"Siktir!" Eric kapısının sertçe açılışıyla gördüğü kabustan uyanmıştı. Eliyle ter içinde kalmış saçlarını geriye taradı.
"On dakikan var, hazırlan."
"Ne? Ne için?"
"Eğitimin için."
Hyunjae göz devirip, Eric'i pataklamak isteyen bir yüz ifadesiyle odadan çıkmıştı. Eric yataktan kalkıp direkt duşa girmiş ve ardından da dolapta bulduğu kıyafetlerden giyinmişti.
Siyah eşofman, siyah kalın askılı tişört ve siyah bir kapüşonlu.
On dakikanın ardından kapı açıldığında Eric Hyunjae'yi takip etmeye başlamıştı. O gece getirildiğinde etrafı net görememişti ama şimdi nasıl bir yerde olduğunu biliyordu. Binadan çıkıp kapının önündeki siyah jeepe binmişlerdi. Uzun süren bir araba yolculuğunun ardından havalimanına ulaşmışlardı.
Eric binecekleri uçağın ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Hyunjae onu diğer iki adamla yalnız bırakıp gittiğinde yanında oturana dönmüştü.
"Nereye gidiyoruz?"
"Kapa çeneni." Adam onun yüzüne bile bakmadan onu susturmuştu. Hyunjae yanlarına döndükten sonra birlikte piste gitmişlerdi. Diğer yolcu uçaklarından birine gitmiyorlardı elbette, bu özel bir uçaktı.
Eric bunu beklemiyordu, bu adamların bu kadar çok paraya sahip olmaları hiç mantıklı değildi. Çünkü bir şirket yöneticisi gibi durdukları yoktu. Tüm bunlar kirli paranın getirisi olmalıydı.
Uçağa binip yerleştiklerinde Hyunjae uyuyacağını söylemiş ve diğer iki adamı sırayla Eric için nöbet tutmakla görevlendirmişti.
Gerçi yolculuk başladıktan yarım saat sonra Eric de uyumuştu. Aradan geçen saatlerin sonunda iniş yapmışlardı, hava karanlıktı.
Uçaktan indiklerinde Eric'in ağzı açık kalmıştı. Tıpkı filmlerde görülebilecek bir manzarayla karşı karşıyaydı. Büyük bir dağın tepeden tırnağa tapınağa dönüştürülmüş olduğunu gördü.
Eski Çin İmparatorluğu işine benziyordu. Yine lüks bir arabayla dağın eteğine gitmişlerdi. Etraf korkunç görünüyordu, karanlıktı.
"Birisi bana bunun ne olduğunu açıklayabilir mi artık?"
Eric tapınağın girişinde etrafı incelerken konuşmuştu, ağzı açık kalmıştı. Elini kolonlardaki işlemelere sürtüyor ve şaşkınlıkla bakınıyordu.
Hyunjae onu ensesinden yakalayıp önüne dönmesini sağladığında Eric, yine o siyah saçlıyı karşısında görmüştü. Tüm vücudunun kasıldığını hissetmişti.
Tüm heyecanı bir anda yok olmuştu, bunu tahmin etmişti ama sadece bir tahmindi. Onunla yeniden karşılaşmak karın ağrısına sebep oluyordu.
"Aramıza hoşgeldin."
"Burası. Nerdeyim ben?"
"Burası senin yeni evin, Lóng Miào."
"Long ne? Evim mi?" Eric hiçbir şey anlamamıştı.
"Sana her şeyi açıklayacağım Eric."
Juyeon da aynı Eric gibi siyah giyinmişti. Fakat onun üstünde upuzun siyah üzerine kırmızı işlemeli bir yelek vardı. Tişörtünün ise sol kolu uzundu, sağ kolu ise aynı Eric'in üstündeki gibi kalın askılıydı. Juyeon'un sağ kolu ise kırmızı-siyah renkli iç içe geçmiş iki ejderha dövmesiyle kaplıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dragon king - juric
FanficKorede ün salmış bir kiralık katil, düşmanlarından birinin elinde, bir sorgu odasında hafızasını kaybetmiş halde uyanır. juric & nyukyu