Yarım saat kadar falan olmuştu. Kapısının çalınması o kadar sessizdi ki neredeyse duymamıştı. Jisung kapıyı açıp kollarında küçük bir peluş hayvanla odasına girdiğinde kaşlarını çattı, kafası karıştı. Peluş hayvanı tanıdı, Hyunjin'in ona hediye ettiği küçük bir tavşandı.
"Hyung..." sesini duymak neredeyse imkansızdı. "Ben... Seninle yatabilir miyim?" Odasının girişindeydi, Minho onu iyi göremiyordu ama Jisung'un gergin bir hareketle çıplak ayaklarıyla oynadığını fark etti.
"Evet..." Minho bir fısıltıyla cevap verdi.
Büyük olan sırtı duvara deyene kadar vücudunu hareket ettirdi, Jisung'un yanına yatmasını bekledi ve yattığında Minho bu pozisyonda mı yoksa başka bir pozisyona mı geçmesi gerektiğini bilmediği için kararsızlıkla tavana baktı. Ne yapacağını bilmiyordu, vücudu gergindi ve nefesi titriyordu. Jisung yaklaşıp kollarından birini Minho'nun beline doladığında, vücudu daha da gerildi.
"Bu iyi mi?" Jisung sorguladı, kolu Minho'nun beline hafifçe baskı yapıyordu.
Minho biraz şüphe etti ama sonunda basit bir şekilde "evet" dedi.
"Özür dilemek istedim... Seni rahatsız eden garip bir şey söylediysem ya da yapsam özür dilerim. Niyetim bu değildi bu yüzden üzgünüm, Hyung" Jisung'un sesi kırılgandı. O kırılmak üzere gibi görünüyordu.
Minho boğazında bir yumrunun oluştuğunu hissetti ve gözleri yandı. Jisung'un neden özür dilediğini biliyordu çünkü aralarındaki garip atmosferi fark etmiş ve bunun kendi hatası olduğunu düşünmüştü. Minho o kadar çok ağlamak istiyordu ki, Jisung'un özür dilemesi ve yapmadığı bir şeyin sorumluluğunu üstlenmesi onun suçuydu. Bir kaç yıl önce en iyi arkadaşına karşı duygular hissetmeye başlayan kişi kendisi olduğu için asıl özür dileyen kişi de kendisi olmalıydı.
"Neyi yanlış yaptığımı bilmiyorum ama bana söylersen sevinirim, böylece senden daha iyi bir özür dileyebilir ve bir daha da asla aynı şeyi yapmam..."
Jisung'un sesi tamamen yumuşaktı ama suçluluk ve pişmanlık içindeydi. Minho, Jisung'la yüzleşebilmeyi ve elleriyle yuvarlak yanaklarını tutabilmeyi, başparmaklarıyla bronz tenini nazikçe okşamayı, söylemek istediği her şeyi kendi sesiyle ifade edebilmeyi ve Jisung'a yapmadığı bir şey için özür dilemeyi bırakması için yalvarmayı diledi.
Yüreği dağılmıştı. Yakınındaki sıcak bedene, beline dolanan bir kola ve onları örten battaniyelere aldırmadan, etrafını saran delici bir soğuk hissetti.
"Hyung?" Jisung, Minho'ya bakmak için başını kaldırarak sordu. "İyi misin? titriyorsun".
Minho boğazını temizledi, her şeyin normal görünmesi için çabaladı ve derin bir nefes aldı. Arkadaşına dönüp baktı.
"Evet, iyiyim." Gözlerine ulaşmayan bir gülümseme verdi. "Ve hiçbir şey için özür dilemek zorunda değilsin, yanlış bir şey yapmadın, özür dileme. Beni rahatsız eden bir şey olursa sana söyleyeceğim. " yalanlar, yalanlar, yalanlar, "Güzel kafanı benim için çok fazla yorma, tamam mı?" Jisung'un karnının üzerinde duran eline dokunmaya cesaret etti ve Jisung parmaklarını birbirine kenetleyene kadar birkaç kez dokundu.
"Bana söyleyeceğini biliyorum" Jisung'un sesi bunu söylerken o kadar emin değildi ve Minho'nun kalbi biraz kırıldı. Jisung, Minho'nun yalanlarının farkındaydı ama olanları yüksek sesle söylemesi için ona baskı yapmadı. "Ama bilmiyorum, aramızda bir şeyler olduğunu hissettim ve bu benim hatam ise özür dilemek istedim. Ben..." Jisung dudaklarını yaladı, gergindi "Dostluğumuzla ilgili biraz güvensiz hissediyorum ve seninle her şeyi berbat ettiğimden korktum" diye itiraf etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm a fire and i'll keep your brittle heart warm / Minsung
FanficUzun zamandır arkadaş olan Minho ve Jisung bazı nedenlerden dolayı 2 yıl boyunca birbirinden ayrı kalmıştı. Bu 2 yılda Minho duygularını saklamayı başarmıştı ancak Jisung evine kalmaya gelip de kalp şeklindeki gülüşüyle ona baktığında, Minho duygula...