43. Bölüm

669 52 192
                                    

💙KEYİFLİ OKUMALAR💙

💙KEYİFLİ OKUMALAR💙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Öykü KARAKUŞ

Oturma odasına elinde tabaklarla gelen annemi gördüğümde hızla yerimden kalkıp yardım etmek için elindeki tabakları alıp gülümsedim. "Sana yardım edeyim anneciğim." bu hareketimle kaşları havaya kalktı ama şüpheliydi. Bir şeyi de anlamasan mı anne? Hiçbir şey demeden geri mutfağa ilerlerken önüne geçip gitmesini engelledim. "Ben yaparım." bir şey isteyeceğini daha fazla belli ettin Öykü. Aptalsın Öykü. İyice şüphe etmesin diye bakışlarımı televizyon izleyen Masal'a çevirdim. "Masal'da yardım etsin boş boş oturuyor sadece." gözlerini televizyondan çekip kaşlarını çatarak bana baktı. Hadi ama tembel olduğunu hepimiz biliyoruz.

"Pardon ama burada önemli bir şeyle uğraşıyorum ve sen bana boş boş oturuyor diyemezsin."

"Ne yapıyorsun şu an mesela?"

Eliyle ekranı işaret ederek Niloya çizgi filmini gösterdi. "Mete'nin kırmızı arabası kaybolmuş ve ben de dedektiflik mesleği için alıştırma yapıyorum." baya büyük bir şeymiş gibi anlatması yok mu, insanı çıldırtıyor.

"Çizgi film bitti yalnız." dedim homurdanarak. Yeniden televizyona bakıp haklı olduğumu görünce tembel bir şekilde ayağa kalkıp elimdeki tabakları aldı ve masaya yerleştirmeye başladı. Annemin omuzlarından tutup koltuğa oturtturdum ve mutfağa gittim, gördüğüm manzarayla şaşkın bir şekilde olduğum yerde kaldım. Babamla abim tahta kaşıkları kılıç olarak kullanmış bir şekilde kendi hallerinde savaşıyorlardı. Sanırım evdekilerin hiçbiri çocuk olmayı bırakmayacaktı, annem gibi konuştum şu an.

Abim elindeki tahta kaşığı, ona göre kılıcı,havada sallayarak meydan okuyan bakışlarla babama baktı. "Toprakların benim elimde, bence pes edebilirsin." ne alaka ya? Babam da tahta kaşığı onunkine çapraz bir şekilde tuttu ve X olmuştu. Biri öğretmen, diğeri doktor acaba mesleklerinin başındayken de böyle miydiler? Kapının pervazına omzumu yaslayıp hâlâ beni fark etmeyen ikiliyi izlemeye devam ettim. Kendilerince hareketler yaparken çok komiklerdi.

"Allah'ım ailedeki herkes kafayı sıyırdı. Bir tek akıllı ben kalmışım!" ne zaman geldiğini fark etmediğim Masal ve onun bağırmasıyla ikisi de durmuşlardı.

"Siz burada mıydınız?" abimin sesi son derece şaşkın ve yakalandıkları durumdan çekinmiş gibi çıkmıştı. Bence eğlenceli ve komikti. "Ben de fizik dersi anlatıyordum. Bak baba ayaklarımız yere bir basınç uygulamış oluyor." ciddi olamazdı (!) babam gülerek kafasını sağa sola sallayıp tahta kaşığı abimin eline verdi.

"Bana zorla savaş oyunu oynatman hiç hoş değil, ben ciddi bir insanım." belliydi zaten az önce. İkisi bir süre bakıştıktan sonra aynı anda mutfaktan ayrıldılar, tabi giderlerken masaya götürmeleri için malzemelerde verdik. Masal ile de ikimiz geriye kalanları hallettik. O, salatayı hazırlarken ben de çorbaları tek tek kaselere dolduruyordum. Hızlı hızlı marulu doğrarken omzuna dokunup yavaş yapmasını söyledim, yoksa parmağını kesecek manyak. Kafasını onaylayarak sallayıp daha yavaş bir şekilde doğramaya başladı. Kaseleri tek tek götürüp düz tabakların üzerine koydum. Masal'da salatayı getirdiğinde yemeğe başlamıştık. Yemekte devamlı annemle göz göze geliyorduk ve ben de hızlıca gözlerimi ondan kaçırıyordum. Dikkat çektim zaten bir daha uzatmama gerek yok.

EYVAH İKİZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin