"Ölmemişsin."
Hyunjae ayağıyla yerde oturan Eric'i tekmelemişti. Eric gözlerini açıp Hyunjae'ye baktığında olay çıkacağını biliyordu.
"Siktir git."
"Yavaş ol bakalım." Hyunjae yere çöküp Eric'in saçlarını yakalamıştı. Yüzünü onun yüzüne iyice yaklaştırmıştı. "Başına geleceklerden haberin bile yok, bence benimle iyi geçinmelisin."
"Cidden, siktir."
Hyunjae alaycı bir tavırla güldükten sonra Ayağa kalkmıştı. "Sen de benimle geliyorsun." Eric sebebini soracaktı fakat zaten biliyordu, eğitim.
Hyunjae'nin peşinden odadan çıktıktan sonra birlikte merdivenlere yönelmişlerdi. Eric o sırada tüm tapınağın birbiriyle bağlantılı olduğunu anlamıştı. Kaçması zor olan mimari bir harikaydı.
Birkaç kat dolanarak çıktıktan sonra Hyunjae onu bir odanın önüne götürmüştü. Sürgülü kapıyı açtığında içeride Eric gibi giyinmiş be onun yaşlarında yaklaşık yirmi tane genç vardı.
Eric tereddüte düşsede içeri girmişti. Hyunjae ardından kapıyı kapatıp gittiğinde saha da gergin hissediyordu. Etrafındaki herkes odanın bir köşesine çekiliyor ve yanında kim varsa o kişiyle konuşuyordu. Sonunda biri cesaret edip Eric'e sorabilmişti.
"Sen gerçekten Eric Sohn musun?"
Eric yavaşça kafa sallamıştı. İlgi odağı birkaç dakika daha o olmuştu ardından odaya giren kişi ile birlikte herkes hazır ol duruşuna geçmişti.
Zarif görünüşlü adam, Eric ile aralarında en fazla birkaç yaş vardı, odanın başına geçip diğerlerini süzmüştü. Herkes ondan korkuyor gibi görünüyordu.
Elini beline koyup yeni geleni süzmeye başlamıştı. "Adın ne?"
"Eric. Adım Eric Sohn."
Adamın yüzündeki ifade bir anda değişmişti. Herkes gözlerinden çıkan öfkeyi görebiliyordu. Yavaş adımlarla Eric'in yanına gelmiş ve başıyla Eric'in üstündeki siyah kapüşonluyu işaret etmişti.
"Çıkar." Eric hiçbir şey anlamamıştı. Kapüşonluyu çıkardığında adam Eric'in bileğini tutup kendine çekmişti.
Kolunun iç kısmındaki küçük dövmeyi gördükten sonra bileğini bırakmıştı. Sinirinden gülüyordu. Aniden Eric'in boğazına yapışıp onu duvara itmişti. Eric boğazındaki eli çekmek için çabalarken adam onu öldüresiye sıkıyordu.
Yanına gelen bir başkası adamın omuzuna dokunmuştu. "Yapmayın, Lóngwáng'ın onu özel olarak buraya getirdiği söyleniyor. Başınız belaya girecek."
"Juyeon ha? Harika!" Adam elini Eric'in boğazından çekip omuzuna dokunan siyahlıya dönmüştü. "Bu piçi gözünün önünden bir saniye bile ayırırsan seni öldürürüm Taekki."
"Nasıl istersen hayatım." Taekki, adamın arkasından bağırmıştı.
Eric öksürerek nefes alışverişini düzene soktuktan sonra Taekki onu itmişti. "Sana kimse inanmıyor, pislik." Taekki, Eric'in ayakkabılarına tükürdüğünde diğerleri gülmüştü.
Eric'in ise gözleri dolmuştu. Ağlamamak için yumruklarını sıkıyordu. "Hiç saygın yok değil mi?"
"Sen hala konuşmaya nasıl cüret-" Taekki'nin cümlesini Eric'in yumruğu bölmüştü. Taekki elini patlamış dudağına götürdükten sonra o da Eric'e karşılık vermişti.
İkili dövüşmeye devam ederken kapı açılmıştı. İçeri Juyeon ve diğer adam girdiğinde Eric onları fark etmişti, fakat durmamıştı. Taekki'ye görev veren adam onları durdurmak için gideceği sırada Juyeon onu durdurmuştu. Bir süre daha kavgaları devam ettikten sonra Taekki, Eric'i yenmişti.
Eric yerde diz çökmüş yüzünden akan kanları eliyle silmişti. Juyeon odanın ortasına geçip Taekki'yi tebrik etmişti. "Güzel, teknikleri doğru kullanabiliyorsun."
Kimse ne olduğunu anlamamıştı, özellikle de Eric. Başını kaldırıp Juyeon'a baktığında Juyeon'un yüzündeki pis sırıtışı görmüştü.
"Onu sınıfımda istemiyorum."
"Chanhee, olaya kişisel yaklaşıyorsun. Ayrıca ona bir bak, kafası bomboş. Bizi hatırlamıyor bile."
"Ona cidden inanıyorsun yani?" Chanhee dik dik Eric'e bakıyordu. Eric ayağa kalkıp etrafa bakındıktan sonra odadan çıkmıştı.
Juyeon herkesi orada bırakmış ve Eric'i takip etmişti. Eric alt kata iniyordu, önceki gece kaldığı odaya gidecekti.
"Eric!" Juyeon hızlı adımlarla peşinden giderken seslendi. "Sana dur dedim!"
Eric odaya girip kapıyı kapattıktan sonra Juyeon kapıyı sertçe açmış ve içeri girmişti. "Neden bunu anlamıyorsun! Ben eski Eric değilim, ben buraya ait değilim! O adama kim bilir ne yapmıştım da benden bu kadar nefret ediyor..."
Eric, karşısındaki Juyeon'a bağırıp çağırıyordu. Bir süre sonra Eric susmuştu. Eric minderin üstüne oturmuş, ellerini yüzüne kapatmıştı.
"Midemi bulandırıyorsun, sürekli ağlamak zorunda mısın?"
"Bunların hepsi senin suçun. Senin yüzünden hafızamı kaybettim, senim yüzünden burdayım. Gerçekten hayatımı mahvetmek eğlenceli miydi?"
"Eğlenceli değildi ama gerekliydi."
"Sen neden bahsediyorsun?"
"Beni öldürmek istiyordun Eric, buna nasıl izin verebilirdim?"
"Hafızamı kaybetmiş olabilirim ama hala seni öldürmek istiyorum."
"Biz artık düşman değiliz. Ve sen de düzgünce eğitimini alacaksın."
"Eğitim eğitim eğitim. Neden bu kadar önemli? Neden dövüşebilmem gerekiyor?"
"Kendini koruyabilmek için. Sana bir sür düşmanın olduğunu söylemiştim."
Eric ayağa fırlayıp Juyeon'un üstüne yürümüştü. Juyeon onun daha fazla yakınına gelmemesi için elini onun göğsüne koyup onu durdurmuştu.
"Neyse ki beni bu hapishaneye kapatarak koruyorsun."
"Rica ederim."
"Ahh, gerçekten!"
Juyeon'un telefonu çaldığı sırada Eric de koz bulma amacıyla tüm telefon sohbetini dinlemeye çalışmıştı. Juyeon telefonu kapatır kapatmaz Eric gülümsemişti.
"Neden gülüyorsun?"
"Senin arkadaşların olabileceği aklıma gelmemişti."
"Bu şekilde ne kadar devam edeceksin? Çocuk gibi davranıyorsun Eric. Bir saat sonraki dersine gir ve olay çıkarma."
"Hayır, istiyorsan bunun için beni öldürebilirsin."
"Aslında..." Juyeon odanın içinde gezinmeye başlamıştı. "Girmediğin her ders için birini öldürmek zorundasın desem."
"Bunu bana nasıl yaptıracaksın ki? Sözünü dinlemiyorum Juyeon, anla artık."
"Haftaya buraya yaklaşık elli tane çocuk gelecek. Hepsi sokakta yaşayan, ailesi ve evi olmayan piçler. Girmediğin her ders için bu çocukları vuracağım. Ve bu dersi de sayarsak şimdiden bir çocuğun katili sayılırsın."
Eric kaşlarını çatmış, karşısındaki adama bakıyordu. Tüm bu söylediklerini yapabilecek güce ve mental bozukluğa sahip biri gibi duruyordu.
"Hayır! Bunu yapmayacaksın."
"Güzel, demek dersini aldın."
Eric iç çekip, başını sallamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dragon king - juric
FanficKorede ün salmış bir kiralık katil, düşmanlarından birinin elinde, bir sorgu odasında hafızasını kaybetmiş halde uyanır. juric & nyukyu