9.bölüm

94 19 1
                                    

Bu bölüm editörüm olanKagaraTheHunter a ithaf edilmiştir.d

_______________

9. Bölüm: Savaşın Başlangıcı

Günler birbiri ardına geçerken üç ay geride kalmıştı. Aralık ayının soğuk havası dışarıda olanları ürpertirken, kar etrafı tamamen beyaza bulamak istercesine yoğun bir şekilde yağıyordu.

Hafiften beyazlara bürünmüş şehrin içindeki bir yolda yürüyen üstünde bir palto olan genç yüzüne doğru gelen karlar nedeniyle gözlerini kısmıştı. Hızlı bir şekilde adımlarını atan gencin parlayan mavi gözleri dikkat çekiciydi. Bu genç adam tabii ki Drew idi.

Evinin önüne gelen paltolu genç kapıyı tıklatmadan açtı ve içeri girdi. Yanındaki askılığa paltosunu asarak kapıyı kapattı. Direkt olarak oturma odasına yönelen mavi gözlü genç, içeri girdikten sonra koltukta kitap okuyarak uyuya kalan kardeşinin yanına gidip alnına bir  öpücük kondurduktan sonra onu kucağına alarak odasına getirdi.

Lily'i yatırdıktan sonra kendi odasına geçen Drew, yatağının yanındaki hafifçe parıldayan kristale baktı. Enerji ile çalışan bu kristal etrafa ısı yayıyordu. Kışın çoğu evde bundan bulunurdu.

Hafifçe parıldayan kristalin yanındaki diğer kristal ise onun duvarlarının içine girene kadar uzanan kanallara sahipti ve diğer kristale nazaran çok daha fazla parlıyordu. Derin bir nefes alarak daha fazla parlayan kristalin üzerine elini koydu ve bedenindeki az olan enerjiyi kutu benzeri kristale aktarmaya başladı. Dakikalar biterken mavi gözleri artık hiç parlamayan genç adam hala enerji aktarmayı kesmemişti. En sonunda bedenindeki tüm enerjiyi yollayan genç adam yorgun düştü ve bir süre yatağında dinlendi.

Ayağa kalkan gencin hala mavi gözleri parlak değildi. Zaman geçtikce içindeki tedirginlik artıyordu. Savaş çok yakındı ve en fazla bir ay içinde başlaması bekleniyordu. Genç adam ise aylardır süren hazırlıklarına rağmen kendini rahat hissetmiyordu.

Düşünceler eşliğinde evden çıkan genç adam bir süredir antrenman binasına gitmiyordu. Bunun sebebi ise her an başlayacak savaş için sürekli zirve halinde olmak istemesiydi. Bu nedenle antrenman yapmıyordu. Ayrıca bu saatten sonra antrenman yapmak kısa zamanda hiçbir fayda getirmeyecekti.

O bu düşünceler eşliğinde yürürken tüm şehri saran bir çan sesi duyuldu. Tüm şehri saran bu ses her birkaç saniyede bir tekrarlanırken o anda dışarıda olan sıradan insanlar panik ve korku içerisinde evlerine girmek için koşuşturuyorlardı.

Mavi gözlü gencin ise kaşları çatılmıştı. Bedenindeki hala tam olarak toparlanmamış enerjiyi tek seferde tüm bedenine yaydı ve evine doğru koşmaya başladı. Bedeninde gezinen enerji sayesinde geçtiği bölgedeki insanlar kenara çekilmek zorunda kalıyorlardı. Onun ise aklında sadece eve ulaşmak vardı. Şuan Lily oldukça korkmuş durumda olmalıydı.

Eve ulaştığında kapıyı açmaya çalıştı ancak kilitli olduğunu fark edince cebinden çıkardığı anahtarla içeri girdi ve Lily'i kapının arkasında beklerken buldu. Sarı saçlı genç kız o içeri girer girmez boynuna atlamıştı.

Kardeşine sarılan Drew "Sakin ol." diyerek onu rahatlatmaya çalışırken bir yandanda kafasında uzun zamandır çalıştığı planı döndürüyordu. Sakinleştikten sonra kardeşini bıraktı ve yüzüğünden çıkardığı bilekliği kardeşinin bileğine taktı.

"Bunu hiç çıkarma, Lily."

Sarı saçlı genç kız abisinin neden böyle söylediğini anlamamasa da kafasıyla onayladı. Kardeşinin yanından ayrılıp odasına geçen genç adam duvarın içine doğru giden kanalların birleştiği kristalin yanına geldi ve üzerindeki bir noktayı sola çekerek aktif hale getirdi. Bir anda tüm duvarların içinden geçen enerji evin çevresinde birleşerek bir bariyer oluşturmuştu. Tüm evi kapladığı için yoğunluğu biraz düşük olsa da yine de rastgele gelecek bir saldırıyı engelleyeceğini düşünüyordu.

Kardeşine haber verip evden çıktıktan sonra neler olduğunu anlamak için şehir lordunun binasına doğru gitmeye başladı. O giderken etrafta gördüğü muhafızlar dışarıda olan insanları evlerine yolluyorlardı. Bir muhafız onun yanına yaklaştığında direkt olarak bedenindeki enerjiyi aura şeklinde etrafa yayan genç muhafıza cevabını vermişti. O sıradan birisi değildi tabii ki. Hissettiği enerji ile direkt olarak yönünü değiştiren muhafız başka birini daha uyarmıştı.

O şehir lordunun binasına doğru yürürken surlarda tam bir kargaşa hakimdi. Binlerce kişilik bir ordu yavaşca ufukta belirmişti ve buraya doğru ilerliyorlardı. Bu ordunun Tifleon şehri ordusu olduğuna şüphe yoktu. Ufuktaki orduya bakarken gözlerini kısan komutan da en ufak bir korku bile yoktu o an. Büyük bir enerji hissi o an komutana yakın tüm bölgelerde hissedilmişti ve herkes o komutanın gücünü bir kere daha anlamıştı. Zirve E sınıfı.....

O sırada büyük binaya giren genç gördüğü kadının yanına gitti. "Sofia neler oluyor?"

Gri saçlı gence bakan kadının gözlerinde hafif bir telaş vardı. "Savaş başladı, Drew. Binlerce kişilik ordu buraya doğru geliyor. Karşılama yapacağız ama doğrudan saldırmayacağız."

Duyduklarından sonra binayı terk eden mavi gözlü gencin dudakları gerginlikle hafifçe kıvrılmıştı.

Yüzüğünden çıkardığı bir şişe iksiri içip aynı zamanda birkaç hap yutan genç savaşa hazırdı artık. Her ne kadar doğrudan savaş olmayacak olsa da yine de ordunun önde karşılanması gerekiyordu. Ayrıca o orduya üye olmadığı için avcı kimliğiyle savaşta bulunacaktı.

Şehir surlarına doğru yürürken yüzüğünden çıkardığı kılıcı daha sıkı tutan genç adam enerjiyi ayaklarında topladı ve bir anda hızını arttırarak koşmaya başladı. Şehir çıkışında toplanan avcıları görünce doğrudan oraya doğru ilerledi.

O sırada kapıda nöbet tutan muhafız "Sen! Avcı kimliğini göster!" diye seslendi.

Kimliğini gösterdikten sonra diğerlerinin yanına geçen Drew kapının açılmasını bekliyordu o anda. Dakikalar geçerken yüzlerce kişilik bir avcı birliği oluşmuştu kapının önünde. Öyle ki genç adam zirve F sınıfı olmasına rağmen bir kaç kişiden enerji sezemiyordu. Bu da onların E seviyede olduklarını gösteriyordu. Aynı zamanda bölgede o kadar yoğun bir enerji tabakası vardı ki sıradan bir insan bu bölgede nefes bile almakta zorlanırdı muhtemelen.

Kapıdaki komutanın bağırmasıyla birlikte hazırlanan grup kapının açılmasıyla birlikte dışarıya hücum etti. Sayıları yüzlerce olmasına rağmen karşılarındaki binlerce kişilik orduyu görünce biraz tedirgin olmuşlardı avcılar.

O sırada mavi gözlü gencin hiç enerji sezemediği dört adam grubun en önüne geçti ve yan yana gelerek tekniklerini hazırladılar. Binlerce kişilik orduya doğru hazırladıkları saldırıları gönderen E sınıfları savaşın başlangıcı olmuştu. Ancak, onların saldırıları orduların önünde ortaya çıkan enerji duvarlarıyla engellenmişti ve binlerce kişilik ordu Lileon şehrini ele geçirmek için saldırıya geçti.

Birliklerin buluşmasıyla herkes var olan enerjisini sonuna kadar salarak tüm güçleriyle saldırdı. Kimse kendini tutmayı düşünmedi bile o an. Kılıçlar birbirleriyle çarpışırken ilk kayıp Tifleon şehrinden gelmişti. Bir askerin karnından girerek arkadan çıkan kılıç ile savaşın acımasız yanı ilk kişiyi çekmişti kollarına.

İki ordu acımasızca çarpışırken Lileon şehri plan üzerine geriye doğru çekiliyordu yavaşça. Aynı anda savaşın ortasında onlarca güçlü enerji patladı ve savaş alanı bir anda karıştı. İki şehrin E seviyeleri ortada çarpışırken ortam tam bir kaos içerisindeydi. Savaş ise tüm hızıyla devam ediyordu. Lileon şehri ise asıl tehlikeden haberdar değildi.

Karanlığın Yükselişi(1.kitap: TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin