5; tek bir hata

102 15 8
                                    

Chanhee ellerini yıkamış, saçlarını düzeltiyordu. Diğer kabinden çıkan adama aynadan bakmıştı. Adam ellerini yıkarken Chanhee'nin ona aynadan baktığını fark etmişti.

Chanhee göz göze geldiklerinde saçıyla uğraşmayı bırakıp tuvaletten çıkmıştı. Tuvaletin önünde bekleyen Eric onu durdurmuştu.

"Lóngwáng sizi bekliyor, efendim." Chanhee onun yüzüne bile bakmadan girmişti. Birkaç adım sonra Eric aynı sözleri tekrarladığında arkasına bakmıştı.

Tuvalette karşılaştığı takım elbiseli adam da Eric ile birlikte Chanhee'nin peşinden yürümeye başlamıştı. Önden Chanhee, ardından da diğerleri Juyeon'un odasına girmişti.

Juyeon ayağa kalkıp takım elbiseliye sarılmıştı. "Uzun zaman oldu."

"Evet, ama görüyorum ki burası hiç değişmemiş. Yani neredeyse hiç."

Juyeon adamın sırtını patpatladıktan sonra eliyle Chanhee'yi takdim etmişti. "Sizi tanıştırayım. Choi Chanhee, saldırı sanatları ustası."

"Ji Changmin." Changmin elini uzatmıştı. Chanhee ile el sışışmalarından sonra Juyeon ikiliye oturmalarını işaret etmişti. Birlikte pencerenin önünceki koltuklara geçmişlerdi, Eric ise Juyeon'un koltuğunun yanında ayakta bekliyordu.

"Siz ne iş yapıyorsunuz?" Chanhee sormuştu.

"Psikoloğum."

İkilinin kısa sohbetinden sonraki sessizlik ortamı tuhaflaştırmıştı. Bu yüzden Juyeon, Eric'ten herkese içki getirmesini istemiş ve içkiler gelince de konuşmaya başlamıştı.

"Size bir teklifim var, aslında daha çok bir rica."

"İkimizin birlikte çalışabileceği nasıl bir iş olabilir ki? Bir psikolog ve bir saldırı sanatları ustası?"

Juyeon, başıyla Eric'i işaret ettiğinde Chanhee ayağa kalkmıştı.

"Hayır, bu olmayacak."

"Yapmak istemiyorsan seni zorlayamam Chanhee. Ama başkasına bu konuda güvenebileciğimi sanmıyorum."

"Neden onu hala yetiştirmeye çalışıyorsun anlamıyorum. Onu en başında öldürmeliydin."

Tüm bunlar yaşanırken Changmin, Eric'i süzüyordu. Juyeon ve Chanhee bu konuda tartışırken Changmin eliyle Eric'e yaklaşmasını işaret etmişti.

"Neden seni öldürmek istiyorlar?"

"Efendim, beni tanımıyor musunuz?"

"Seni tanımam mı gerekiyor? Hayır, tanımıyorum."

Eric cevap vereceği sırada Juyeon onun kolunu tutmuştu. "Sen dersine dön." Eric derin bir nefes alıp kolunu çekmiş ve odadan çıkmıştı. Changmin onun çıkışını izledikten sonra diğerlerine dönmüştü.

"Bu kim?"

"Bir seri katil. Ama hafızasını kaybetti."

"Bir dakika, bu çocuk nasıl seri katil olabilir? Çok genç değil mi, yani bu işe nasıl bulaşmış?"

"On altı yaşından bu yana bu işin içinde, çok fazla kişiye zararı dokundu. Onu kendi evimde yakaladım ve sanırım onu biraz korkutup hafızasını kaybetmesine yol açtım."

"Ona geçmişini anlattın mı Juyeon?"

"Evet, üstü kapalı bir şekilde. Her neyse şuan önemli olan şey ona yardım edip etmeyecek olmanız."

Chanhee elindeki içki bardağını cam sehpanın üzerine sertçe koymuştu. "O piçe yardım galan etmeyeceğim."

"Yardımdan kastın ne, onu eğitmemiz mi?"

Juyeon derin bir nefes almış ve başını ovmuştu. "Evet yardımdan kastım onu eğitmeniz. Onun bir sonraki Lóngwáng olmasını istiyorum."

"Hayır hayır! Juyeon bu olamaz. Eric'e güvenemezsin. Tüm bu tapınağı mahvedecek."

"Chanhee sakin ol. Onu bu yüzden eğiteceğiz. Tabii eğer yardım ederseniz."

Changmin onu onaylar şekilde kafa sallamıştı. "Ben varım. Eminim konferans vermekten keyifli bir iş olacak."

Juyeon son anda aklına gelen şeyi sorup sormamak arasında kalmıştı. "Changmin. Ben senin nişanlandığını duymuştum, yani eğer bu sorun olacaksa-"

"Ayrıldık biz. Beni Fransa'ya bağlayan hiçbir şey kalmadı. Artık buraya dönmemin zamanı geldi."

"Peki o halde. Chanhee, sen ne diyorsun?"

"Bazen benden nefret ettiğini düşünüyorum Juyeon. Neden beni sürekli onunla karşı karşıya getiriyorsun? Son sefer olduğu gibi yine ilk hatasında onu boğazlayacağımı bilmiyorsun sanki."

"Chanhee, ondan neden bu kadar nefret ediyorsun? Yani Eric sana ne yaptı?"

Chanhee, Changmin'e sert bir bakış atmıştı. "Bu seni hiç ilgilendirmez."

Juyeon ayağa kalktığında ikisi de ona bakmıştı. "Güçsüz bir gibi davranıyorsun Chanhee. Onun artık eski Eric olmadığını ve asla da olamayacağını biliyorsun. Onu burada kontrol altında tutmazsam eski haline dönecek. Ve o bu sınıra çok yakın. Eric'e bir amaç vermemiz gerekiyor."

"Ne yani tüm bu eğitim olanları değiştirecek mi?"

"Ben öyle demedim. Sadece telafi etmesini umacağız."

"Umacağız ha?" Chanhee sinirinden gülmeye başlamıştı. "Tek bir hatasında onu öldürürüm, anlıyor musun beni? Tek bir hata."

"Peki. Yani kabul ediyorsun?"

"Kabul ediyorum. Ama benim derslerim ne olacak?"

"O konu için başkasını ayarladım bile."

Changmin, karşısındaki kahverengi saçlıyı süzerken göz göze gelmişlerdi. Chanhee bacak bacak üstüne atıp Juyeon'a dönmüştü. Juyeon ise odanın içinde yürüyordu.

"Uzatma söyle kimi ayarladın?"

"Jacob. Onu hatırlıyorsun değil mi Changmin?"

"Tanrım! Elbette hatırlıyorum. Sizinle geçirdiğim dönemler hayatımın en eğlenceli yıllarıydı. Hatta geçenlerde Sangyeon ile de görüştüm."

"Bir gün buraya Sangyeon'u da davet edelim. Üçünüzü de uzun süredir görmemiştim."

"İyi fikir."

dragon king - juricHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin