SON DEFA-4. ve 5. BÖLÜM

164 10 2
                                    

Haldun: Evet, yani ben seni çok seviyorum hatta aşık oldum sana, neden bekleyelim ki? Evlenelim hemen diyorum ben.
Selin bir şey demez.
Haldun: Bir şey demeyecek misin?
Selin: Yani, o konuları zamanı geldiğinde konuşuruz, sen sizin işleri anlatıyordun.
Haldun: Hee, evet. Bugün keyfim çok yerinde. Beykoz'dan yapılan sevkiyatın bugün son günü, yarın Rusya'dan yeni mallar da geliyor.
Selin: Rusya'dan?
Haldun: Evet. Bizim işler biraz büyük.
Selin: Peki malları direkt dağıtıyor musunuz? Yoksa bir deponuz var mı?
Haldun biraz içmiştir ve sarhoşumsu olmuştur. Selin'de mecburen Haldun'un hazırladığı içecekten içmiştir.
Haldun: Evet, Beykoz da ****** caddesinde bir depo var. Önceden ecza deposuymuş. Daha iyi oldu tabi.
Selin: Anladım.
Haldun: Bugün ki sevkiyatta 1 saat sonra, sen de gelirsin belki.
Selin: Bilmem, olabilir.
-ekip aracı-
Rıza: Biz hemen limana gidelim, Ezgilerde burada dursun, o sevkiyatı engellememiz lazım.
Mesut: Ben de buradayım baba, siz gidin. Kızı burada tek başına bırakmak doğru olmaz.
Rıza: Tek değil ki, Ezgiler var.
Mesut: olsun.
Mesut araçtan iner ve diğer araca biner.
Rıza: Neyse, biz gidelim. Hadi...
-ev-
X odaya girer. Haldun bütün işlerini anlatmıştır Selin'e.
Haldun: Ne oluyor?
X: Patron, sana önemli bir şey söylemem lazım.
Haldun: Söyle, sabahtan beri söyleyemedin gitti.
X: Patron, bu kadın...
Haldun: Ne biçim konuşuyorsun sen?
X: Patron bu kadın polis.
Haldun: Ne?
Selin: Hayır, yok öyle bir şey.
X Selin'in üniformalı bir resmini çıkartıp masaya koyar.
Haldun hemen silahını çekip Selin'e doğrultur. Tam tetiği çekeceği sırada kapı kırılır ve Mesut içeriye girip Haldun'u bacağından vurur. Haldun yine de tetiği çeker. Kurşun Selin'in kolunu sıyırır.
Mesut: İyi misin?
Selin: Evet, teşekkür ederim.
Ezgiler de gelirler.
Ezgi: Diğer taraflar temizlendi.
Mesut: Alın şu ikisini de çıkalım.
Cemal: Aldım abi.
Cemal Haldun ve X'i alıp çıkar.
Ezgi: Selin? Kolun?
Selin koluna bakar. Kanı görünce ne olduğunu anlayamaz başta.
Ezgi: Vurulmuşsun. Ben hemen ambulans çağırıyorum.

Selin: Gerek yok, sıyırmış zaten.

Ezgi: Ne demek gerek yok, ben çağırıyorum şimdi.

Ezgi ambulansı çağırır.

-telefon-

Rıza: Ezgi? Kim yaralı?

Ezgi: Baba, Selin yaralı. Kurşun kolunu sıyırmış, gerek yok dedi ama ben yine de çağırdım.

Rıza: Anladım, söyle Selin'e Mesut'la hastaneye gitsinler. Siz de oraları toparlayıp çıkın.

Ezgi: Tamam baba.

-kapatırlar-

Ezgi: Selin, Rıza baba, Mesut abi ile hastaneye gitmeni söyledi.

Selin: Gerek yok bence. Hatta ambulansa da gerek yoktu. Evde hallederdim ben.

Mesut: Olmaz öyle, yürü hadi.

Mesut zorla da olsa Selin'i hastaneye götürmek üzere arabaya getirir. Selin gitmek istemese de Mesut'un sert tavrına karşı gelemez. Arabaya binerler.

Mesut Selin'in koluna bakar göz ucuyla. Selin eli ile kolunu tutuyordur. Canı yanmaya başlamıştır çoktan.

Mesut: Kemer takabilecek misin?

Selin: Takarım.

Selin biraz zorlansa da kemerini takar. Kolu uyuşmuş gibidir. Yolda giderken Mesut Selin'in hiç sesi çıkmadığını fark eder ve Selin'e baktığında başını cama yaslamış bir şekilde durduğunu görür. Selin uyumak üzere gibi görünüyordur ama Mesut Selin'in bayılacak olmasından endişeleniyordur.

Mesut: Selin?

Selin gözünü biraz aralayıp Mesut'a bakar 'efendim' der gibi.

Mesut: Geldik sayılır, dayanabilecek misin?

Selin başıyla onaylar ve başını yine cama dayar.

Hastaneye vardıklarında Selin'i müşahede odasına alırlar. Bir süre sonra doktor çıkar.

Mesut: Durumu nasıl?

Doktor: Kurşun pek zarar vermemiş sinirlere. Yarayı temizleyip sardık. Yalnız kanında biraz uyuşturucu görünüyor.

Mesut: Görevdeyken bir içecek vermişlerdi, onun içine katmış olabilirler.

Doktor: Olabilir, biz kendisine birkaç ilaç verdik. Uyuşturucuyu direkt almak zararlı olabileceği için Selin Hanımda ne tür tepkiler olacağını bilmiyoruz, bu yüzden bu gece misafirimiz olacak.

Mesut: anladım, sağ olun.

Doktor gider.

Mesut Hüsnü'yü arar.

Hüsnü: Alo usta, çıktınız mı?

Mesut: Hayır usta. Hani bu Haldun Selin geldiğinde Selin'e bir içecek vermişti ya, içeceğe uyuşturucu koymuş sanırım. Doktor ne tür tepki vereceğini bilmediği için bu gece hastanede kalsın dedi. Burdayız yani biz.

Hüsnü: Hadi ya, kızlardan birini göndereyim mi yoksa sen bekler misin?

Mesut: Beklerim ben ya, ne olacak. Rıza babaya anlatırsın durumu.

Hüsnü: anlatırım anlatırım, sen merak etme burayı.

Mesut: Tamam.

-kapatırlar-

-merkez-

Ekip adamları alıp merkeze geçmiştir.

Rıza: Nasılmış Selin?

Hüsnü: Kanında uyuşturucu çıkmış, Haldun verdi muhtemelen içecekle, Selin de içmek zorunda kaldı.

Rıza: Ee? Ne olacakmış yani?

Hüsnü: bir şey olursa diye bu gece hastanedeler baba.

Rıza: Hüsnü, bu ikisinin arasında bir şey mi var? Sen bilirsin.

Hüsnü: Var gibi, ama tam olacak. Halledicez.

Rıza: İyi, iyi. Beni karıştırmayın da ne yaparsanız yapın.

Hüsnü: Ya baba, Mesut seviyor belli ki, ama açılamıyor gibi, çok çaktırmamaya da çalışıyor. Selin'le de kızlar konuşacaklar falan. Yani bakıcaz durumlara göre.

Rıza: Anladım, aynı performansı işlerde de bekliyorum baş komiserim.

Hüsnü: Tabi baba. *ciddileşir birden*

Rıza: Ali, çıkalım hadi.

Ali: Geldim baba.

-hastane-

Selin'i normal odaya almışlardır ve Selin yarı uyanık gibidir. Bir uyanıp bir uyuyordur.

Mesut'sa Tunç'a haber vermek için Tunç'u aramıştır.

Tunç: Baba hani bu akşam sahile inecektik?

Mesut: İşim çıktı oğlum, yoksa biliyorsun asla kaçırmam. Artık yarın akşam, olur mu?

Tunç: İyi, peki.

Mesut: Bozuk muyuz?

Tunç: Hayır.

Mesut: İyi, Yat erkenden tamam mı? Sabah uyanamazsın yoksa.

Tunç: Tamam baba, merak etme.

Mesut: Çok konuşma tokmakkafa seni.

-kapatırlar-

O sırada Selin yavaş yavaş kendine gelir.

Mesut: Selin, iyi misin?

Selin: Nerdeyiz?

Mesut: Hastanede.

Selin doğrulmaya çalışır ama her yeri uyuşmuş gibidir. Kalkamaz.

Mesut: Kalkma, kalkma, bu gece buradayız nasıl olsa. Yat, uyu hadi.

Selin: Bu gece mi?

Mesut: Evet, yat hadi.


KARMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin