4;;

200 38 55
                                    

| Şah mat

Jisu eliyle çardakta oturan gençleri tanıtıp Joong'a döndü. "Evet beyler bu da Hongjoong. Kasabaya yeni taşınmış. İyi anlaşın. Kızlar nerede?"

Lix önce Joong'u süzüp sonra eliyle bir yeri işaret etti. "Kuafördeler. Akşamki panayır için hazırlanacaklarmış." Sonra tekrar dik dik Joong'a bakmaya devam etti.

"Öyleyse ben de kızların yanına gideyim. Joong eğlenceli çocuk iyi anlaşacağınıza eminim. Kavga etmeyin sakın." El sallayarak uzaklaşan Jisu gözden kaybolduğunda çardaktaki gençler kendi aralarındaki sohbete geri dönmüşler, Hongjoong'u umursamamışlardı bile.

Bir süre onu da aralarına almaları için bekledi. Sonunda dudağını büzüp yan gözlerle kendi kendilerine eğlenen gruba baktı. Sonra dayanamayıp sohbete dahil oldu.

"Evet o diziyi bende izlemiştim. İkinci sezonun gelmesini iple çekiyorum çünkü öyle bir yerde bitirdiler ki gerçekten finalini ağzım açık izlemiştim." Hepsinin dik dik kendisine baktığını fark ettiğinde sustu. "Arkadaş olabiliriz diye düşünmüştüm."

Yunho kendini tutamayıp kahkaha atan ilk isim olmuştu. "Gerçekten mi? Ordan bakınca önümeze gelen herkesle arkadaş oluyormuşuz gibi mi duruyor? Özellikle de senin gibi eziklerle."

Diğerleri de gülmeye başlamıştı. Yanağının iç kısmını ısırıp gülümsedi. "Ezik demek. Pekala ben sizi daha fazla rahatsız etmeyim öyleyse."

Evin bahçesine girdiğinde kolunun tersiyle dolan gözlerini sildi. "Aptallar. Sizsiniz ezik. Hem çok umrumda sanki." Kendi kendine bağırırken yan bahçeden bir kıkırtı sesi gelmişti. "Neye gülüyorsun?"

Seonghwa, motoru temizlediği bezi omzuna atıp çitlere yaklaştı. "Sinirlenince komik görünüyormuşsun."

"Gidip motorunla ilgilensene. Uğraşma benimle." Elini gitmesi için salladığında Seonghwa biraz daha gülüp çitin üzerinden atladı ve Hongjoong'un yanına çimlere uzandı. "Ne o? Beni görmezden gelmiyorsun, azarlamıyorsun. İyi biri olmaya mı karar verdin?"

"Eğer hâlâ istiyorsan sana motor kullanmayı öğretebilirim. Ama bundan kimseye bahsetmemen gerek." Joong göz devirip homurdandı. "Gizem kasmasan olmaz zaten. İyi bahsetmem kimseye."

Kısa bir süreliğine çimlerin üstünde öylece uzandılar. "Akşamki panayıra gelmek ister misin? Meydanda büyük bir eğlence düzenlenecek."

"Hayır sanmıyorum. Şehirdeki arkadaşlarımla görüntülü konuşacağız."

"Fikrini değiştirirsen kasabanın meydanına gel. Kasabadaki tüm gençler panayırda olacak çünkü." Seonghwa ayağa kalkıp kendi bahçelerine geçip gözden kayboldu.

"Ve sen panayıra gitmek yerine bizimle konuşmayı seçtin öyle mi?"

"Evet? Ya ne yapsaydım?"

"Salak. Hemen hazırlan ve panayıra git. Bizimle daha sonra da konuşursun ama orada arkadaş edinmen lazım." Yuna'nın söylenmesine dudak büzüp ofladı. "O zaman yarın konuşuruz. Panayıra gideceğim."

Konuşmayı sonlandırıp bilgisayarını kapattı ve dolabının karşısına geçti. Sonradan fikir değiştirip üstündeki tişörtü düzeltip kot ceketini aldı ve evden çıktı.

Meydana ulaştığında beklediğinden çok daha kalabalık olduğunu görünce şaşırmıştı. Gözleriyle bir süre etrafı tarayıp Seonghwa'yı gördüğünde ona doğru ilerledi. Arkadaşlarıyla sohbet eden Seonghwa'nın yanına ulaştığında gülümsedi. "Selam."

Greek god  あ seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin