Her şey o gece başladı. Minho, bir kez birlikte uyuduktan sonra her gece yatağının sıcaklığında arkadaşını karşılamayı beklemiyordu ama tahmin ettiği gibi olmadı. İlk başta Jisung'un odasının girişinde ürkek bir şekilde belireceği, kollarının arasına pelüş bir hayvan koyacağı -ki bu dakikalar sonra unutulacaktı- ve dudakları asılmış bir şekilde duracağı.
"Seninle yatabilir miyim hyung?" Jisung kapıdan Minho'ya bakan mahcup gözlerle sorardı.
Ve Minho ona hayır diyemezdi, ondan ayrılmak ve duygularını artırmaktan kaçınmak için bir çizgi çizmek istese bile, Jisung'a hayır diyemezdi bu yüzden sadece battaniyesini açar ve hava soğuk olduğu için acele etmesini söylerdi.
Bazen Jisung ondan kendisine arkadan sarılmasını ve bu şekilde kendini korunmuş hissettiğinden bahsederdi. Minho kıkırdayarak ona iyi bir gece ve tatlı rüyalar dileyerek kollarını Jisung'un çok sevdiği gibi genç olanın beline sarardı.
İlk zamanlar böyleydi. Jisung ona birlikte uyuyup uyuyamayacaklarını ve Minho'nun battaniyelerinin altına girmeden önce ondan olumlu bir yanıt beklerdi ama sonra bir gün bunu sormadan yapmaya cesaret etti.
Tıpkı salı gecesi, Minho bütün gün çalıştıktan sonra nihayet uyumaya karar verdiğinde ki gibi. Düşünceleri yavaş yavaş sakinleşmiş ve vücudunu tamamen rahatlatmıştı ta ki yatağının bir köşesi batıp ve bedeninin etrafında kollar hissedene kadar, dudaklarını boynunun arkasına hafifçe bastırırken yumuşak bir ses "iyi geceler" diye mırıldandı. O bunun üstüne çok fazla kafa yormadı, sadece küçük bir onay sesi verdi ve ilk yattığından daha sıcak bir uykuya daldı.
Ertesi sabah uyandı ve Jisung'un yatağında huzur içinde uyuduğunu ve hafifçe horladığını fark etti. Gülmemek için çok uğraştı, gerçekten denedi ama yine de gülümsemişti.
Parmakları Jisung'un yüz hatlarını okşamaya başladı, hatta çenesini ve boynunu okşadı, Jisung uykusunda somurtup titrediğinde daha çok gülümsedi, Minho'nun o bölgeyi parmaklarıyla okşamaya devam edebilmesi için boynunu daha da çok açtı.
" Günaydın. " dedi küçük olan kısık sesiyle.
"Günaydın, Sungie." Minho gülümsemeden ve parmakları Jisung'un tenine dokunmadan edemedi. "Kalkmak ve kahvaltı yapmak ister misin?"
Jisung basit bir şekilde "hayır" diye mırıldandı ama tembelce gömleğinin yakasını indirdi, parmaklarıyla dokunmaya devam edebilmesi için Minho'ya daha fazla tenini gösterdi.
İlk başta tereddüt etti, yanakları yanmaya başlamıştı ve parmakları seğiriyordu ama sonra Jisung'un açık göğsüne doğru yavaşça parmaklarını kaydırmaya cesaret etti. Minho, diğerinin tenini, yumuşak ve şefkatli bir şekilde, Jisung'un yanağından göğsüne giderken okşamaya devam etti.
Minho'nun sevimli bir Jisung'un yanında uyanmasına şaşırmayacağı başka geceler de vardı, bunun yerine Jisung'u daha oraya varmadan yatağında kıvrılmış halde bulmuştu. Ve bu sarılmalarla dolu Çarşamba sabahından üç gün sonra gerçekleşti. Minho, Jisung ile akşam yemeği yiyip ona iyi geceler diledikten sonra üzerinde çalıştığı kitabın yazarıyla zoom toplantısını bitiriyordu. Dizüstü bilgisayarını kapatmış ve toplantılarını bitirmiş olsalar da, Minho koltukta uyuyan kedilerini okşamak için zaman ayırmış ve sonra yatağa gitmek için kısaca duş almıştı.
Sonunda uyumak için odasına girdiğinde, Jisung huzur içinde uyuyor ve peluş hayvanına sarılıyordu. Minho kapı pervazına yaslandı, kollarını kavuşturdu ve dudaklarında uykulu bir gülümsemeyle - göğsüne sıcaklık yayıldı. Her zaman yatağında bir yer bulan bu küçük adamla ne yapacaktı? Yeni cevaplara ihtiyacı vardı, çünkü sadece onu nasıl kucaklayacağını biliyordu, ve yine aynı şeyi yaptı. Jisung'un yanına uzandı ve ona sıkıca sarıldı - arkadaşı ona baktığında yumuşak bir şekilde gülümsedi ve uykulu gözlerle ve hırıltılı bir sesle konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm a fire and i'll keep your brittle heart warm / Minsung
FanfictionUzun zamandır arkadaş olan Minho ve Jisung bazı nedenlerden dolayı 2 yıl boyunca birbirinden ayrı kalmıştı. Bu 2 yılda Minho duygularını saklamayı başarmıştı ancak Jisung evine kalmaya gelip de kalp şeklindeki gülüşüyle ona baktığında, Minho duygula...