Bütün gece düşünüp, durdum.Neredeyse gözüme uyku girmedi.Pazartesi gününe iki gün vardı.İki gün sonra yine onu görecektim .Yine; sinirim bozulacaktı. Hafta sonunu, kimi ders çalışarak ,kimi de dinlenerek, geçirdim.
Pazartesi günü...
Okula gittiğimde yine beden dersiydi.Hocayı bekliyorduk, her zamanki gibi.Hoca geldiğinde bize bakıp, ''Hadi sıraya geçin .5 dakika sonra, yürüyoruz.'' dedi. Ben de o sırada hocaya,''Yürüyoruz mu hocam ! zaman doldu mu?'' Diye sordum. Demez olaydım !
Hoca kibirli bir şekilde bana bakıp, gülerken ''Kızım ben şimdi mi? dedim .Yürüyoruz mu ?diyor bir de,''dedi. Bende şalterler attı . Ama; kendimi tuttum. Bu okuldan ,bir hoca yüzünden atılmaya hiç mi hiç niyetim yoktu. Üstelik son sınıftaydım ,mezun olunca ,zaten kurtulacaktım .O yüzden ; sabrettim . İkinci ders ise boş geçti.Ben oyunlara, hiç katılmadım. Hep tek başıma takıldım. Hoca bunu gördü, beni yanına çağırdı. Sahte bir sevecenlikle, ''Sen de, katıl saydın ya!'' dedi. Ben de ona ,''Yok hocam, ben böyle iyiyim.'' dedim. Bu dersi de, sinir olarak, bitirdim.
Bir sonraki dersimiz Edebiyattı.Edebiyat hocası kadındı .30 ,35 yaşlarında ,Simsiyah saçları, bembeyaz teni ,kahve gözleri vardı.Bugünkü, dersimizin konusu Nazım Nazım Hikmetti. Hoca bir yandan anlatıyor ,bir yandan da, not aldırıyordu. Nazım Hikmet'in şiir örgüsünü işliyorduk.
O sırada zil çaldı. Hoca ''Bir saniye çocuklar! haftaya herkes,sevdiği şairin ve onun hayatıyla ,en sevdiği şiirini ,flaş belleğe kaydedip, getirsin .Burada tek tek anlatacak .Bu da, proje ödeviniz'' dedi. Hepimiz başımızı salladık.Hoca sınıftan ayrıldı .Ödevi yapmamız için; koca bir hafta vardı.
Hafta sonu gelmişti.1 hafta boyunca; proje ödevini hazırladım. Cemal Süreyya'dan' Sevmek Ne Uzun Kelime' şiiri üzerinde çalıştım; hiç uykusuz ,gecemi ,gündüzümü katarak, hazırladım. Annem bu halimi gördükçe ,hasta olacağım diye üzülüyordu. Uykusuzluktan; simsiyah göz altlarım ,bembeyaz tenimle bir ,vampiri andırıyordum . Sonunda; proje ödevim hazırdı.
1 hafta sonra ....
Okula gittiğimde hocaya, flaş diski verdim .Hoca ''Bunun sahibi kim?''diye sordu.Benden cevap gelmedi. Hoca bir kaç kez sorusunu yineledi. Arkadaşım Özge,''Kızım ,benim desene?'' dedi.Ben de ayağa kalkıp , tahtanın önüne geçtim .Anlatmaya , başladım . Şiiri okuyan ,Selçuk Yöntemdi.O kadar güzel , o kadar içten okuyordu ki , insan hayran kalıyordu.Hatta; bazı arkadaşlarım çok beğenmiş olacak ki,sosyal medyada paylaşmışlardı.
En sonunda anlatmayı bitirdim ve yerime geçtim .Benden sonra bir kaç kişi daha vardı.Onlar da, tek tek kalkıp ,anlattılar .Hoca bir sonraki derste sonuçları açıkladı.Sıra sıra adlarımızı okudu. Sıra bana geldiğinde bana bakıp, ''Merve 55,'' dedi. O kadar mutlu oldum ki ,kaç gündür düşük olan modum bir anda yükselmişti.
3 ay sonra ....
Sonunda mezun oluyordum. O kadar; hayallerime kavuşmayı diledim ki ,hayallerim gerçek oldu sonunda.Şükürler olsun . Hem bu okuldan ,hem de o hocadan, kurtuluyordum sonunda .Ama özleyeceğim tek bir kişi vardı .O da, en yakın arkadaşım, Özge'ydi.
Okulda mezuniyet töreni olacağı için; bir saat önden gitmiştik .Herkesin gözlerinde, hem hüzün vardı ,kaç yıllık arkadaşlarından ayrılıyorlardı, sonuçta kolay mı! değil tabi ki . Hem de, sevinç vardı .Kimi; yeni bir hayata başlayacaktı .Yeni umutları ,yeni arkadaşları olacaktı .Kimi de; belki bu hayalini gerçekleştiremeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kavanozdaki Kız Tamamlandı
Nonfiksiİki Yaralı İnsanın Çok Acı Çekip Mutlu Olması Ve Onların Aşk Meyvesinin Hayat Hikayesi