I'm a fire and i'll keep your brittle heart warm / Minsung

I'm a soothing fire Chapter 15

Bu arada yazmayı unutmuşum ama bölüm isimlerinden 2.kısma geçtiğimizi anlamışsınızdır ilk kısım yani 'I'm a burning fire' da yanan ateşi temsil ederken iki kısım 'I'm a soothing fire' da yatıştırıcı ateşi temsil ediyor 
çok konuştum ama ksjndgjksd bundan sonra bölümler 15 vote olunca gelecek ne kadar hızlı olursa o kadar hızlı bölüm gelir

Uzun zamandır yapmak istediği bir şeyi yapmak, mesela Jisung'un yanında uyanıp yanağını öpmek, Jisung'un saçına hafifçe dokunmak ve ona sıkıca sarılmak, ona tamamen gerçeküstü hissettiriyordu.

"Günaydın, bebeğim" Jisung boynuna fısıldayarak orada küçük bir öpücük bırakırdı. 

Bu şimdiye kadar istediği her şeydi. Kulübesi sevgi ve sıcaklıkla doluydu ve evinin her küçük parçası Jisung'un izini taşıyordu.

Minho'nun yanında Jisung'un en sevdiği kupa vardı; Jisung sabah kahve içer, Minho'ya en sevdiği kupa olduğu için her kullandığında dikkatli olmasını söylerdi. Minho'nun yatak odasında Jisung'un tişörtlerinden bazıları vardı ve daha büyük olanın kapüşonluları Jisung'un tatlı kokusuyla çevrelenmişti - Minho ise Jisung'a bakıp giydiği kapüşonlu, kazaklı veya tişörtünün kendisine ait olduğunu fark ettiğinde gülümsemesini gizleyemiyordu. 

Evinin girişinde Minho'nunkinin  yanında Jisung'un ayakkabıları, banyoda Minho'nun diş fırçasının yanında bir diş fırçası daha ve genç olan için ekstra bir havlu vardı. Gece yatağının yanında komodinin üzerinde her zaman bir bardak su vardı. Ayrıca Jisung, Minho'nun kitaplarıyla birlikte şarkı sözlerini ve çizim defterlerini koyduğu için yatağının yanında beş defter yığılıydı ve hepsi bir araya toplanmıştı. 

Jisung onun her yanındaydı. Dolabında sakladığı, Felix ve Chan'la tanıştığı gece giydiği ve üzerine kazara kırmızı şarap döktüğü o beyaz gömlek gibiydi. Temizlemeye çalışmıştı ama anlamsızdı, şarap lekesi sonsuza kadar orada kalacaktı ama onu atmamıştı çünkü arkadaşları ile güzel bir gecenin duygusal değeri vardı ve hâlâ onu kullanıyordu. Jisung gömleğindeki kırmızı şarap lekesi gibiydi, bu iz bir yere gitmezdi ama onunla sonsuza kadar kalırdı.

Ama Jisung'un yanında yemek pişirdiği ve ara sıra ona birkaç öpücük verdiği ve onunla eski şarkılar söylediği mutlu anlarda bile, zihni Jisung ve onun farklı olduğu ve resmi olarak birlikte olmadıkları gerçeğini düşünmeden edemiyordu. Bu kişilerin sahip olduklarına etiket koyma arzusu değildi - bu konuyu çok fazla önemsemiyordu - ancak gelecekte ne olacağını bilmek istiyordu. Jisung'un söyleyeceği şeyler olduğunu biliyordu ama onu zorlamak istemiyordu, bu yüzden sadece boş verdi  ve bir arkadaşından daha fazlası olarak geçirdiği anların tadını çıkardı.

" İşin nasıl gidiyor ? " Jisung, beraber yemek yerlerken sordu. 

Bir ağız dolusu erişte yedikten sonra, "Sanırım iyi, bugün yazarla başka bir toplantım var sonunda dizginleri ele alıyoruz" diye cevap verdi. "Peki ya sen? Durmadan yazdığını fark ettim".

"Evet. Yeni bir grup debut yapacak bu yüzden benden ilk albümleri için bir kaç şarkı yazmamı istediler ve son zamanlarda oldukça ilham aldım." Jisung tatlı bir gülümsemeyle yanıt verdi. 

"Benim hakkımdaki sevimsiz şarkılarını hayal edebiliyorum, beni ne kadar sevdiğini ve bensiz yaşayamayacağını söylüyorsun falan filan" diye şaka yaptı, biraz kıkırdadı ama sonra Jisung'un yanaklarının kızarıp bakışlarını kaçırdığını gördüğünde durdu. "Benim hakkımda gerçekten şarkı yazdın mı?" kuşkuyla sorguladı. 

Sarışın adam, yemek çubuklarına utangaç gözleriyle bakarken,
"Uzun süredir senin hakkınızda şarkılar yazıyorum" dedi.

 Minho yüzüne ve kulaklarına kadar yükselen sıcaklığı hissetti, sıcak bir duygu çiçek açtı ve hissettiği utangaçlığa katıldı. Özellikle gençken Jisung'un yazdığı bazı şarkıları okumuştu. Şarkı yazmaktan hiç anlamasa da Jisung için bu şarkıları okuyup fikrini söylerdi; bu şarkılar, hayatında yaşadığı belirsizlik, üzüntü ve deneyimlerle ilgiliydi. En sevdiği kahve hakkında yazdığı bir aşk şarkısı dışında Jisung tarafından yazılmış bir aşk şarkısını hiç okumamıştı; şimdi de Jisung'un kendi hakkında düşündüklerini merak ediyordu.