Her zaman ki sıkıcı bol ağrılı bir sabaha günaydın!
Gece yine kuzenimle sabaha kadar konuşmuş, güneşin doğuşunu izleyip yatmıştım. Tabii gel gör ki, her gece gibi güneşliği kapamamış ve camı açık bırakarak boynumun tutulması için yardım etmiştim.
Şimdi ayaklarımı yere uzatmış vücuduma zorla kalkmasını söylüyordum.
"Sen benim vücudum olamazsın! Çabuk kalk yoksa seni doğrar kedilere veririm!" Baktım olmuyor, kenarda duran yastığı suratıma vurdum bir kaç kere. Sadece iki saat uyumuş olabilirim ama bu derslere girmeme engel olmamalıydı.
Ders demişken, İstanbul Hukuk öğrencisi olan biriyim. Bitmek bilmeyen eğitim hayatımın son yılını okuyorum, yani umarım. Bu sene mezun olup kendi büromu açmak gibi hayallerim var. Ellerimi enseme getirerek küçük küçük masajlar yapmaya başlamışken hoşuma giden iyi geldiğine dair mırıltılar çıkarıyordum.
"İşte bu insanı rahatlatıyor."
"Boynun tutuldu yine değil mi?"
Kapının pervazına yaslanmış, ellerini bağlamış bir şekilde karşımda sırıtıyordu.
"Komik mi?" Değimde dudaklarını büzdü ve düşünüyormuş gibi yaptı. Hafif kıvrılmış dudaklarla yaklaşmaya başladı, başladı ve başladı. Yanıma geldiğinde yatağa oturdu ve boynuma küçük küçük masaj yapmaya başladı. Bense her şeyi kuzenimin marifetli parmaklarına bırakmıştım.
"Dersinin olacağı günler bu kadar oturmayalım Rüya, üstelik bu pencere açık uyuma fikrini artık ortadan kaldır. Her sabah bu işkenceyi çekiyorsun." İşte bu kadar. Gerektiğinde annem olabilen, aynı teyzesinin kopyası bir kuzenim vardı.
"Teyzeni aratmıyorsun Yağmur. O da aynen böyle söyler."
"Ona hak veriyorum. Hadi daha var kalk ve duş al. Bende kahvaltıyı hazırlayım." Daha hiç bir şey dememe kalmadan ittirilerek son anda yere düşmekten kurtuldum. Yataktan sonunda kalkabildim!
"Normalda itlediğin için bağırırdım ama cidden şu yataktan kalkmam gerekiyordu" derken işaret parmağımla yatağı gösterdim.
"Önemi yok. Hadi duşa!" Diyerek ellerini birbirine vurmuş, cümlenin sonuna doğru bağırmıştı. Yağmur canım kuzenim iki sene önce mezun olmuş, kendi mesleği yerine beraber açtığımız o şeker ve balon sattığımız yeri işletiyordu.
Orasını dört sene önce açmıştık. En başta zor oluyordu ama Yağmur'un okulunu bitirmesi ile işimiz kolaylaşmıştı.
Kendimi duşa atıp kafamı fayansa dayayarak gözlerimi kapattım. Duş almaya üşenip, suya girince çıkmak istemeyen insanlardanım bende.
Saçlarımı şampuanlayıp, duş jeli ile vücudumu ovaladım. Duş jelinin güzel kokusu ile iyice mayışmıştım ki eğer biraz daha kalırsam burada bile uyuyabilirdim. Suyu biraz daha soğuğa alarak saçlarımı ve vücudumu köpüklerden arındırdım. Duşu kapattım, bornozumu giydim ve banyodan çıktım. Odama girerek dolabımı açıp, ne giyeceğimi düşünmeye başladım. En sonunda koyu renk kot pantolon ve kırmızı beyaz gömler giydim. Saçlarımda ki havluyla saçlarımı son kez kuruladıktan sonra havluyu kirliye atarak kurutma makinasını aldım. Saçlarımı kuruttuktup, hafif bir makyaj yaptım.
Odamdan çıkar çıkmaz mis gibi kokan masaya doğru ilerledim. O kadar acıkmıştım ki bütün masayı yiyebilirdim.
"Sakin ol Rüya sadece ikimiz yiyeceğiz."
"Seni evlendirmeyeceğim biliyorsun değil mi?"
Yağmur gözlerini açmış şaşkınca bana bakıyordu. Bunda ne vardı bilmiyorum ama gerçekten onu evlendirirsem bu masayı kaybetmek akıl işi değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baloncu Kız
Teen FictionAlış veriş merkezinin üç katlı olması benim avantajımdı galiba. Şirin bir alış veriş merkezinin en alt katında balon ve bir sürü şeker satan o namı değer ‘Şeker Kız’ bendim. Üniversite parası için kuzenimle açmış olduğum bu dükkanla birlikte çok iy...