Dün gecenin hala en güzel etkisinde, farklı bir mutlulukla ve en güzeli hiç bir ağrı çekmeden uyanmıştım bu sabah. Bunun sebebi elbette ki Baran olamazdı. Dün gece eve geç gelmiş direk yatmıştım, yumuşacık yatağım ve ben harika bir ikili olarak vücuduma işkence etmemiştik işte.
Yatağımdan öyle esneyerek ve ya uykulu kalkmadan hızlı adımlarla banyoya ilerleyerek işlerimi hallettim. İlk önce çok güzel bir duş almıştım. Banyo yaparken bildiğim şarkıları mırıldanmış ve vücudumu güzelce lifle temizlemiştim.
Bugün doğum günü vardı ve ben Melisa'nın arkadaşları için değil de ailesi için hazırlanıyordum.
Banyodan hızlı adımlarla çıktıktan sonra üstüme evde giydiğim şortumu ve askılı tişörtümü giydim. Bugün bir dersim vardı ve ona da gitmeyerek Beyza'dan alacaktım.
Dün akşam Baranla konuşurken beni kahvaltı yapmaya götüreceğini oradan mekana ve en son kuaföre bırakabileceğini teklif etmişti ve bende seve seve kabul etmiştim. Üzerimde çözemediğim bir heyecan ve mutluluk vardı. Durduğum yerde duramıyor oradan oraya koşuşturuyordum.
Masama giderek hızla kurutma makinesini takarak saçlarımı kurutmaya başladım. Saçlarımı kuruturken bile yerimde duramıyordum. Saçlarımı kuruturken bağıra bağıra 'Bangır Bangır'ı' söylüyordum.
Saçlarımı kuruttuktan sonra akşama giyeceğim kırmızı elbisemi güzel ve bir şey olmayacak şekilde askısıyla yatağıma bıraktım. Üzerimdeki ev kıyafetlerini çıkararak altıma esnek bir kot giydim. Üstüme askılı ve bol olan bir tişört geçirerek ayağıma spor ayakkabılarımı geçirdim. Elbisemin yanına takacağım çantayı ve ayakkabıyı da hazırlayarak kıyafetimin yanına koydum. Takılarımı özel bir kutuya koyarak şuanda yanıma aldığım çantaya koydum. Saçlarımı hemen bir topuz yaparak kıyafetlerimi yatağın üstünden aldım. Hızlı adımlarla aşağı inmeye başladım.
Merdivenlerde takılıyor gibi olsam da kendimi hızlı bir şekilde toparladım. Sanki bu özel günün benim için çok önemli olduğunu düşünüyordum. Evde kimse yoktu. Nesrin sultan bu gece başka bir akrabasında kalacak, yarın sabah yapacağımız kahvaltıdan sonra gidecekti. Onunla da vakit geçirememiş olmak beni üzse de okulumuzun tatile girmesine az kalmıştı ve ben o zaman herkesle yeterince vakit geçirecektim.
Kapıyı açıp kendimi dışarı attım bir an önce. Baran dakik biriydi ve ben onu bekletmek istemiyordum.
Aşağı indiğimde arabasının sürücü kısmında elindeki bir kaç kağıtla boğuşuyordu. Arabanın yanına giderek kapıyı açtığım gibi kendimi arabanın koltuğuna attım kendimi.
Baran bana döndü. "Biraz işim var ilk önce galeriye gitsek?" elindekileri kaldırdı. "Teslimatta sorun var."
Yüzü hayli sıkıntılı gözüküyordu. Koltukta kendimi kaldırarak arka koltuğa düzgünce bıraktım ilk önce elbisemi ve sonra Baran'a dönerek gülümsedim. "Elbette." dedim.
Baran dişlerini göstererek gülümsedi ve arabayı çalıştırmaya başladı.
"Melisa nasıl heyecanlı mı?" diye sorduğumda Baran sıkıntı ile ofladı. "Ne oldu?"
"Aslında üzgün. Bilmiyor çünkü ve herkesin unuttuğunu sanıyor." Sol elini direksiyondan çekerek saçlarını geri itledi. "Seninle kuaförde buluşacak o yüzden moreli yerine gelebilir," dedi.
Tam cevap vermek için ağzımı açmıştım ki Baran'ın telefonu çaldı. Baran hafif eğilerek telefonu aldı ve gözlerini saniyelik yoldan ayırdı. İsmi okuduktan sonra kaşlarını çatarak aramayı cevapladı.
Konuşulanlar belli bir 'nasılsın' fasıllarından sonra iş için sandığım benim için bir kaç saçma bilgi sayesinde dinlemedim. Bakışlarımı cama çevirerek yolu seyrettim. İşlek caddelerden gidiyor, şehir merkezine yaklaşıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baloncu Kız
Teen FictionAlış veriş merkezinin üç katlı olması benim avantajımdı galiba. Şirin bir alış veriş merkezinin en alt katında balon ve bir sürü şeker satan o namı değer ‘Şeker Kız’ bendim. Üniversite parası için kuzenimle açmış olduğum bu dükkanla birlikte çok iy...