Oyun günü Minho için biraz karışıktı. Sabah, üzerinde çalıştığı kitabın yazarı ile bir toplantı yapmıştı ama bir buçuk saat süren bir toplantı olması gerekirken, toplantı iki buçuk saat olarak sona erdi.
Toplantının beklenenden daha geç bitmesi onun rahatsız hissettirmişti çünkü Jisung'a öğle yemeğini pişireceğine dair söz vermişti ancak Jisung yapmak zorunda kalmıştı. Onu yanlış anlamayın, arkadaşının yaptığı yemeye bir şey söylemiyordu - ona hala arkadaş mı demeliydi? - sadece sözünü tutamamış olmak çok sevdiği bir şey değildi ve o Jisung için yemek yapmayı seviyordu.
Jisung, Minho'ya bu konuda üzülmemesini söylemiş ve hatta toplantısını bitirdiğinde onu yavaşça öpmüştü.
" Alay etmeyi bırak" diye fısıldadı Minho öpüşmenin arasında. Minho onun belini sıkarken Jisung sakince gülümsüyordu. "Haydi öğle yemeği yiyelim, daha duş falan almamız gerekiyor."
Öğle yemeği yediler, her şey yolundaydı ta ki öğle yemeğinden sonra kahve içmeye karar verene kadar ve Minho yanlışlıkla Jisung'un en sevdiği kupayı düşürmüştü. Jisung yerde parçalara bölünmüş kupaya bakarken ağzı şaşkınlıkla açılmıştı.
Minho "Sung, çok üzgünüm" dedi. Ses tonu çok bıkkındı ve kendisi hakkında gerçekten bu şekilde hissediyordu.
Jisung başını salladı ve derin bir nefes aldı. "Üzülme, sadece kupa," dedi omuz silkti ve gülümsedi. " Sorun değil yeni bir tane alabiliriz hyung. "
Minho başını salladı ve ona ve Jisung'a kahve hazırladı. Jisung önemli olmadığını söylese bile, kupayı kırdığı için suçluluk duydu çünkü onun Jisung'un favorisi olduğunu biliyordu.
Günü planladığı gibi gitmiyordu. Ancak, Jisung'un yanında olması ve ona hafif öpücükler vermesi ve aptallığıyla onu yüksek sesle güldürmesi sorun değildi.
"Tırnaklarını boyamak ister misin?" Jisung okula giderken giyecekleri kıyafetlerini hazırlarken sordu.
Sırayla duş almış ve birbirlerinin kıyafetlerini seçme konusunda birbirlerine yardım etmişlerdi.
Minho, Jisung'un sözlerini biraz düşündü, günü iyi gitmiyordu ve belki de tırnaklarını boyamak bir an için oturup Jisung'un tırnaklarını yapmasına izin vermek iyi bir fikirdi. Bu yüzden fikri kabul ederek başını salladı.
"Önce saçımı düzelteyim."
"Soft lila nasıl olur? Kazağınla uyumlu gibi." Minho ise omuz silkti ve fazla düşünmeden başını salladı. "Tamam, burada bekle".
Jisung, Minho'nun tırnaklarını boyarken çok dikkatli davranıyordu, konsantrasyon içinde dilini dışarı çıkarıyordu ve ara sıra aptalca yorumlar yapıyordu.
"İyi hissediyor musun? Biliyorsun, burada kalıp Changbin'e bir mesaj gönderebiliriz." Jisung ona yan yan baktı baktı.
"Hayır, sorun değil" kafasını salladı. "Dışarı çıksak daha iyi, stresli bir gündü ve dışarı çıkmam gerekiyor." Jisung sonunda tırnaklarıyla işini bitirdi ve gülümsedi. "Güzel görünüyorlar, teşekkürler."Jisung ona küçük bir öpücük verdi ve gülümsedi. "Sen daha güzel görünüyorsun, Min''. Bu hareket sonucunda büyük olandan bir kızarıklık kazandı.
Hâlâ öldürecek zaman vardı, bu yüzden de hayvanlarla ilgili bir belgesel izlemeye karar verdiler — Jisung ve Minho'nun kanepede geceleri izledikleri, Minho'nun genç olana arkadan sarıldığı ve bazen de boynunu öptüğü belgesel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm a fire and i'll keep your brittle heart warm / Minsung
FanfictionUzun zamandır arkadaş olan Minho ve Jisung bazı nedenlerden dolayı 2 yıl boyunca birbirinden ayrı kalmıştı. Bu 2 yılda Minho duygularını saklamayı başarmıştı ancak Jisung evine kalmaya gelip de kalp şeklindeki gülüşüyle ona baktığında, Minho duygula...