Sonunda kahvaltımız bitmişti. Elimizde büyük bir valiz, Hogwarts Express'ine doğru yürüyorduk. Kaç yıllık hayalim gerçek olmuştu. Şu an çok mutluydum.
Molly:
- Hadi Ellie, ilk sen geç.
Başımı tamam anlamında sallayıp koşarcasına 9 ile 10 yazan duvarların arasındaki duvara yürüdüm.
Kırmızı trenin yanındaydık. Çok güzel duruyordu. O sırada Harry, Ron, Hermione de geldi. Birlikte boş bir kompartımana oturduk. İçeride sadece birkişi daha vardı. REMUS LUPİNN!!!
Ron:
- Bu kim?
Ellie:
- Remus Lupin!
Ron/Harry:
- Nereden biliyorsun?
Ellie:
- Muggle dünyasında çok ünlü.
Remus Lupin uyuyordu. Ben de sabırsızca etrafıma bakıyordum çünkü diğer insanlarla da tanışmak istiyordum.
Ellie:
- Harry, ben diğer insanlarla tanışmaya gidebilir miyim?
Harry:
- Tabii, ama sonra geri gel.
Kompartımandan çıktım. Herkes birbiriyle konuşuyor, sohbet ediyordu. O sırada biri tarafından ittirildim.
- Çekilsene bulanık!
Ellie:
- Ben bulanık değilim!
Draco:
- O zaman nesin?
Oha oha oha ohaa!! Draco Malfoy'a karşı çıkmıştım. Ama bozuntuya vermeden devam etmeliydim.
Ellie:
- Ben melezim.
Draco:
- Sence bu beni ilgilendirir mi?
Sinirlenmeye başlamıştım. Ama yılların hayranı olduğum insana lanet atmayacaktım tabii ki! Bu yüzden ona omuz atıp Harry'lerin kompartımanına gittim.
Yaklaşık yarım saat sonra beklediğim oldu. Gıcık sarı kafa ve tombul arkadaşları kompartımana gelmişlerdi.
Draco:
- Ooo! Bulanık da, pardon, melez hanımefendi de buradaymış!
Harry:
- Çık git Malfoy!
Draco:
- Ooo! Potter sevgili yapmış, halbuki ben geçen sene sizin Ginny'le olacağınızı düşünmüştüm...
Dudağını bebekler gibi büzdü. Beni gerçekten çok sinir etmişti. Besbelli Ron'u da.
Ron:
- Eğer çıkıp gitmezseniz Scabbers'ı üstünüze salarım!
PETER PETTİRGREW!!! Neyse şu an sakin olmam lazım yoksa benden sürekli kaçar ve ben onu Sirius'la teslim edemem. Bu yüzden tüm sinirimi Malfoy'dan çıkaracağım.
Ellie:
- Bak Malfoy, baban zengin diye kendini birşey sanma. Senin sülalenden başlar sana kadar birşey derimde yanımızda Profesör Lupin var! Hiçkimseye bulanık diyemezsin! Hiçkimse fakir diye dalga geçemezsin! Hiçkimsenin anası babası öldü diye onlara ailesini hatırlatarak üzemezsin! Anladın mı beni! Şimdi GERİ BAS! ÇIK GİT!
Draco:
- Aman, başka dalga geçecek insan yoktu sanki. Crabbe, Goyle gelin gidelim.
Onlar gidince Hermione bana döndü.
Hermione:
- Teşekkürler
Ellie:
- Birşey değil. Zaten o omurgasız bunu hak etmişti.
Harry:
- Neden bizim sevgili olduğumuz gibi saçmalıklara bulunuyor ki? Zaten çok benziyoruz. İkiz olduğumuz belli değil mi?
Ron:
- Neyse ne! Şu aptalı konuşmayı bırakın.
Draco'ya gerçekten sinir oldum. Kendini ne sanıyor? Buradan Wattpad'e sesleniyorum. Çocuğu resmen beyaz olarak göstermişsiniz. O kalpsizin teki resmen!
