KAÇINCI BÖLÜM LDUĞUNU BULAMADIM...
Selmes merkezdedir. Ekip muhabbet ediyordur.
Ali: Abi, yeni savcı mı gelmiş?
Hüsnü: Evet, bugün başlıyormuş galiba, bu arada senin her şeyden nasıl anında haberin oluyor?
Ali: Eee abi benimde tanıdığım kişiler var orada, tüm haberlerden haberim oluyor.
Hüsnü: Ajan gibisiniz valla.
Hakan: Abi, savcının adı neymiş?
Hüsnü: Ali Bey, bu soruya cevap vermek ister misiniz?
Ali: Valla abi bu soru beni zorlar.
Hüsnü: Hahaha, arkadaşların söylemedi mi sana?
Ali: Abi ya.
Selin: Abi, savcının adı diyorduk?
Hüsnü: Ha, savcı Faruk, soyadını bilmiyorum.
Selin birden gerilmiştir, yüzü kireç gibi olmuştur.
Mesut: Selin, sen iyi misin?
Selin: E-evet iyiyim. Abi ben çıksam sorun olur mu?
Hüsnü: Buradaki işler bitti, çıkabilirsin.
Selin: Sağ ol abi, iyi akşamlar herkese.
Selin çıkar. Mesut'ta peşinden çıkar. Selin'i otoparkta yakalar.
Mesut: Selin, Selin kızım dursana bir.
Selin: Efendim Mesut, bir şey mi oldu?
Mesut: Evet, bir şey oldu. Hadi bin arabaya gidiyoruz.
Selin: Nereye gidiyoruz?
Mesut: Soru sorma, bin hadi.
Selmes arabaya biner ve deniz kenarına gelirler.
Selin: Mesut, niye buraya geldik?
Mesut: Gel hadi, otur şuraya.
Deniz kenarındaki bir banka otururlar.
Mesut Selin'e döner.
Mesut: Ne bu yüzünün hali?
Selin: Ne olmuş yüzüme?
Mesut: Bak Selin, bana her şeyi yap, ama bana yalan söyleme, ben biliyorum, elbet öğrenicem derdini, ama sen karşımda böyle her an ağlayacakmış gibi, her an yere yığılacakmışsın gibi, her an pılını pırtını toplayıp gidecekmişsin gibi durunca ben, ben beynimden vurulmuş gibi oluyorum. Biri bir şey mi dedi sana? Biri bir şey mi yaptı?
Selin: Ben, ben özür dilerim senden, belki daha önce söylemeliydim sana, ama gerçekten, özür dilerim sende. *Selin ağlamaya başlamıştır.
Mesut: Güzelim, niye özür diliyorsun, dur ağlama.
Selin gözlerini siler.
Selin: (Mesut'a döner ve kafasını öne eğer) Ben geçen gün eski bir arkadaşımı kaybettim. Gencecik kız, kanserden dolayı vefat etti.
Mesut: Allah rahmet eylesin.
Selin: Amin. Sana neden söylemedim bilmiyorum, kendi başıma halledebileceğimi düşündüm galiba ama olmadı.
Mesut: Sen zaten hassas birisin, öyle tek başına cenaze kaldırmak falan, zordur.Selin: Ceren'in abisi vardı birde, ama pek konuşmadık onunla da.
Mesut: Ceren?
Selin: Vefat eden arkadaşım. Birlikte çok güzel günlerimiz olmuştu, çok eskiden. Daha sonra tayinlerimiz ülkenin iki farklı ucuna çıkınca koptuk birbirimizden. Ceren öğretmendi. Çocukları çok severdi. Her hafta sınıfını süslerdi öğrencileri için, çok emek verirdi, çok iyi bir insandı, tanışmanızı çok isterdim.
Mesut: Ben ne diyeceğimi bilmiyorum, üzgünüm, seni üzmek istememiştim.
Selin: Aslında sen beni tutup buraya getirmesen ben bugün yarın anlatmayı planlıyordum ama o cesareti kendimde bulamadım.
Mesut: Şşşt tamam ağlama artık, biz beraber bunu da atlatırız. Anlatmadığın başka bir şey var mı?
Selin bir an tereddüt eder.
Selin: Hayır, bu kadar.
Mesut: Tamam, üzme kendini tamam mı?
Selin: Selin: Tamam. *Selin gözlerini siler ve Mesut'un kolunun altına girer ve bir süre öyle otururlar.
-Diğer gün merkez-
Hüsnü: Boşta olan var mı?
Selin: Ben boşum abi.
Hüsnü: Şu dosyaları savcı beye götürebilir misin? Birkaç imza eksik, gençleri de bulamadım.
Selin: Tamam abi, götürürüm. Hem hava almış olurum.
Hüsnü: Valla çok makbule geçti, sağ ol.
Selin: Lafı bile olmaz.
Selin gider ve Hüsnü arkasından seslenir.
Hüsnü: Selin,
Selin: Efendim abi.
Hüsnü: Savcı Faruk Beye imzalatman gerekiyor, onu söylemeyi unutmuşum.
Selin birden afallar.
Selin: Savcı Faruk'a mı?
Hüsnü: Evet.
Selin: Ta-tamam abi, ben gideyim.
Selin çıkar ve adliyeye gelir. Faruk'un odasının kapısını tıklatır ve içeri girer. Faruk Selin'i görmeyi beklemiyordur ama onu gördüğü için mutlu olmuştur. Selin çok gergindir.
Faruk: Selin, hoş geldin.
Selin: Hoş buldum. Birkaç imzan eksikmiş dosyada, onun için gelmiştim, müsait miydin?
Faruk: Tabi, müsaidim. Gel otur, birer kahve içer miyiz?
Selin: Teşekkür ederim ama benim çıkmam lazım, pek vaktim yok.
Faruk: Peki sen nasıl istersen, ama bir gün oturup konuşmak istiyorum seninle, eğer sende istersen
Selin: Konuşacak bir şey kaldı mı?
Faruk: Selin yapma, bak ben çok pişmanım, senden özür dilemek -
Selin: Bak benim gerçekten işlerim var, gitmem lazım, daha sonra konuşuruz olur mu?
Faruk: Tamam, tamam, nereleri imzalayacağım?Selin: Şuralar. *dosyaları verir, Faruk imzalar ve Selin dosyaları alıp gider.
Faruk Selin ile tekrar sevgili olabileceğini düşünür ve ona yakın olabilmek için Selin'in bulunduğu ekibin ilgilendiği bütün dosyaları inceler. Selin ile olan fotoğraflarına bakar tüm gece.
Mesut Selin'in kendisine anlatmadığı şeyler olduğunun farkındadır.
-diğer gün-
Selmes merkezdedir, Faruk bir dosya için merkeze gelir, Selin onu görünce birden çok gerilmiştir.
Faruk Selin'i görünce onun yanına gider, bu Mesut'un dikkatinden kaçmaz.
Faruk: Selin, merhaba. Nasılsın?
Selin: Teşekkür ederim, sen neden gelmiştin?
Faruk: Bir konuda yardımına ihtiyacım var, daha doğrusu bir dosyada. Sana ve ekibine.
Selin: Anladım, sen bekle ben bir müdürüme haber vereyim.
Faruk: Tamam, teşekkür ederim.
Selin gülümsemekle yetinir ve Rıza babanın odasına girer.
Selin: Baba, müsait miydin?
Rıza: Gel Selin, gel. Müsaidim.
Selin: Baba, yeni gelen savcıyı biliyorsunuzdur.
Rıza: Evet, savcı Faruk.
Selin: Evet, o şimdi burada. Bizden bir dosya için yardım istedi, ben de sana haber vereyim dedim.
Rıza: Anladım, dosyanın içeriği neymiş?
Selin: Ben de bilmiyorum.
Rıza: Tamam, savcıyı toplantı odasına al, Mesut'u da çağır.
Selin: Tamam baba.
Faruk, Selin, Mesut, Rıza ve Engin toplantı odasına geçerler ve dosya hakkında konuşurlar, plan yaparlar. Toplantı biter herkes teker teker çıkar. Faruk dosyaları çantasına koyuyordur, os ısrada Selin ve Mesut kapıdan çıkıyorlardır. Faruk Selin'e seslenir.
Faruk: Selin, 5 dakikan var mı?
Selin arkasını döner.
Selin: Aslında pek yok.Mesut: Ben dışardayım.
Selin: Tamam.
Mesut odanın yanındaki masada bir şey ile ilgileniyormuş gibi yapar ama Selin'i dinliyordur, çünkü merak ediyordur.
Faruk: Selin, lütfen yapma böyle. Ben çok pişmanım, tekrar seninle sevgili olmak istiyorum.
Selin şaşırmıştır ve birisinin onları duymasından korkar.
Selin: Faruk, sen ne diyorsun. Şuan iş yerindeyiz, bunları konuşmanın ne yeri ne de zamanı.
Faruk: Ben şimdi konuşmak istiyorum, ben seni hiç unutmadım, o gün giderken de. Ben eminim sen de beni unutmadın.
Selin: Yanılıyorsun. Ben seni, sen beni bırakıp gittiğin gün kafamda bitirdim, ayrıca benim sevdiğim birisi var, onunla çok şey yaşadık, onu seviyorum, her şeyden, herkesten daha fazla seviyorum onu. Sen benim için artık sadece savcı Faruk Beysin. Seni kırmak istemem ama artık unut beni, hayatına devam et, yardıma ihtiyacın olduğunda tabi ki de yardım ederim, ama sadece eski bir arkadaş olarak ya da komiser Selin Demirci olarak. Lütfen artık unut beni, benim şimdi gitmem gerek.
Selin çıkar ve gider, Faruk yıkılmıştır Selin'in sözleriyle, kendini toparlar eşyalarını alır ve çıkar. Selin'in bir gün kendisine geri döneceğine emindir çünkü.
Mesut Selin odadan çıkınca ayağa kalkar, Selin önce afallar daha sonra da Mesut'un yanına gider.
Selin: (Korkarak konuşur): Me-Mesut. Sen ne zamandır oradasın?
Mesut: Yeterince zamandır.
Selin: Mesut, ben senden özür dilerim, anlatamadım sana. Beni bırakıp gitmenden korktum, kızmandan korktum, affedebilecek misin beni?
Mesut Selin'i kendine çeker ve sarılır.
Mesut: Sana kızgın değilim, önceden anlatsan daha iyi olurdu tabi, o gün anlatacak baka bir şey var mı diye sorduğumda. Ama eskide kalmış bir şey, bunun için sana kızamam, ama eğer o herif seni rahatsız ederse veya sana sarkıntılık yaparsa sinirlenirim, veririm odunu.
Selin: Kızmadın mı yani bana?
Mesut: Kızdım, ama o kadar da değil, hadi gidelim. Acıktım ben.
Selin: Seni çok seviyorum. Sadece seni seviyorum, başkasını değil.
Mesut: Bende.
Selin: Mesut,
Mesut: Hı?
Selin: Sen bir yumuşak oldun sanki, yani birden bir yumuşama geldi sana. Ortalığı dağıtırsın, bağırıp çağırırsın diye düşünmüştüm ben.Mesut: Seni kıskandım, doğru ama eskide kalmış bir şey, eğer şimdi sevgili olsaydınız her yeri dağıtırdım doğru. Ne yani şimdi varsayalım ki benim eski sevgilim çıkıp geldi, sen çok mu sinirlenirsin?
Selin: Çok sinirlenir miyim bilmem ama çok kıskanırım.
Mesut: Sinirli papatyam benim.
Selin utanır.
*bu sırada otoparka gelmişlerdir*
Mesut: Bin hadi, çok acıktım ben.
Selin: Nerede yiycez?
Mesut: Gaziye gidelim.
Selin: Yine mi?
Mesut: Niye?
Selin: Hep orada yiyoruz ve orada hiç baş başa kalamıyoruz.
Mesut: Doğru dedin, o zaman bildiğim güzel, sessiz sakin bir yer var oraya gidelim.
Selin: Olurr.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMA
ActionBu biraz değişik olacak belki ama bu sefer tek bir senaryo paylaşmayacağım. Yani bir çalışma altında dört-beş farklı senaryo olacak. Senaryoların hepsi de selmes ile ilgili olacak. Oy vererek ve yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim. İnstagr...