26.bölüm

49 12 0
                                    

26.bölüm: Şehirde Yaşamak(3)

Drew önündeki insan topluluğuna bakarak derin bir nefes aldı. Sıra oldukça uzundu ve epey bir süre beklemesi gerekecek gibiydi. Daha yapacak işleri olduğu için buraya daha sonra gelmeye karar vermişti. Güneş tepeden yavaşça alçalmaya başlamıştı. Elini çabuk tutmalı ve bir iş bulmalıydı.

İki sütunun arasındaki kapıdan geçtiğinde yüzüne vuran ışıklar ile gözlerini kıstı. İlerlerken içinde bulunduğu şehrin görkemi gözlerini kamaştırıyordu. Düzgün yapılmış yolların üzerinde giden araçlar hafif bir gürültü çıkarıyordu. Yoluna devam ederken edindiği bilgileri düşündü. Her ne kadar fazla gibi gözükse de yetersizdi.

Şu an iş imkanları sınırlıydı ve bu sebeple bir an önce vatandaşlığa sahip olmalıydı. Avcı birliğine giderek biraz bilgi sahibi olmak istiyordu. Büyük olasılıkla burada da temelli işi bu olacaktı. Şu anki gücü ile rahatça halledebileceğini düşünüyordu.

Bir süre yürüdükten sonra yolda duran bir muhafızdan yol tarifi aldı. Giderken kaldıkları hanın yakınından geçeceği için kardeşine de bir bakmaya karar vermişti. Ama gideceği yere daha vardı ve hızlıca ilerleyerek fırsat kaçırmak istemiyordu. Etrafı, hafızasına kazımak istercesine büyük bir dikkatle süzüyordu. Buraları bilmesi elbet bir gün işine yarardı.

Sonunda şehir merkezine ulaştığında yolunun azaldığını bildiği için adımlarını hızlandırdı. Sokakta yürüyen insanların sesleri kulaklarını dolduruyordu. Gözlerine ilişen Beyaz Han yazısı ile binaya doğru yürüyüp kapıdan içeri girdi.

İçeride akşama göre çok daha az bir kalabalık vardı. Kapının biraz ilerisindeki masada oturan adama küçük bir baş selamı verdi ve odasına çıkmak için merdivenlere yöneldi. Yukarı ulaştığında hızlı birkaç adımla odasının yanına geldi ve kapıdan içeri girdi.

Gözlerini odada gezdirdiğinde ilk başta dikkatini koltukta oturan ve elinde olan içeceği içen kardeşi çekmişti. Onun haberi olmasa da elbette parasız bırakacak değildi. Yüksek ihtimal odaya girdiğinde yatağın yanında duran ufak sehpanın üzerindeki parayı fark etmişti. Onun geldiğini gören Lily konuştu.

"Hoşgeldin, ağabey."

"Hoşbuldum. Sana bakmaya gelmiştim. İstersen benimle beraber gel, fazla bir işim kalmadı. Ne diyorsun?"

Sarı saçlı kız heveslice başını sallayarak ayaklandı.

"Tabii ki geleceğim!"

Onu daha fazla yalnız bırakmak istemediği için böylesi en iyisiydi. Kardeşine kendini koruyabilecek kadar eğitmesi şarttı. Ama en başında hayatlarını düzene sokmalıydı. Şehre ulaşmak işin en zor kısmıydı ve bunu başarmışlardı. Gerisi zamana bakıyordu.

Odadan çıkıp aşağı indiklerinde Drew arkasını dönerek "Aç mısın?" diye sordu. Genç kız başını hayır anlamında sallayarak onu cevapladı.

Binadan ayrıldıklarında ilk defa gün aydınlık iken şehri gören Lily heyecanlıydı. Yeşil gözleri heyecanlı bir şekilde etrafı süzüyordu. Özellikle yolların üstünde giden arabalar ilgisini oldukça çekmiş gibiydi. Taş kaldırımların üzerlerinde yürürken gri saçlı genç karşı tarafında olan ve onun sol tarafına denk gelen bir ara sokakta dikkat çekici bir şey fark etmişti.

Üzerinde paçavra kıyafetleri bulunan siyah saçlı bir adam hızlı adımlarla ilerliyordu. Yüzünde bulunan birçok yara ve morluk, o sırada sokakta olan insanlar tarafından acınarak bakılmasıma sebep oluyordu. Sürekli etrafına bakınırken sanki bir şeylerden kaçıyor gibiydi. O sırada arkasından çıkarak gelen bir grup muhafız onun yanına doğru yaklaştı.

Tam o anda cılız bedeninden beklenmeyen bir hareket hızıyla ana yola çıkarak koşmaya başladı. Hemen arkasından muhafızlar da koşuyordu. Genç adam, ondan yaklaşık bir metre uzakta olan birinin konuşmasını dinledi.

"Bu Pietor Qarqo değil mi?"

Onun sesiyle başka insanlarda olayı görmüş ve hepsinde şaşkınlık nidaları yükselmişti.

"Evet bu o!"

"Yüzden fazla kişiyi soyduğunu duymuştum."

"Hadi canım. O kadar çok olması mümkün olamaz."

"Peki hapisten üç kere kaçmasına ne diyeceksiniz?"

"Muhafızlar uyuyor galiba. Yoksa nasıl o kadar çok kaçabilir ki?"

Bu şekilde uzayıp giden konuşmalar onun olduğu kadar yeşil gözlü kızında dikkatini çekmişti. "Neler oluyor, ağabey?"

"Bilmiyorum, Lily. Bir fikrim yok."

Onlar konuşurken karşı tarafta olan kovalamaca gittikçe şiddetleniyordu. En sonunda "Yeter!" diye bağıran muhafız elinde tuttuğu mızrağı aşağıdan yukarı doğru savurdu.

O anda kaçan adamın ayaklarının altı kaygan bir zemine dönüşerek dengesini kaybetmesine neden oldu. Zeminin ayaklarının altından kayıp gitmesini net bir şekilde hisseden Pietor beklenmedik bir hareketle olduğu yerde durdu ve arkasını dönerek elini yatay şekilde salladı. Bir anda kaldırımları delerek yukarı doğru çıkan, gövdelerinde kırışıklıklar bulunan kalın ağaçlar onu kovalayanların önünü keserek kaçması için fırsat yarattı.

Aynı anda kaygan olan zeminin üstünde birçok ufak yeşil bitki çıkarak rahat yürümesi için yeri tamamen kapladı ve bu sebeple kaymadan son hız kaçmaya devam etti. Tam görüş alanının dışına çıkacaktı ki o sırada köşeyi dönen muhafızlar tarafından önü kesildi. Yüksek hızı sebebiyle zamanında duramayan siyah saçlı genç, üzerinde hafif bir zırh bulunan orta yaşlı adama doğru düştü. Tam o sırada muhafız sert bir yumruğu onun yüzüne geçirdi.

Yumruğun etkisiyle geriye doğru savrulurken burnundan kan gelen Pietor yere düştü. Yerden kalkamamıştı. Etrafı sarılırken ona yumruk atan, saçları beyazlamaya başlamış olan adam yanına yaklaşarak nasırlı ellerinde tuttuğu şırıngayı onun boynuna sapladı. Hızlı hareket etmesi sebebiyle onun hareket edecek bir şansı olmamıştı.

Yanında bulunan genç askerlerden biri baygın yatan dağınık saçlı genci kucağına alarak ilerlemeye başladı. Muhafızlar geldikleri gibi hızlı bir şekilde gitmişlerdi. Ortalık yatışınca bölgede toplanan halk da yavaşça dağıldı.

Drew kardeşini kolundan tutarak çekiştirdi ve ilerlemeye devam etti. Biraz önce olan olaylar ile ilgili herhangi bir fikri yoktu. Zaten onları ilgilendiren bir mesele de yoktu.

Yeşil gözlü kız da bu meseleye fazla takılmamıştı. Bir an önce avcı birliğine varmaları için adımlarını hızlandıran ikili çok geçmeden hedeflerine ulaştı.
Önlerine çıkan bina en az sabah ki kadar büyüktü ve ondan çok daha sağlam gözüküyordu. Oraya doğru yöneldikten sonra demirde  yapılmış ve oldukça sağlam gözüken bir kapıdan içeri girmişlerdi. İçeride yoğun bir atmosfer vardı. Mavi gözlü genç derin bir nefes aldı ve kolunda olan kardeşi ile birlikte yürümeye başladı.

Karanlığın Yükselişi(1.kitap: TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin