine olanak sağlamayacaktı. Yine de şansı çok ufak da olsa artmıştı.

Kendini bir süre toparlayıp meditasyon yaptıktan sonra nihayetinde ayağa kalktı ve uzun koridorda ilerlemeye başladı. Meşalelerin titrek ışınları yüzüne çarparken yavaş bir şekilde ilerlemeye devam etti. Sonunda dar koridorun sonuna ulaştığında gördüğü ilginç bir kapıyla derin bir nefes aldı ve elini siyah kulpa atarak aşağı doğru çevirdi.
 

Karanlığın Yükselişi(1.kitap: TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin