16; ateş ve aşk

117 12 0
                                    

"Juyeon?"

Eric içeri girip kapıyı kapatmıştı. Juyeon da oturduğu koltuktan kalkıp Eric'e doğru yürümüştü.

"Changmin biz yokken diğer öğrencilerle çalıştığını söyledi."

"Evet, boş durmaktan sıkıldım."

"Güzel." Juyeon elini Eric'in ensesinde gezdirmeye başlamıştı. Ona yaklaştığında gözlerini kapatmıştı Juyeon, dudağı Eric'in dudaklarını hapsederken burnuna o koku dolmuştu.

Eric nefessiz kalıp onu itene kadar Juyeon durmamıştı. Eric geri çekildiğinde Juyeon elini onun beline sarmıştı.

"Bu koku ne? Neden lavanta gibi kokuyorsun?"

"Banyoda birkaç koku vardı, en sevdiğim lavanta olduğu için duştan sonra kullanıyorum."

Juyeon, Eric'in üstündeki eşofman üstünü ve tişörtü çıkarmıştı. Eric elleriyle kendi vücudunu kapatmaya çalışmıştı. Vücudundaki yara izlerini görmeyi de Juyeon'a göstermeyi de istemiyordu, onları Juyeon yapmış olsa bile.

"Eric, bana bak." Juyeon iç çekip onun yüzünü avuçlarının arasına almıştı. "Özür dilerim."

Eric gülümsemişti. "Hayır bu sorun değil, bu cidden sorun değil. Ben sadece..."

"Sorun ne peki, yine seni azdırıyor muyum?" Juyeon burnunu Eric'in boynuna götürmüştü, o güzel kokuyu içine çekmişti. Ardından boynuna bir öpücük bırakmıştı.

Eric ellerini onun saçlarına götürmüştü, Juyeon'a sımsıkı sarılmıştı. Juyeon onun boynunda ıslak öpücükler ve kırmızı izler bırakarak ilerlemişti. Eric'in yüzünde yaramaz bir gülümseme vardı.

Juyeon geri çekilip Eric'in elini tutmuştu, parmaklarını birbirlerine kenetlemişlerdi. Juyeon başını eğip Eric'in başına yaslamıştı. Eric elini Juyeon'un üstündeki siyah tişörtün içine sokmuştu.

Birbirinden sıcak iki tenin dokunuşları kalplerindeki ateşi de yakmıştı. Halihazırda Juyeon'un kalbi zaten Eric için yanıyordu.

Eric, aynı Juyeon'un ona yaptığı gibi onu öpmek için uzanmıştı. Dudağı onun yanaklarını bulduğunda Juyeon gülümsemişti, gözleri incecik bir çizgi olup kaybolmuştu adeta. Eric ise onun kulağına uzanmıştı, ne diyeceğini bilmiyordu ama onun hoşuna gitmesini istiyordu.

"Juyeon-"

"Bana neden Lóngwáng demiyorsun?"

Juyeon'un ses tonu soğuktu, Eric'in içi ürpermişti fakat bu onun hoşuna gidecekti, söylemişti Eric.

"Lóngwáng," Birbirlerine kenetlenmiş ellerini aşağı indirmişti Eric ve sonra da elini onunkinden ayırmıştı. "neden devam etmiyorsun?"

Juyeon bunun cevabını merak ediyordu, Eric'in gözlerinin içine bakarak düşünmüştü bir süre. Evet onunla yatmak istiyordu, bu açıktı. Ancak ilk defa bir ilişkisinde romantizm ağır basıyordu. Saatlerce Eric'le sohbet edip onu kızdırmak, güldürmek, tanımak istiyordu.

"Merak etme, seni bu halde bırakacak değilim. Sana söz vermiştim unuttun mu?"

Eric başını sallamıştı, hatırlıyordu. Juyeon, Eric gelmeden önce oturduğu koltuğa ilerlemişti. Eric ise alt dudağını ıssırmış yürüyen Juyeon'a bakıyordu.

"Gel buraya."

Eric onun yanından geçip Juyeon'un yatağına gitmişti. Geniş yer yatağının etrafındaki tülü aralayıp içeri girmişti, mumlar içeriyi o kadar da aydınlatmıyordu.

dragon king - juricHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin