Slytherin

647 35 10
                                    

- Hey, sana bir şey soracağım.

Ellie:
- Ne soracaksın?

Blaise:
- Sence o neden öyle davranıyor?

Ellie:
- Kim?

Blaise:
- Draco, neden sana böyle davranıyor?

Derin bir nefes aldım, kapıyı açtım ve ona döndüm.

Ellie:
- Bilmiyorum, umrumda da değil
İyi geceler.

Kapıyı yüzüne kapatıp arkamı döndüm. Gerçekten mükemmel bir odaydı...

Üzerinde nemden üretmiş olan sarmaşıklarıyla gri tuğlalı duvarlar...
Manzaraya bakan bölgede boylu boyunca uzanan koyu yeşil bir duvar...
Yerde siyah mermerler...
Başlığı ve ayakları siyah metalden oluşan üzerinde siyah yeşil yastıkların ve çarşafların bulunduğu yeşil duvara dayalı bir yatak...
Camların önünde duran; eski klasiklerden kalma, hafif oval olan, ayakları yılan gibi hafif kıvrılan tek çekmeceli, daire komodinler...
Yatağın karşısında duran yine eski klasiklerden kalma, üzerinde bir sürü gizli bölmesi bulunan siyah, büyük bir çalışma masası...
Ayakları yılan şeklinde metalden simsiyah bir sandalye...
Çalışma masasının hemen yanında siyah, geniş, kulplarında yılan işlemesi olan; tılsım, lanet, karanlık sanatlara karşı savunma, biçim değiştirme ve iksir kitaplarının bulunduğu kapaklı bir kitaplık...
Çalışma masası ve kitaplığın bulunduğu duvarda Slytherin Ortak Salonu'na açılan bir kapı...
Yatağın sağ tarafında bulunan dört kapılı, aynasız, siyah ve kulplarındaki yılan işlemeleri özenle yapılmış bir gardolap...
Çerçevelerdeki fotoğrafların olduğu duvarda odanın özel tuvaletine açılan bir kapı...
Üzerinde gri mumların durduğu, ahtapot gibi kıvrımlı yılan işlemeli sekiz kollu siyah, metal bir avize...
Yatağın iki yanında uzununa duran, içeri gölün yakamozlarının girmesini sağlayan çerçevesi siyah pencereler...
Yakamozlardakı o ışıkları yok eden siyaha kaçan koyu yeşil perdeler...

Hayatımda gördüğüm en güzel mimarlık ye sahip olabilirdi bu oda...
Gerçekten mükemmel duruyordu...

Ben bunları düşünürken yanımdan gelen "miyav" sesiyle irkildim. Linda'yı kucağıma alıp yatağıma yatırdım. Onu biraz sevdikten sonra valizimdeki eşyaları yerli yerine koydum ve kadife yeşil pijamalı giyinip kendimi yatağa attım. Linda'yı da yorganın içine koydum.

◍◍◍◍◍◍

Sabah telefonumun alarmıyla uyandım. Ayy, ne güzel derslere gireceğiz, büyü falan yapacağız!!
Yıllardır hayalini kurduğum tek şey bu!!

Hızlıca duşa girdim. Kokusu karamel ve kakaoyu andıran duş jeliyle yıkandım.
Duştan çıkıp üzerime formami giydim.

Saçımı kurutup şekil verdim ve odamdan çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçımı kurutup şekil verdim ve odamdan çıktım.

Slytherin ortak salonu gerçekten çok güzeldi. Yeşil-siyah deri koltuklari vardı. Bir duvarda çerçevesi yılanlı gibi duran büyük Salazar Slytherin portresi, onun altında güzel, yanan bir şömine vardı. Şöminenin önünde iki siyah deri koltuk ve ortalarında bir sehpa vardı. Diğer duvar boydan boya cam şeklinde uzanıyordu. Önlerinde birsürü müzik aleti vardı. Aslında piyano çalabilirdim, çünkü muggle dünyasında 6 yıl piyano kursuna gitmiştim. Oranın biraz uzağında büyük, siyah bir masa ve siyah sandalyeler vardı. Masanın biraz sağında da kapı vardı.

Hızlıca masaya gidip 3. Sınıfların ders programına baktım.(Masanın üzerinde duran ders programı kağıdı) İlk iki dersimiz Gryffindor'lularla bitkibilimdi. Sonra iki ders Rawenclaw'larla biçim değiştirme, bir ders Gryffindor'lularla biçim değiştirme ve en sonunda da Hufflepuff'larla astronomi vardı.

Odama çıkıp çantama o günün ilk dört dersini koydum. (arada öğle molası olacak o yüzden geri çantasını düzenleyecek son 4 ders için) Cübbemi de giyip çantamı sırtıma taktım ve oradan çıktım.

Slytherin masasına oturdum. Kâseye süt ve gevreği koydum. Fincana kahve koydum ve bitkibilim kitabımı açtım. Bir yandan gevreği yerken bir yandan da kitabımı okuyordum. O sırada arkadan duyduğum en sinir bozucu ses ile tüm huzurum bozuldu.

- Ooo.. Yeni bir bulanık inek daha! Ama bu Salazar Slytherin'in şanına yakışmaz kii!!

Dudağını büzmüş aptallar gibi bana bakan sarı kafaya boş boş baktım.. Sonra kitabıma devam ettim.

Bir anda kitabımı elimden aldı. Ben de ona asamı çıkarttım.

Ellie:
- Bana bak sarı kafa! Ben bana bulaşmamanı kaç kez söyleyeceğim! Bak, tekrar diyorum, sonun kötü olur!

Draco:
- Ay çok korktum! Yoksa ne olur?

Ellie:
- Senin o yakışıklı sandığın suratını Argus  Filch'in suratına dönüştürüm.

Draco:
- Bende seni babama söylerim.

Ellie:
- O baban bir işe yarıyor sanki de! Bir kerede kendi işini adam ol da kendin hallet!

Draco:
- Babama hakaret edemezsin!

Ellie:
- Yoo ederim. Hatta.. Umm... Annenin tezek burnuna da hakaret edebilirim istersen!

Bu dediğimden sonra bana hızlıca asasını doğrulttu. Sonra kendisiyle mücadele ediyormuş gibi asasını indirip indirmemek konusunda tereddüt etti. Bana sinirli bir bakış atıp hızlıca oradan çıktı.

Öylece kalmıştım. Şaşkındım. Daha demin dediklerime, Draco'nun bakışına... Şaşkındım. O sırada arkamdan bir ses geldi.

- Daha demin ne oldu?

681 kelimee!! Biliyorum, bugün geç geldi ama olsun. Sizce Draco neden bize lanet atmadı? Draco bize neden böyle davranıyor? Arkamızdan gelen ses kime ait?

Ellie Diana Potter ♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin